nazım hikmet ran

entry2958 galeri144 ses1
    394.
  1. bir toplulukta nazım' ı okuyan ama nazım' la alakası olmayan kişilerin seceresi için;
    $öyle ki;

    ertuğrul günay, "nazım gibi büyük şairi, bu saatten sonra yattığı topraklarda rahatsız etmemek gerekir" diyor. kendisi de arasıra nazım' dan alıntılar yaparak boy gösteriyor. alparslan türke$, 1994' te mhp kongresinde davet $iirini okudu misal. (aslında nazım gibi büyük bir $airin eserleri yanısıra dü$ünceleri de önem kazandığından ötürü bu eylem tekrarlanageliyor.) fa$izan çevrelerde 'beni stalin yarattı' , nazım hikmetof geyiklerinin dönmesinden ötürü bir tek onlar bu eylemde bulunmuyor. (türke$' i aradan çıkarmı$ gibi olduk ya, neyse) demirel zaten belli, mecliste 3- 3 yapan adam hakkında aslında ne desek bo$. agit zirvesinde nazım' dan alıntı yaptığını gördük netekim.

    american associated pressden geçilen haberle istemihan talayın 2002 yılı için unesco' dan nazım' ı anmasına yönelik yaptığı çağrıyı da biliyoruz. sosyalist çevrelerde burjuva kemal ,kız çocuğu , ben içeri dü$tüğümden beri , güne$i içenlerin türküsü .. referanslarını görürüz. benzer $ekilde, milliyetçiler kuvayi milliye destanını i$aret edip nazım' ı kendilerine endekslemeye bakarlar. sosyal gözlemciler içeriğini bilmeden sırf ismi itibariyle;
    memleketimden insan manzaralarına atıfta bulunarak hasbelkader tespitlerde bulunurlar. hüzünlü roman yazıcıları, mavi limanlarda yüzer, bence artık sen de herkes gibisin nağmelerinde dola$ırlar. sinemada takva filmi örneğin ayetle ba$lar, süleyman çelebinin 'mevlid- i şerifi' ne özlemle yazılan nazım $iiriyle biter.

    bu olayı çok içten yapanlar da vardır elbet. genco erkalın ismini zikretmemek haksızlık olurdu doğrusu, seynan levent' le söyle$isinden, fazıl say ile nazım oratoryosuna.. ( bülent ecevit, kemal tahir ve suphi baykamı da yad ettim gece gece hani)
    2004 yılında darphanemiz de nominal değeri 15.000.000 tl olan, 999 ayar gümüşten, 5000 adet nazım hikmet madeni parası basmı$ idi. (kurumsal saygınlık, daha çok iadeyi itibar)

    kendisinin zamanında çelişkili ifadeleri olsa da mesela;
    beni stalin yarattı demesi ve stalin için yazdığı seviyorum onu marks ve engelsi sever gibi vs. düşünceleri içeren şeylerin stalin baskısıyla yazılmış olabileceği bir gerçektir.
    sevdiğim ve takdir ettiğim bir insandır nazım hikmet. bilhassa;
    yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine cümlesi ve de

    bulut mu olsam

    denizin üstünde ala bulut
    yüzünde gümüş gemi
    içinde sarı balık
    dibinde mavi yosun
    kıyıda bir çıplak adam
    durmuş düşünür..

    bulut mu olsam
    gemi mi yoksa?
    balık mı olsam
    yosun mu yoksa?
    ne o,ne o, ne o.
    deniz olunmalı oğlum,
    bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla... şiiriyle beğenimi toplayan kişidir.
    0 ...
  2. 395.
  3. SALKIMSÖĞÜT

    Akıyordu su
    gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
    Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
    Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
    koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
    Birden
    bire kuş gibi
    vurulmuş gibi
    kanadından
    yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
    Bağırmadı,
    gidenleri geri çağırmadı,
    baktı yalnız dolu gözlerle
    uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

    Ah ne yazık!
    Ne yazık ki ona
    dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
    beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

    Nal sesleri sönüyor perde perde,
    atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

    Atlılar atlılar kızıl atlılar,
    atları rüzgar kanatlılar!
    Atları rüzgar kanat...
    Atları rüzgar...
    Atları...
    At...

    Rüzgar kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

    Akar suyun sesi dindi.
    Gölgeler gölgelendi
    renkler silindi.
    Siyah örtüler indi
    mavi gözlerine,
    sarktı salkımsöğütler
    sarı saçlarının
    üzerine!

    Ağlama salkımsöğüt
    ağlama,
    Kara suyun aynasında el bağlama!
    el bağlama!
    ağlama!
    3 ...
  4. 396.
  5. SEN.. ..

    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
    en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
    yer yer tırnaklarımla kazıdım
    hatıralarımın camını..
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    biri o,
    biri ötekisi..
    Düşmanımdır ikisi..
    Sana gelince...
    Yazıyorsun..
    Okuyorum..
    Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
    insanın
    bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
    Ne yazık!..
    Ne kadar
    beraber geçmiş günlerimiz var;
    senin
    ve benim
    en güzel günlerimiz..
    Kalbimin kanıyla götüreceğim
    ebediyete
    ben o günleri..
    Sana gelince, sen o günleri -
    kendi oğluyla yatan,
    kızlarının körpe etini satan
    bir ana gibi satıyorsun!.
    Satıyorsun:
    günde on kaat,
    bir çift rugan pabuç,
    sıcak bir döşek
    ve üç yüz papellik rahat
    için...
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    Biri o,
    biri ötekisi...
    Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
    Sana gelince...
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün...
    Ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    Artık seninle biz,
    düşman bile değiliz..

    NAZIM HiKMET
    söze ne hacet bu şiirde herseyi özetlemiş.
    0 ...
  6. 397.
  7. 45 yıl önce bugün bizi terk eden yoldaş. gülhane parkının yaşlı ceviz ağacı.
    2 ...
  8. 398.
  9. ölümünün 45.yılında ruhu hala huzura erişememiş, en büyük türk şairi.
    2 ...
  10. 399.
  11. bizim hikayemizi anlatan yazar. 3 haziran 1963 itibariyle yalnızca uzun bir yolculuğa çıkmıştır. evet doğru artık yeni şiirleriyle aydınlatmıyor bizi fakat nazım hikmet hala yaşıyor. nazım hikmet kavgasında, zincirlere bağlanmış memleketi esaret bağlarından koparma savaşında ve en önemlisi gündüzlerinde sömürülmeyen gecelerinde aç yatılmayan günlerin özleminde yaşıyor. yaşıyor ve hep yaşamaya devam edecek.
    6 ...
  12. 400.
  13. memleketini kavgası,
    kavgasını sevdası,
    sevdasını memleketi gibi sevmis, bir eski gömütlükte yatan en güzel usta..
    0 ...
  14. 401.
  15. bugün ölüm yıldönümü olan merhum şair.

    keşke bir siyasal görüş ile bu kadar özleşmeseydi de hak ettiği mertebe olan 6 milyar insana mal olma mevkisine daha rahat ulaşabilseydi.
    1 ...
  16. 402.
  17. Büyük şairdi sevdi sevdalandı Nâzım Hikmet
    Karasevdamızı sevdi türküsünü güzel de söyleyerek
    O kadar aşk her şey türküsünü sürdürmek içindi
    Karasevda emekçinindi emek içindi

    arif damar
    0 ...
  18. 403.
  19. Kar yağdı bütün kış. Bir ağır düş.
    Kar yağdı bütün kış kederli ülkemize
    ormanın soluğu ıslak toprakla birleşti
    karayel budayıp geçti bütün yamaçları
    ak kefenler sarardı ve çürüdü durup dinlenmeden
    buruştu çocuklar silinip gitti çoğu
    kızamık gülleri açmıştı omuzlarında

    Kar yağdı bütün kış
    ve ben düşledim seni
    Ülkemiz yurdumuz sevdamız kardeşliğimiz
    ülkemiz yurdumuz aydınlığımız gençliğimiz
    yedi yaşında otuz yaşında yetmiş yaşında
    çağların tuzlu kemiklerinde birleşen
    ülkemiz yurdumuz yani yenilmez umudumuz
    ülkemiz yurdumuz kocamayan gelinimiz
    yazan kalemimiz öfkeli sevincimiz
    alın yazımız bitmez çilemiz

    Ülken ve yurdun
    ıslak hücreler dar odalar ağır anahtarlar
    yetesin diye bu taşlar ormanında
    kulak zarın yırtılsın diye sessizlikten
    sararsın diye sesin demir parmaklıklarda
    kireç tutsun paslansın diye eklem yerlerin
    ülkeler ve yurtlar kurdular sana
    kara anahtarlar ve soğuk odalardan

    Kar yağdı bütün kış
    kederli ovaya

    Bir madenciydin ayağa kalkışınla
    bir sabır yarattın köylü duyarlığınla
    dostlar her zaman dost olmasa bile
    metrelerle ölçülse de genişlik
    bir işçi bir köylü gibi yaşadın günü-geceyi
    umudun işçisi sabrın köylüsü
    bayram yeri gibi onurlu yüreğin
    dostlara pay ettin yıllar boyunca.

    II.

    Sen memleketten uzak
    hasretin bir türlüsüyle delik deşik yürek
    dalgın yorgun ve yalnız
    bir otel odasında
    malın-mülkün olmadı
    hasretten başka

    Sen memleketten uzak
    hasretin bin türlüsüyle delik deşik yürek
    dalgın yorgun ve yalnız bir otel odasında
    tepeden tırnağa âşık
    sevilen her kadına
    tepeden tırnağa âşık
    mavi tana köpüren suya yeşeren ota
    kırmızı balıkların

    Kara gözlü karıncaların dostu
    trenlerin uçakların vapurların eksilmez yolcusu
    on dokuzunda delikanlı
    altmışında delikanlı
    usanmaz ve uslanmaz sevdalı
    belki Paris'tesin St. Michael Rıhtımı'nda
    hava güneşli ve sancımıyor yüreğin
    sen memleketten uzak
    hasretin bin türlüsüyle delik deşik yürek
    bir güvercin gibi geçer istanbul
    mavi gözlerinin içinden
    Sarayburnu Kadıköy Gülhane Parkı
    bir acı sözünle geçer
    mavi kederli gözlerinin içinden
    belki uçarsın karlı Ukrayna ovalarını
    aklında Tuz Gölü Konya Ovası
    aklında ülken sekiz bin metre yukarlarda
    Lejyonerler Köprüsü'ndesin belki Prag'da
    Vıltava suyunun köpüklerinde gözün
    ama aklın istanbul'da Beyazıt Meydanı'nda
    Bursa'da Çankırı'da Diyarbakır'da
    yaşarsın en belalısını sanatların
    yaşlı yorgun ülkenden uzak
    ekmeğini kendi öz kanına banarak
    kederli bir ırmak gibi çoğalarak
    kendi sıcak dost masmavi denizlerinden uzak
    yaşarsın en kanlısını sanatların

    Sen memleketten uzak gurbet işçisi
    hasretin bin türlüsüyle yaralı ozan
    senden öğrendim umudun söz dizimini
    senden öğrendim inancın tatlı dilini
    sen on dokuzunda sevdalı ve delikanlı
    sen altmışında sevdalı ve delikanlı
    sen memleketten uzak gurbet işçisi
    hasretin bin türlüsüyle yaralı ozan
    ustam benim! hasretlerin, ayrılıkların ozanı!

    özdemir ince
    2 ...
  20. 404.
  21. Ben her şeyden önce onun insan olarak büyüklüğünü ve kabına sığmaz enerjisini hatırlatmak istiyorum. Onu ağır hastalığı sırasında tanımış, yaşamak ve savaşmak iradesi karşısında şaşıp kalmıştım. Ama beni asıl etkileyen onun hüzünlü ve alaycı uyanıklığı oldu. Eziyetlerden, ölümlerden kaçıp kurtulan bu adam - başkalarının yaptığı gibi - dinlenmiyordu. Biten hiçbir şey yoktu onun için. Dıştaki düşmanla savaşırken içteki dostların hatalarına karşı da kardeşçe bir savaşı sürdürüyordu. Herkesle birlikte barış uğruna, emperyalizme ve faşizme karşı savaştığı sırada bile, Moskova'da oynanan bir piyesinde, bürokrasinin tehlikelerine karşı arkadaşlarını uyarıyordu. Ne militan disiplininden geçti, ne de yazar eleştiriciliğinden. Bu çelişmeyi sonuna kadar yaşadı. Bu sürekli gerginlik, son yıllarda, mahpusluktan artakalan güçlerini de yedi bitirdi. Ama asıl bu yönüyle bugün bir örnek insan olarak kalıyor aramızda.
    "Vefalı dost, yiğit militan, insan düşmanlarının amansız düşmanı, her yerde hizmet etmek ama hiçbir şeyi görmezden gelmek istemiyordu. (...)
    "Durup dinlenmeden nöbet tutan bir insanın eserleri, ölümünden sonra da, sizin için aynı işi yapıyor." ("Nâzım Hikmet'e Saygı" başlıklı yazısından.)

    Jean Paul Sartre
    2 ...
  22. 405.
  23. "Nâzım, senden bana ilk 1934'te söz ettiler, sen hapisteydin, o zaman bir şeyler yazabildim. Dostluğumuz otuz yıl sürmedi. Ne kadar az, otuz yıl. 1950'de, bizler, yani Türk halkı ile dünyanın her köşesindeki şairler seni hapisten kurtardığımız zaman, bir on dört temmuz günü dosdoğru hayatın içine daldın. Ama bu yıl, sabırsızlığından, temmuzu bekleyemedin... Hapisane dışında on üç yıl, ya da buna yakın bir şey, kırk sekizinden altmış birine dek, güzel bir yaşam bu. On üç yıl, çok şey. Hapisane dışında öldün, bu da çok şey." ("Nâzım Hikmet için" başlıklı yazısından.)
    Louis Aragon
    1 ...
  24. 406.
  25. 407.
  26. 408.
  27. -optimism-

    "i write poems
    they don't get published
    but they will

    i'm waiting for a letter with good news
    maybe it will arrive the day i die
    but it will come for sure

    the world's not run by governments or money
    but people rule
    a hundred years from now
    maybe
    but it will be for sure"

    -poems of nazim hikmet sayfa 204 den alintidir-
    0 ...
  28. 409.
  29. ustayı anıyoruz... bıraktık acının alkışlarına 3 haziran 63ü....
    0 ...
  30. 410.
  31. az önce mezarına gittim, kırmızı karanfillerini bıraktım. Kuvayi Milliye'nin sonunu okudum karşısında, hava yağmurlu bugün Moskova'da biraz da serin. Mezarını temizledim hafiften, birkaç rus arkadaş, çınar'ı suladı. Oturduk, seyrettik nazım'ı. Mezarı aşk dolu, şiir dolu ama herşeyden ötesi mezarı vatan hasretliği dolu.
    3 ...
  32. 411.
  33. Bir kırmızı gül dalı eğilmiş üstüne
    Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
    Okşar yanan alnını Nazım ustanın
    Yıllar var ter içinde taşıdım ben bu yükü
    Bıraktım acının alkışlarına
    Üç haziran altmış üçü...

    Hasan Hüseyin Korkmazgil
    0 ...
  34. 412.
  35. Karanfiller üzerine yağsın usta. ideallerin uğruna sürüldüğün topraklara selam ederiz burdan buruk bir tebessümle.
    11 ...
  36. 413.
  37. aziz hatırasının önünde saygı ile eğildiğim büyük insan..
    3 ...
  38. 414.
  39. türk şair. tanımda ki her harfin hakkını sonuna kadar, dolu dolu veren usta şair, büyük insan.
    0 ...
  40. 415.
  41. 416.
  42. dünyaya bedel olan büyük türk şairi.
    0 ...
  43. 417.
  44. dünyanın en kötü şiirlerinin sahibi, tembel manzume yazarı. şiir dedikleri tamamen düzyazı şeklindedir. hece ölçüsü, uyak cinas gibi sanatsal denemeler görülmez. çünkü komünist solcu kafasıdır. malumunuz solcuların en büyük özelliği miskin olmalarıdır. pratik zekadan mahrumdurlar. şiirde şekliyata önem vermezler. akılları sıra şiirde anlama vurgu yaparlar orhan veli gibi. fakat bu tamamen kendilerini teselli etmektir. zira bir necip bir akif gibi kelimelerin anlam ve biçimsel bütünlüğünü biraraya getiremezler. bir asır süre verseniz istiklal marşına bir kıta ekleyemezler. onun içindir ki ayak nasırları için bile şiir yazdıklarını iddia etmişlerdir. nazım hikmet ve türevleri şair mair değildir. olay tamamen türk kültürüne karşı bir gruplaşmada nazımı ilahlaştırma çabalarıdır. ve mantalite tamamen dinsel saiklidir. dolayısıyla övülen nazımın yazdıkları değil, nazım ın kendisidir. o müsveddeleri aramızdan biri yazsaydı hiç itibar görmeyecekti. nazım hikmet olacaktı kazım hikmet.
    10 ...
  45. 418.
© 2025 uludağ sözlük