harika şiirlerinin bulunduğu ve bu şiirlere yazdığı müzikler ile tekrar anılmasına neden olan fazıl say'a teşekkür ederken, nazım'ın zamanında ne işkenceler ve ne yokluklar çektiğinden ziyade o durumda böyle şiirleri nasıl yazabildiği pek konuşulmuyor.
hapis, işkence, gurbet vb. kavramları tatmayanların hakkında bol keseden salladığı, açık hedef haline geldiği bir kişidir. hele ki saldıranların nazım'ın yüzde biri bilgi birikimi olmayan, herhangi bir sanat dalı ile ilgilenmeyen ve ilgilense bile o konuda belli bir yere gelmemiş insanların yorumları ayrı düşündürücüdür. siz diyince mi şair oluyor, kötüleyince mi yazar oluyor sorusunu sormak bir kenara, sırf düşünceleri yüzünden ki ne kadar haklı olduğu ortadadır, hırpalanan böyle değerli insanları sahiplenmek, korumak gerekirken büyüklerinin dolduruşuna gelen cahil kitle bugün hayatta olsa bir kaşık suda boğmaya razılar.
sanatta 'anlamak' yüzeyseli, gördüğünü, okuduğunu, duyduğunu birebir anlamada değil alt metinleri anlamada yatar. netekim çaykovski ve ya rahmaninof gibi büyük rus bestecileri bile yazdıkları eserlerde dönemin politikasını eleştirmiş ve bunu bir senfoninin ve ya yaylı dörtlünün içine gizlemişlerdir. siz müzikten apayrı zevk alırsınız ama daha sonra besteleniş amaçlarını okuduğunuzda bambaşka şeyler duymanız olasıdır. işte nazım hikmet'in bambaşka bir özelliğide budur. öylesine duru ve sade yazar ki o alt metinleri anlamamanız imkansızdır. şiirde de yazılanla anlatılmak istenen başka şeyler olduğunda bunu belkide dünya'da en iyi yapan şairlerden birisi nazım'dır.
son olarak bir başka teşekkürüde can dündar'a etmek gerekir. son derece başarılı ve dolu bir belgesel yapmış kendileri. nazım'ı tanımak isteyenlerin ve merak edenlerin hem fazıl'ın nazım dvd'sini hemde bu belgeseli edinmeleri, nazım'ı anlamada size yardımcı olması bir yana sizde bırakacağı izler, alacağınız tatlar bile yeter.
pek şiir sever bir insan olmayan beni bile derinden etkileyen şiirler yazan büyük üstad. ama tabi doru söyleyen dokuz köyden kovulur gerçeği nedeniyle haksız yere vatandışlıktan çıkarılmıştır
sevdiğim şiirlerinden birisinide ben sizinle paylaşmak isterim
Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.
Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.
Gelinler aynada saçını tarar,
aynanın içinde birini arar.
Elbet böyle sizi de aradılar.
Gelinlere kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.
ihtiyarlıkta aklına insanın,
tatlı anıları gelmeli yalnız.
Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın,
efendiler, siz de ihtiyarsınız.
Bulutlar adam öldürmesin.
O diyor ki bana: - Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana... "Deeeert çok, hemdert yok" Yürek- -lerin kulak- -ları sağır... Hava kurşun gibi ağır... * nazım hikmet...
hüseyin nihal atsız'ın, sair tutumlarından ve özellikle bizim radyo'daki konuşmalarından dolayı bir numaralı vatan haini diye lanse ettiği edip. hakkında kurtuluş savaşı destanını örnek gösterip karşı çıkanlara, nasıl ki bir fahişe hayatında bir kere erdemden bahsetmekle erdemli olmazsa, nazım hikmet'te bu şiiri yazmakla vatanperver olmaz der.
Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayale.
Halbuki sen orda, şehrimde, gerçekten varsın etinle kemiğinle
ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
ve asi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...
şeklinde bir rubaisi ile beni benden alan tapınılası yazar, şair, vatansever, kıymeti bilinmemiş/bilinememiş insandır.
''Ruhum ne ondan önce vardı, ne ondan ayrı bir sırrın kemâlidir,
ruhum onun, o dışımdaki âlemin bende akseden hayâlidir.
Ve aslından en uzak ve aslına en yakın hayâl
bana ışığı vuran yârimin cemâlidir...'' dir.
yumdum gözlerimi
karanlıkta sen varsın
karanlıkta sırtüstü yatıyorsun
karanlıkta bir altın üçgendir
alnın ve bileklerin
yumulu gözkapaklarımın içindesin sevdiceğim
yumulu gözkapaklarımın içinde şarkılar
şimdi orda herşey seninle başlıyor
şimdi orda hiç bir şey yok senden önceme ait
ve sana ait olmayan...
onun dizelerini okuyanlar ve dinleyenler,önceki gibi kalmadılar...
yüreğimizin türkülerini söylemekti tüm suçu...
onun eserleri hala bizim için nöbet tutuyor...
resimlerdeki kuşlar gibi el sallamıyor sana dostlar
hala tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret
ve hala başı bulutlarda bir çınar gibi esenliyorlar
yanımızda değil, yanan kanımızdasın ey nazım hikmet.
su başında durmuşuz
çınarla ben.
suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim.
suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana.
su başında durmuşuz
çınarla ben, bir de kedi.
suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim bir de kedinin.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, bir de kediye.
su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
suda suretimiz çıkıyor
çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.
su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
su başında durmuşuz.
önce kedi gidecek
kaybolacak suda sureti.
sonra ben gideceğim
kaybolacak suda suretim.
sonra çınar gidecek
kaybolacak suda sureti.
sonra su gidecek
güneş kalacak,
sonra o da gidecek.
su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
su serin,
çınar ulu,
ben şiir yazıyorum,
kedi uyukluyor,
güneş sıcak,
çok şükür yaşıyoruz.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
masalların masalı gibi içerilerde bir yerlere dokunan birçok şiirin şairi.
Şairliğine bir şey demem.
Ama Staline "babam" diyen birisinin insanlığından şüphe ederim.
Hitler'in sanatçıları neyse, Nazım Hikmet de o dur.
Ne eksik ne fazla.
Kimilerine göre dünyaca ünlü bir şair, kimilerince 'kartpostal şairi' ve kimilerince de aşklarıyla, sevdalarıyla ünlü bir şairdir Nazım Hikmet. Oysa Nazım Hikmet'i Nazım Hikmet yapan dahiyane yetenekte bir komünist şair olmasıdır. Yaşamında da ölümünden sonra olduğu gibi bazen yere göğe sığdırılamamış bazen de yerin dibine batırılmıştır. Ama kim ne derse desin Nazım Hikmet eşsiz bir komünist şair olarak anılacaktır...
1902 de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
"Cumhurreisi Atatürk'ün Yüksek Katına: Türk Ordusu'nu isyana teşvik ettiğim iddiasıyla, 15 yıl ağır hapis cezası giydim. Şimdi de Türk Donanması'nı isyana teşvik etmekle töhmetlendiriliyorum. Türk inkılabına ve senin adına and içerim ki suçsuzum. Askeri isyana teşvik etmedim. Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamleyi anlayabilen bir kafam, yurdumu seven bir yüreğim var. Askeri isyana teşvik etmedim. Senin eserine ve sana, aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirdim. Büyük işlerinin arasında, seni bir Türk şairinin felaketi ile alakalandırmak istemezdim. Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse, alnıma vurulmak istenen bu 'inkılap askerini isyana teşvik' damgasının, ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır. Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin.Kemalizm'den ve senden adalet istiyorum. Türk inkılabına ve senin başına and içerim ki, suçsuzum."
...biçiminde bir mektubu, Donanma Davası sebebiyle 28 yıla mahkum olmasını takiben Mustafa Kemal'e ulaştırmaya çalışmış; ama mektup, cumhurbaşkanının hastalığı nedeniyle eline ulaşmamıştır. Kasıtlı olarak ulaştırılmadığı söylenmekte, yine böyle bir mektubun varlığı kesin olarak kanıtlanamamaktadır.