Anlayabilirim
çoğu kere burnumla,
yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak
ve döğüşebilirim,
doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için, herkes için,
yaşım başım buna engel değil,
ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.
Yazık.
fütürizmi benimsemiş bir şairdir. mayakovski'nin izinden gitmiştir. bu yüzden şiirleri insana pek haz vermemektedir. yine büyük bir şairdir. anlattıklarıyla ve anlatamadıklarıyla hem sağcılara hem solculara büyük mesajlar vermiştir. ayrıca yahya kemal'in öğrencisidir.
yasak düşünçelerini özgürce dile getirdiği için memleketinden edilmiş sair.
edit: eksileyen zihniyetleri anlayamıyorum. düşündüklerini apacık söylediği için sürülmedimi memleketinden. keşke hepimiz onun gibi olabilsek.
doğruyu söyleyenlerin dışlandığı,öldükten sonra kıymeti anlaşılıp peşinden timsah gözyaşları dökülen insanların başında gelir. ey gidi adaş'ım. nur içinde yat.
kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
kimi der ki kadın
yeşil bir harman yerinde
dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
kimi der ki ayalimdir,
boynumda taşıdığım vebalimdir.
kimi der ki hamur yoğuran.
kimi der ki çocuk doğuran.
ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
o benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
hayat arkadaşımdır.
türk milletinin bir değeri olmayan şairidir. kendisini yarattığına inandığı stalin'in kırım türklerine uyguladığu zulüm ortadayken nazım hikmet'i türkiye ve türk milletinin önemli değeri, şairi olarak nitelendirmek farklı bir dünyada yaşıyor olmayı gerektirir.
yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere...