nazım hikmet ran

entry2958 galeri144 ses1
    1194.
  1. Cebimde yoktu, yüreğimden verdim!
    2 ...
  2. 1195.
  3. ceviz ağacı

    Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
    ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
    budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
    Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

    Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
    Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
    Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
    koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
    Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
    Yüz bin elle dokunurum sana, istanbul'a.
    Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
    Yüz bin gözle seyrederim seni, istanbul'u.
    Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

    Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
    Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
    2 ...
  4. 1196.
  5. KARLI KAYIN ORMANINDA


    Karlı kayın ormanında
    yürüyorum geceleyin.
    Efkârlıyım, efkârlıyım,
    elini ver, nerde elin?

    Ayışığı renginde kar,
    keçe çizmelerim ağır.
    içimde çalınan ıslık
    beni nereye çağırır?

    Memleket mi, yıldızlar mı,
    gençliğim mi daha uzak?
    Kayınların arasında
    bir pencere, sarı, sıcak.

    Ben ordan geçerken biri :
    "Amca, dese, gir içeri."
    Girip yerden selâmlasam
    hane içindekileri.

    Eski takvim hesabıyle
    bu sabah başladı bahar.
    Geri geldi Memed'ime
    yolladığım oyuncaklar.

    Kurulmamış zembereği
    küskün duruyor kamyonet,
    yüzdüremedi leğende
    beyaz kotrasını Memet.

    Kar tertemiz, kar kabarık,
    yürüyorum yumuşacık.
    Dün gece on bir buçukta
    ölmüş Berut, tanışırdık.

    Bende boz bir halısı var
    bir de kitabı, imzalı.
    Elden ele geçer kitap,
    daha yüz yıl yaşar halı.

    Yedi tepeli şehrimde
    bıraktım gonca gülümü.
    Ne ölümden korkmak ayıp,
    ne de düşünmek ölümü.

    En acayip gücümüzdür,
    kahramanlıktır yaşamak :
    Öleceğimizi bilip
    öleceğimizi mutlak.

    Memleket mi, daha uzak,
    gençliğim mi, yıldızlar mı?
    Bayramoğlu, Bayramoğlu,
    ölümden öte köy var mı?

    Geceleyin, karlı kayın
    ormanında yürüyorum.
    Karanlıkta etrafımı
    gündüz gibi görüyorum.

    Şimdi şurdan saptım mıydı,
    şose, tirenyolu, ova.
    Yirmi beş kilometreden
    pırıl pırıldır Moskova.
    2 ...
  6. 1197.
  7. en güzel deniz :
    henüz gidilmemiş olanıdır.
    en güzel çocuk :
    henüz büyümedi.
    en güzel günlerimiz :
    henüz yaşamadıklarımız.
    ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
    henüz söylememiş olduğum sözdür.
    3 ...
  8. 1198.
  9. "sen-yardım çığlıkları, sana doğru koşan adımlar- ben."
    diyerek kelimelerle sanat yapma ustası olduğunu göstermiş şairdir. baş tacıdır.
    0 ...
  10. 1199.
  11. Okumaktan zevk aldığım tekrar tekrar sıkılmadan okuduğum büyük usta...ifade edemediğim bütün duygularımı şiirlerinde rahatlıkla bulabiliyorum. Sevdiğim insana büyük bir zevkle şiirlerini okuyorum.Aşk ve yurt sevgisi ancak bu kadar güzel anlatılabilir.Nazım Hikmet bir çok kişiye aşık olmuştur.Hapisteyken asılma ihtimali olduğunu mektupla Piraye'ye söylemiştir.Piraye ise çok üzülmüş mektubunda "ben senden evvel ölmek isterim"der."Beni yaktırırsın küllerimi de bir kavanoza koyup çalışma masanın üstüne koyarsın...".Nazım Hikmet bu yazdıklarını şiirine dökmeye karar veriyor ve şiiri yazıyor. MAvi Gözlü DEv kitabın da bu
    şiirin altında: PiRAYE , NAZIM HiKMET yazıyor.
    1 ...
  12. 1200.
  13. "Naziler, komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
    Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
    Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
    Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı".
    1 ...
  14. 1201.
  15. kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
    kapıları çalmaya son kere,
    durup durmadan ayrılığa.
    saatler, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
    anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
    bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
    dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı.
    ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
    kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
    öylesine başlarından aşkın işleri.
    3 ...
  16. 1202.
  17. yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın, bir sincap gibi mesela, yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
    1 ...
  18. 1203.
  19. onun türkiye ye değil türkiye nin ona muhtaç olduğu kişilik .ancak kendisini puta şiirlerini de sadece slogana çevirmek hata olan büyük ideolog şair.
    1 ...
  20. 1204.
  21. --spoiler--
    24 Eylül 1945

    En güzel deniz:
    Henüz gidilmemiş olanıdır.
    En güzel çocuk:
    Henüz büyümedi.
    En güzel günlerimiz:
    Henüz yaşamadıklarımız.
    Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
    Henüz söylememiş olduğum sözdür...

    Nazım Hikmet Ran
    --spoiler--

    (bkz: saat 4 yoksun)
    3 ...
  22. 1205.
  23. gittiğin eğer bensem,
    söyle bana kimden gittim?
    sende yoktum zaten ben,
    ben yine bende bittim... demiş Nazım zamanın birinde bu kadar yakışır geceye.
    4 ...
  24. 1206.
  25. rusyada komunizm zamaninda lise okuyanlarin tanidigi ama malesef yeni neslin haberi olmadigi buyuk turk sairi.
    0 ...
  26. 1207.
  27. sağlam yazardır. ama; aydınlar ve gündem yaratıcılar onun gölgesinde bıraktıkları muhteşem yazar ve şairlerden özür dilemelidir!
    1 ...
  28. 1208.
  29. atatürk'ten bahsettiği şiiri harikadır.

    büyük taarruz

    dağlarda tek tek
    ateşler yanıyordu.
    ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki
    sayak kalpaklı adam
    nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
    güzel, rahat günlere inanıyordu
    ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
    birden bire beş adım sağında onu gördü.
    paşalar onun arkasındaydılar.
    o, saati sordu.
    paşalar üç dediler.
    sarışın bir kurda benziyordu.
    ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
    yürüdü uçurumun kenarına kadar,
    eğildi durdu.
    bıraksalar
    ince uzun bacakları üstünde yaylanarak
    ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
    kocatepe'den afyon ovası'na atlayacaktı.
    2 ...
  30. 1209.
  31. türkiyede değeri bilinmemiş kişidir.
    2 ...
  32. 1210.
  33. 20 Kasım 1901'de Selanik'te doğdu. Serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin öncü isimlerindendir. Uluslararası üne kavuşmuş, adı dünyanın en büyük şairleri arasında anılmıştır. Şiirleri pekçok dile çevrilmiştir.

    Annesi Celile Hanım, babası Hikmet Bey'dir. Celile Hanım iyi piyano çalan, ressam denebilecek kadar iyi resim yapan, yabancı dili olan bir hanımdı. Babası Hikmet Bey ise Matbuat Umum Müdürlüğü, Konsolosluk ve Dışişlerinde memuriyette bulunmuş bir beydi.

    Nazım, ortaokulu Galatasaray Sultanisi'nde okur. Daha sonra Heybeliada Bahriye Mektebi'ne devam eder... Kurtuluş Savaşı için Anadolu'ya geçer. Hamidye Kruvazörü'nde güverte subayıdır fakat rahatsızlığı nedeniyle bahriyeden ayrılmak zorunda kalır, sonrasında Bolu'ya öğretmen olarak atanır. Bir süre öğretmen olarak çalıştıktan sonra Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde siyasal bilimler ve iktisat okur. 1921'de gittiği Moskova’da devrimin ilk yıllarına tanık olur ve komünizm ile tanışır.

    Nazım Hikmet ilk şiiri olan "Feryad-ı Vatan"ı ortaokula başladığı yıl yazar.

    ilk şiir kitabı "28 Kanunisani" ise 1924'te Moskova'da yayınlanır ve sahnelenir. O yıl Türkiye’ye dönerek Aydınlık Dergisi’nde çalışmaya başlar. Dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi istenince yeniden Sovyetler Birliği’ne gider. 1928’de af kanunundan yararlanır ve Türkiye'ye geri döner. Bu kez "Resimli Ay" dergisinde çalışmaya başlar. 1938’de orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle yirmi sekiz yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılır. istanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 sene süren tutukluluktan sonra, 1950 yılında bir af yasasıyla salıverilir. Ancak, sürekli izlendiği ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askere alınacağı ve öldürüleceği endişesiyle Sovyetler Birliği'ne gider. Yurt dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan, Macaristan, Fransa (Paris), Havana, Mısır gibi dünya memleketlerini dolaşmıştır, buralarda konferanslar düzenlemiş, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katılmış, radyo programları yapmıştır. Budapeşte Radyosu ve Bizim Radyo bunlardan bazılarıdır.

    25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca ülke vatandaşlığından çıkarılır ve Nazım Hikmet, mecburen büyük dedesi Mahmut Celaleddin Paşa (Konstantin Borzecki)'nın memleketi olan Polonya vatandaşlığına geçer ve Borzecki soyadını alır.

    62 yıllık yaşamına aşkları ve muhteşem şiirleri kadar hakkında açılan davalar da damgasını vurmuştur:

    * 1925 Ankara istiklal Mahkemesi Davası
    * 1927-1928 istanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
    * 1928 Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası
    * 1928 Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası
    * 1931 istanbul ikinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası
    * 1933 istanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
    * 1933 istanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası
    * 1933-1934 Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası
    * 1936-1937 istanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
    * 1938 Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası
    * 1938 Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası

    Fırtınalı yaşantısı 3 Haziran 1963 günü kalp kriziyle son bulmuş, geride pek çok eser bırakarak aramızdan ayrılmıştır.

    Kendi kaleminden Nazım:

    Otobiyografi

    1902'de doğdum
    doğduğum şehre dönmedim bir daha
    geriye dönmeyi sevmem
    üç yaşında Halep'te paşa torunluğu ettim
    on dokuzumda Moskova komünist üniversite öğrenciliği
    kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
    ve on dördümden beri şairlik ederim
    kimi insanlar otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
    ben ayrılıkların
    kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
    ben hasretlerin

    hapislerde de yattım büyük otellerde de
    açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir

    otuzumda asılmamı istediler
    kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
    verdiler de
    otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu
    elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag'dan Havana'ya

    Lenin'i görmedim nöbetini tuttum tabutunun başında 924'te
    961'de ziyaret ettim anıt kabri kitaplarıdır

    partimden koparmağa yeltendiler beni
    sökmedi
    yıkılan putların altında da ezilmedim

    951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
    52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

    sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
    şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
    aldattım kadınlarımı
    konuşmadım arkasından dostlarımın

    içtim ama akşamcı olmadım
    hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

    başkasının hesabına utandım yalan söyledim
    yalan söyledim başkasını üzmemek için
    ama durup dururken de yalan söyledim

    bindim tirene uçağa otomobile
    çoğunluk binemiyor
    operaya gittim
    çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
    çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
    camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
    ama kahve falına baktırdığım oldu

    yazılarım otuz kırk dilde basılır
    Türkiye'mde Türkçemle yasak

    kansere yakalanmadım daha
    yakalanmam de şart değil
    başbakan fakan olacağım da yok
    meraklısı da değilim bu işin
    bir de harbe girmedim
    sığınaklara da inmedim gece yarıları
    yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
    ama sevdalandım altmışıma yakın
    sözün kısası yoldaşlar
    bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
    insanca yaşadım diyebilirim
    ve daha ne kadar yaşarım
    başımdan neler geçer daha
    kim bilir

    ---------------------------------------------------------------------------------------

    Düzyazı, şiir ve senaryo tekniklerinin iç içe kullanıldığı, bazıları yeni bir tür olarak adlandırılan eserlerinden bazıları:

    * Memleketimden insan Manzaraları
    * Kafatası
    * Unutulan Adam
    * Ferhad ile Şirin
    * Kız Çocuğu
    * Tahir ile Zühre
    * Şeyh Bedrettin Destanı
    * Sevdalı Bulut, (Tiyatro oyunu)

    Şiir Kitapları:

    * 835 Satır, (1929)
    * Jokond ile Si-Ya-u, (1929)
    * Varan 3, (1930)
    * 1 + 1 = 1, (1930)
    * Sesini Kaybeden Şehir, (1931)
    * Benerci Kendini Niçin Öldürdü, (1931)
    * Gece Gelen Telgraf, (1932)
    * Taranta Babu'ya Mektuplar, (1935)
    * Portreler, (1935)
    * Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı (1936)
    * Saat 21-22 Şiirleri, (1965)
    * Kurtuluş Savaşı Destanı, (1965)
    * Dört Hapishaneden, (1966)
    * Rubailer, (1966)
    * Kuvayi Milliye, (1968)

    Oyunları:

    * Kafatası (1932)
    * Bir Ölü Evi (veya Merhumun Hanesi) (1932)
    * Unutulan Adam (1935)
    * Ferhat ile Şirin (1965)
    * Sabahat (1965)
    * inek (1965)
    * Ocak Başında / Yolcu (iki oyun birarada), (1966)
    * Yusuf ile Menofis (1967)
    * Yolcu
    * Lüküs Hayat (operet)

    Romanları:

    * Kan Konuşmaz, (1965)
    * Yeşil Elmalar (yedi yazardan derleme), (1965)
    * Yaşamak Güzel Bir Şey Be Kardeşim, (1967)
    * Ivan Ivanovic Var mıdır Yok mudur?,
    * Öteki Defterler (Yarım kalmış Orası ve Zeytin ve Üzüm Adası isimli romanları, 2008)

    Fıkraları:

    * it Ürür, Kervan Yürür (Orhan Selim adıyla gazetelerde yazdığı yazılar), (1965)

    Masal Kitabı:

    * Sevdalı Bulut, (1968)

    Ne acıdır ki, tüm dünyanın kabul ettiği büyük değer Nazım Hikmet, ölümünden ancak 46 yıl sonra, Bakanlar Kurulu kararıyla tekrar Türk Vatandaşı oldu.

    ...
    vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim
    ...
    ben de büyük usta, ben de...
    *
    1 ...
  34. 1211.
  35. türkiye cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldıktan sonra, dedelerinin soyadını kullanan şair. (bkz: nazım hikmet verzanski)
    1 ...
  36. 1212.
  37. ismini görünce gelince forrest gump'ta run forrest repliği aklıma geliyor.
    0 ...
  38. 1213.
  39. mustafa kemal atatürk'e hakaret şiiri yazdığı için hapse mahkum olsa da günümüz kemalist(!)lerinin pek bi hoşlandığı yazardır..

    ekleme: işte o şiir!

    (...)
    trabzondan bir motor açılıyor
    sa-hil-de-ka-la-ba-lık!
    motoru taşlıyorlar
    son perdeye başlıyorlar!

    burjuva kemal'in omuzuna binmiş
    kemal kumandanın kordonuna
    kumandan kahyanın cebine inmiş
    kahya adamlarının donuna
    uluyorlar

    hav... hav... hak... tü
    yoldaş unutma bunu burjuvazi.
    (...)
    3 ...
  40. 1214.
  41. ''seviyorum seni, denizi uçakla ilk defa geçer gibi...''
    2 ...
  42. 1215.
  43. seni düşünmek güzel şey,
    ümitli şey,
    dünyanın en güzel sesinden,
    en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
    fakat artık ümit yetmiyor bana,
    ben artık şarkı dinlemek değil,
    şarkı söylemek istiyorum...

    dizelerinin sahibi büyük şair.
    1 ...
  44. 1216.
  45. Benim sevdasında bencil;
    ama yüreğinde sağlam sevdiğim.
    "Aklıma gelişini seveyim: Ne güzel darma duman ediyorsun beni."
    2 ...
  46. 1217.
  47. büyük usta, hem de büyük oğlu büyük usta...

    şiirlerini o'nun sesiyle okumaya çalışıyorum her defasında, o enfes, o muazzam, o insanı perişan eden şiirleri... o'nun sesine benzetmeye çalışıyorum ki yürek dayansın.

    --spoiler--
    " giderayak işlerim var bitirilecek,
    giderayak.
    ceylanı kurtardım avcının elinden
    ama daha baygın yatar ayılamadı.
    kopardım portakalı dalından
    ama kabuğu soyulamadı.
    oldum yıldızlarla haşır neşir
    ama sayısı bir tamam sayılamadı.
    kuyudan çektim suyu
    ama bardaklara konulamadı.
    güller dizildi tepsiye
    ama taştan fincan oyulamadı.
    sevdalara doyulamadı.
    giderayak işlerim var bitirilecek,
    giderayak. "
    --spoiler--

    (bkz: giderayak)
    3 ...
  48. 1218.
© 2025 uludağ sözlük