nazım hikmet ran

entry2958 galeri144 ses1
    1769.
  1. dizelerini okuması özlenen şair.canın çeker ara ara takılır mısralarında kaybolursun..

    Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
    belini sarmayalı,
    gözünün içinde durmayalı,
    aklının aydınlığına sorular sormayalı,
    dokunmayalı sıcaklığına karnının.

    Yüz yıldır bekliyor beni
    bir şehirde bir kadın.

    Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
    Aynı daldan düşüp ayrıldık.
    Aramızda yüz yıllık zaman,
    yol yüz yıllık.

    Yüz yıldır alacakaranlıkta
    koşuyorum ardından.
    2 ...
  2. 1770.
  3. 1771.
  4. "al sana bir demet sili kasimpatilari
    al guney denizleri ustundeki ayin soguk parlakligini,
    halklarin savasini, kendi dovusumu
    ve yurdumun kederli davullarinin boguk gurultusunu
    kardesim benim, dunyada nasil yalnizim sensiz
    cicek acmis kiraz agacinin altinina benzeyen
    yuzune hasret,
    benim icin ekmek olan, susuzlugumu gideren,
    kanima guc veren
    dostlugundan yoksun." * *
    0 ...
  5. 1772.
  6. Baba, her yılbaşında sana söyleyecek tek bir sözüm var; seni ne kadar çok seversem o kadar çok olsun ömrümden geçen yıllar.Babam, abim, kardeşim arkadaşım.. Ne zulüm ne ölüm ne de korku başımı eğemez. Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım.
    2 ...
  7. 1773.
  8. En sevdiğim insanlar listesinin başlarında gelen, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük aydını, en iyi şairi.
    1 ...
  9. 1774.
  10. "akın var
    güneşe akın
    güneşi zaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!"
    3 ...
  11. 1775.
  12. saat dört yoksun
    saat beş, yok
    altı, yedi, ertesi gün
    daha ertesi
    ve belki kimbilir...
    (...)
    kitap okurum
    içinde sen varsın
    şarkı dinlerim
    içinde sen
    oturdum ekmeğimi yerim
    karşımda sen oturursun
    çalışırım,
    karşımda sen
    (...)
    en güzel deniz,
    henüz gidilmemiş olandır
    en güzel çocuk
    henüz büyümedi
    en güzel günlerimiz
    henüz yaşamadıklarımız
    ve sana söylemek istediğim
    en güzel söz
    henüz söylememiş olduğum sözdür
    o şimdi ne yapıyor?
    şu anda şimdi, şimdi, şimdi
    evde mi, sokakta mı?
    çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
    kolunu kaldırmış olabilir mi, hey gülüm
    beyaz kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi
    o şimdi ne yapıyor
    şu anda şimdi, şimdi, şimdi
    belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor
    (...)
    belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir
    her kara günümde onu bana
    tıpış tıpış getiren sevgili
    canımın içi ayaklar
    ve ne düşünüyor, beni mi?
    yoksa ne bileyim
    fasulyenin neden
    bir türlü pişmediğini mi?
    yahut insanların çoğunun neden böyle
    bedbaht olduğunu mu?
    o şimdi ne düşünüyor
    şu anda şimdi, şimdi
    (...)
    saat dört yoksun
    saat beş, yok
    altı, yedi, ertesi gün
    daha ertesi
    ve belki kimbilir...
    1 ...
  13. 1776.
  14. "Ayrılık kurtulmuştu yer çekiminden, tüy gibiydi diyemem.
    Tüyün de ağırlığı vardı, ama ayrılığın yoktu kendisi vardı.."
    1 ...
  15. 1777.
  16. Pablo neruda'nın "biz onun yanında şair bile olamayız" dediği şair. ne mutlu bize ki ustanın şiirlerini kendi dilinde okuyabiliyoruz.
    4 ...
  17. 1778.
  18. siyasi görüşlerin edebi kimliklerin önüne geçtiği, herkesin kendi siyasi çizgisindeki edebiyatçılara yöneldiği 21. yüzyıl türkiyesinde vatan haini olarak lanse edilen edebiyatçı.
    1 ...
  19. 1779.
  20. kimsenin bir şey anlamadığı şiirleri yazmış şair. bırak hadi ya sır nazım ı sevmek ile bir gruba mensup hisettiğiniz için kendinizi zorla seviyosunuz adamı. yani o kemalist elit kesim. ayak yapmayın hiç.
    0 ...
  21. 1780.
  22. kominizmin ateşli bir savunucusu olması, sanatının önüne geçmiş vasat şair...
    3 ...
  23. 1781.
  24. benim bildiğim şairlar şair ise bu adam şair değildir. başka bir şey olmalı.
    2 ...
  25. 1782.
  26. kalemi saglam adam. politik gorusu ne olursa olsun.
    0 ...
  27. 1783.
  28. hala da bu ülkede ona uygun bir çınar ağacı bulunamamıştır ki altında rahat uysun..
    0 ...
  29. 1784.
  30. Siyasi kimliği ile ün filan yapmamıştır. Büyük şair'dir Nazım! Vasat şairmiş miş. Hassiktir!
    1 ...
  31. 1785.
  32. Ne güzel şey hatırlamak seni :
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Ne güzel şey hatırlamak seni :
    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
    ve saçlarında
    vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
    içimde ikinci bir insan gibidir
    seni sevmek saadeti...

    Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
    güneşli bir rahatlık
    ve etin daveti :
    kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
    sıcak koyu bir karanlık...

    Ne güzel şey hatırlamak seni,
    yazmak sana dair,
    hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek :
    filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
    kendisi değil edasındaki dünya...

    Ne güzel şey hatırlamak seni.
    Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine :
    bir çekmece bir yüzük,
    ve üç metre kadar ince ipekli okumalıyım.
    Ve hemen fırlayarak yerimden
    penceremde demirlere yapışarak
    hürriyetin süt beyaz maviliğine
    sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

    Ne güzel şey hatırlamak seni :
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...
    0 ...
  33. 1786.
  34. Vâlâ Nureddin'in hem dostu hem düşmanı.. Sen isimli şiirini komünistliği bıraktığını açıklayan Vâlâ'ya yazmıştır.

    Sana gelince...
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün...
    Ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    Artık seninle biz,
    düşman bile değiliz..

    1933
    0 ...
  35. 1787.
  36. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran
    puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamsonun
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
    hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

    bana sosyalist'im diye vatan haini dendikçe içimden bu şiirin mısralarını mırıldanırım. çok yaşa sen gerçek vatansever nazım usta.
    2 ...
  37. 1788.
  38. siyasi kişiliği ve şirleriyle ilgilendiğim ve kendisini okumaya başladığım andan itibaren rol aldığım güzide kişiliktir.
    2 ...
  39. 1789.
  40. 1790.
  41. 1791.
  42. Bu bir türkü: -
    toprak çanaklarda
    güneşi içenlerin türküsü!
    Bu bir örgü: -
    alev bir saç örgüsü
    kıvranıyor;
    kanlı, kızıl bir meşale gibi yanıyor
    esmer alınlarında
    bakır ayakları çıplak kahramanların!
    Ben de gördüm o kahramanları,
    ben de sardım o örgüyü,
    ben de onlarla
    güneşe giden
    köprüden
    geçtim!
    Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi
    Ben de söyledim o türküyü!
    Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
    altın yeleli aslanların ağzını
    yırtarak
    gerindik!
    Sıçradık;
    şimşekli rüzgâra bindik!
    Kayalardan
    kayalarla kopan kartallar
    çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
    Alev bilekli süvariler kamçılıyor
    şaha kalkan atlarını!

    Akın var
    güneşe akın
    Güneşi zaptedeceğiz
    Güneşin zaptı yakın!

    Düşmesin bizimle yola:
    evinde ağlayanların
    göz yaşlarını
    boynunda ağır bir
    zincir
    gibi taşıyanlar
    Bıraksın peşimizi
    kendi yüreğinin kabuğunda yaşıyanlar!
    işte:
    Şu güneşten
    düşen
    ateşte
    milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
    Sen de çıkar
    göğsünün kafesinden yüreğini;
    şu güneşten
    düşen
    ateşe fırlat;
    yüreğini yüreklerimizin yanına at!

    Akın var
    güneşe akın
    Güneşi zaaptedeceğiz
    Güneşin zaptı yakın!

    Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
    Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
    toprak kokuyor bakır sakallarımız!
    Neşemiz sıcak!
    kan kadar sıcak
    delikanlıların rüyalarında yanan
    o "an"
    kadar sıcak!
    Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak
    ölülerimizin başlarına basarak
    yükseliyoruz
    güneşe doğru!
    Ölenler
    dövüşerek öldüler;
    güneşe gömüldüler.
    Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!

    Akın var
    güneşe akın
    Güneşi zaaaptedeceğiz
    Güneşin zaptı yakın!

    Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
    Kalın tuğla bacalar
    kıvranarak
    ötüyor!
    Haykırdı en önde giden,
    emreden!
    Bu ses!
    Bu sesin kuvveti,
    bu kuvvet
    yaralı aç kurtların gözlerine perde
    vuran,
    onları oldukları yerde
    durduran
    kuvvet!
    emret ki ölem
    emret!
    Güneşi içiyoruz sesinde!
    Coşuyoruz,
    coşuyor!...
    Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
    mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!

    Akın var
    güneşe akın
    Güneşi zaaaaptedeceğiz
    Güneşin zaptı yakın!

    Toprak bakır
    gök bakır.
    Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
    Hay-kır
    Haykıralım!!
    1 ...
  43. 1792.
  44. sanat yaşamı boyunca vasatı geçememiş şairimsi...
    0 ...
  45. 1793.
  46. ''Yaşamak bir ağaç gibi, tek ve hür
    Ve bir orman gibi kardeşçesine ... ''
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük