mahpuslarda, sürgünlerde harcanmış, calınmış bir ömür... hür yaşasaydı daha çok sevseydi, daha çok yazsaydı dediğim türkiye sınırlarını aşmış ününe rağmen, doğduğu yere vatanına dönememiş şairimiz...
öptü beni:
bunlar, kainat gibi gerçek dudaklardır, - dedi.
bu ıtır senin icadın değil, saçlarımdan uçan bahardır, - dedi.
ister gökyüzünde seyret, ister gözlerimde:
körler onları görmese de, yıldızlar vardır, - dedi.
ben sovyetler birliğinin çocuğuyum, 19 yaşımdan beri yalnızca kalbim ve kafamla değil, geçmişimle de sovyetler birliğie bağlıyım''. demiştir kendisi.
(bkz: nazım hikmetoviç werzonski)
en sevdiğim şiiri kesinlikle "gözleri siyah kadın" olan, çoğu şiirini bildiğim en sevdiğim şairdir. şairimdir. Diğerleri bir yana bu şiirini okurken içimde bir şeyler kopmakta. Delicesine aşık olacağım insanın ağzından duymak isterim bu dizeleri, gözlerim siyah olmasa da...
"gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki"
Benim aklıma direk Türk ergenleri geliyor. 14-15 yaşlarında ergenlerin durumları. yalnızlar, ayrılanlar, hiç sevigilisi olmayan ama isteyen herkesin duvarında görülebilitesi yüksek şair. Sanırım mükemmel şiirlerinin nereleri süslediğini görse vicdan azabı çekerdi.
20. yy. ın yetişdirdiği büyük şair,üstad. bedri rahmi eyuboğlu ile beraber çektikleri ses kaydı 50 yıl sonra gün yüzüne çıktı. o zaman ki faşist yönetim nazım ın her türlü eserini yasakladığı için kaset kaydının başında bedri rahmi polisler anlamasın diye kendi şiirlerinden bir tanesini okumuş ve sözü nazım a bırakmıştır. bugün ise nazım 110 yaşında. büyük insan büyük yürek. iyi ki doğdun.
bazı devlet büyüklerinin gidip mezar taşından bile af dilemesi gerektiğini düşündüğüm; ne yazıkki yeterince değer verilmemiş, anlaşılamamış büyük şairimiz.
doğduğu günün "iyi ki" kelimesine bu denli anlamlı yakışmasına neden olan usta.
hediye almak onun için vermek idi önce. verdi de.
hiç gün yüzüne çıkmamış 2 eseri ile. ilk şiirleri kitabını o ilk basımı ile kokulu kokulu okuduktan sonra hiç meydana sunulmamış son eserleri ile karşılaşmak tüyler diken diken etmeye neden. ne güzel şeydir onu okuyabilmek, okumaya devam edilebildiğini bilmek. iyi var olmuş, iyi var olmaya devam ediyor.
işte o 2 eser;
Bütün Yolculuk Boyunca Hasret Ayrılmadı Benden
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
gölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı
--
Bir Ucu Bir Kuyuda Kaybolan Rüzgarlı Bir Şosede
Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede
bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
yüzü saçlarıyla örtülü kavuşma saatımızın
bir de ağır yürüyor ki deli olmak işten değil
Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de telefon direğine bağlıyım kollarımdan
yüreğim de yorgun mu yorgun duracak nerdeyse
bir de alnıma bir su damlıyor aynı yere artsız arasız
Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de seni düşünüyorum da seni düşünüyorum
ben de seni düşündükçe o da ağırlaştırıyor
yürüyüşünü
bu böyle giderse yıkılabilirim direğin dibine
o yanıma varmadan...
Şiirleriyle, düşünceleriyle hatırlanacak değerli,eşi bulunmaz şair. Şiirleri kadar hayatıyla da dikkat çeker. Okurlarını her zaman etkilemiştir. Yakın zamanda, kendisinin okuduğu şiirlerin kayıtlarının olduğu bir CD ve hiç bilinmeyen 2 şiirinin olduğu bir kitap çıkacakmış.