" nazım hikmet bir seminer için uçakla giderken uçakğın türk hava sahasından geçmekte olduğu anonsu yapılır. usta dikkatle camdan aşağıyı görmeye çalışmaktadır. kendisine o esnada ne düşündüğünü soranlara "keşke şimdi bu uçak düşse ve her bir parçam vatan toprağına saçılsa " der.
aslında nazım hikmet'in bu sözü bile bazı hainlerin söylediklerinin saçmalıklarını açıklıyor?
yaftalamadan önce kitaplarını, şiirlerini okumamız gereken yazardır.
Anlayabilirim
çoğu kere burnumla,
yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak
ve döğüşebilirim,
doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için, herkes için,
yaşım başım buna engel değil,
ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.
Yazık!
Itır saksısında artan koku,
denizlerde uğultular
ve işte dolgun bulutları ve akıllı toprağıyla sonbahar...
Sevgilim,
yaş kemâlini buldu.
Bana öyle gelir ki
belki bin yıllık bir ömrün macerası geçti başımızdan.
Ama biz hâlâ
güneşin altında el ele yalnayak koşan
hayran gözlü çocuklarız...
çoğumuz onun kadar vatan haini bile olamıyoruz ya. budur canımı acıtan. yarım yüzyıldır huzurla uyutamıyoruz ya ülkesinde, son isteğini bile gerçekleştiremiyoruz ya. cidden budur canımı acıtan.
Hainliği zamanında zararlı cemiyetlerle içli dışlı olan dedesinden daha fazla olmayan, türkiye'nin değerini bilemediği çok büyük bir adamdır.. Hala aklım almıyor bu ülkenin kendi evlatlarına yaptığı şeyleri.
Bütün taşlar gibi vekarlı,
hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
bütün yük hayvanları gibi battal, ağır
ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz.
Arılar gibi hünerli, hafif,
sütlü memeler gibi yüklü,
tabiat gibi cesur
ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizliyen elleriniz.
Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
Ve insanlar, ah, benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi,
halbuki açsınız,
etle, ekmekle beslenmeğe muhtaçsınız.
Ve beyaz bir sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
insanlar, ah, benim insanlarım,
hele Asya'dakiler, Afrika'dakiler,
Yakın Doğu, Orta Doğu, Pasifik adaları
ve benim memleketlilerim,
yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu,
elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
insanlarım, ah, benim insanlarım,
Avrupalım, Amerikalım benim,
uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
ellerin gibi tez kandırılır,
kolay atlatılırsın...
insanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
söz yalan söylüyorsa,
renk yalan söylüyorsa,
ses yalan söylüyorsa,
ellerinizden geçinen
ve ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgân saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
*bu güzel dizeleri yazan ve hayranı olduğum şairdir.
bu aralar Yunanlı gençlerde farketmiş olmalı ki Nazım'ın şu sözlerini kendilerine slogan olarak seçmişler:
Sen yanmasan ben yanmasam
Nasıl çıkar bu karanlıklar aydılığa?
zamanında romanya da kadir gecesi bir camide vaaz veren siz inanıyorsunuz ben inanmıyorum.ama birbirimize saygılıyız değil mi işte önemli olanda bu diyen şair...
'Anadoluda bir köy mezarlığına gömün beni'demişti nazım hikmet,belki anadolu topraklarıyla kucaklaşamadı bedeni ama kucaklamıştı zaten yıllardır Nazım'ı Anadolu.'yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine'
Hâlâ hakkında vatan haini diyen zihniyetlerin bulunduğu ülkenin vatandaşlığına tekrar kabul edilen şair. Nazım'a iade-i itibar etmediniz, ülkemin itibarını düzelttiniz. Birde söylediklerini anlamayan beyinleri düzeltebilsek.
"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
(Siz okumayı sevmeyen örümcek beyinliler için de geliyor.)