delikanlım!.
iyi bak yıldızlara,
onları belki bir daha göremezsin.
belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..
delikanlım!.
senin kafanın içi
yıldızlı karanlıklar
kadar
güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
yıldızlar ve senin kafan
kâinatın en mükemmel şeyidir.
delikanlım!.
sen ki, ya bir köşe başında
kan sızarak kaşından
gebereceksin,
ya da bir darağacında can vereceksin.
iyi bak yıldızlara
onları göremezsin belki bir daha...
delikanlım!.
belki beni anladın,
belki anlamadın.
kesiyorum sözümü.
sevmek mükemmel iş delikanlım.
sev bakalım...
mademki kafanda ışıklı bir gece var,
benden izin sana,
sev sevebildiğin kadar.
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o bahaneler bulmaya hazırdır.Hani ağzınla kus tutsan "Bu kusun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, "Ama senin için sunu yaptım" derken o, "sunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen askı yaşanması gerektiği gibi yasadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı "deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen askını doya doya yasarken, o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsinki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil... Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası. Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
En güzel deniz:
henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk:
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
henüz söylememiş olduğum sözdür...
hapista beraber yattığı hikmet kıvılcımlı mektuplarında kendisinden şöyle bahseder:
"bu adam (nazım hikmet) mapusta kendisine gelen yiyecekleri gidip bir köşeye sinip oburca yer kimse ile paylaşmaz sözde büyük komünisttir nazım, kendisi konak ailelerinden olduğunda o şaşalı masalarda tıka basa midesini doldurmaya alıştığı için eskiden beri oburdur midesini tıka basa doldurur herşeyin en fazlasını kendi götürür sonrada akşam olunca "midem ağrıyor" diye tuttururdu, yakınmaya başladığında bizde kendisine "çok yiyorsun ondan oluyor" dediğimizde ise karşı çıkar ben fazla yemiyorum abartıyorsunız derdi nazım, midesinin ağrımasının ırsi olduğunu ileri sürerdi atalarında da varmış bu durum tıka basa tıkındığını hiç bir zaman kabul etmezdi nazım"
işte bir komünistten (hemde gerçek anlamda) o büyük komünist nazımın içerdeki halleri, kendisi o kadar komünisttir ki her şeyi paylaşır mış, gidip bir köşede tıka basa mideye indirmezmiş zaten hikmet kıvılcımlının pekte haz etmediği bir insandı nazım. konakta yetişmiş osmanlı zengini bir aileden yetişen komünistte ancak bu kadar olur işte. bu durum göstermektedir ki bir ideolojiye ne kadar inandığın önemli değil ne kadar vitrinde olduğun önemlidir, nazım esasında yaşantısı ile ideolojisine ters düşsede hikmet kıvılcımlıdan daha çok tanınır.
ezel dizisinde ramiz dayının şiirini çaldığı ve kendi sözleriymiş gibi gerine gerine söylediği büyük insan,büyük şair.ömrü boyunca komünizmi savunmuş ve bundan dolayı da hep aşağılanmış ve sürgünlere gönderilmiş adam.ama onun literatüründe komünizm aslında insanların haksızlığa hep beraber baş kalsırmasıydı.ama savunmak istediği insanlar tarafından bile anlaşılmamış ve hep müslüman olmayan adam gözüyle bakılmış sen şiirin yazarı.
etkileyici şairimiz.
Bi şiiri vardır ki akıllara zarar.
hele ki sevgili söylüyorsa bunu.
Ben Senden Önce Ölmek isterim...
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakârlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim ,
yaşamayı,aşkı,hayatın güzelliğini onca yıl dört duvar arasında bizden daha iyi bilmiş,anlamış;ustaca şiirleri olan eşi benzeri bulunmayan yazarlardan biridir.
(bu ülke nazım'ını çok özledi).
1. atatürk zamanında komünistlik suçundan cezaevine girmiştir. ismet paşa dönemini cezaevinde geçirmiştir. ancak bir sağ parti lideri adnan menderesin özel affı ile cezaevinden çıkmıştır.
2. bu sözlükteki çoğu yazarın yaşından fazla süre cezaevinde kaldıktan sonra cezaevinden çıkınca askere gitmemek için rusyaya kaçmıştır.
3. etnik olarak türk değildir. türkiyeye yerleşmiş polonyalıdır.
4.rusyada yaşamış, rusyada ölmüş ve rusyada gömülmüştür.
5.türkiyeden kaçtıktan sonra dedelerinin ülkesi olan polonyanın vatandaşı olmuştur.
6. geçimini sovyet liderlerin verdiği maaşla sağlamıştır.
7. türkçe şiirler yazan sovyet memuru polonya vatandaşıdır.
bu yazılanlar olumsuz yönden bakılarak yazılmış olsada doğru bilgilerdir.
ŞAiRLiĞiNE SÖZÜM YOKTUR. HATTA VARDIR: EŞSiZ
AMA KEŞKE O SON HATAYI YAPMASAYDI.
KAÇMAK, KiMDEN, NEDEN, NEREYE.
SANIRIM KENDiSiDE ÇOK PiŞMAN OLMUŞTUR.
MECBUR BIRAKANLARA SÖYLE DiYECEKSiNiZ.
MECBURiYET YOKTUR.
MECBURiYET HiSSETMEK VARDIR.
vakti zamanında suratına millet tükürsün diye cumhuriyet gazetesi'nde fotoğrafı yayınlanan şair.
evet, evet gazetenin fotoğrafı yayınlama nedeni tam olarak budur. abartı yok yani, resmen suratına insanlar tükürsün diye fotoğrafı yayınlanmıştır.
şimdi çıkıp birisi o dönemi eleştirse laik ve aydın(!) kesim hemen darılıyor, güceniyor. yetmiyor nazım şiirleri ile kapak niteliğinde cevaplar yetiştiriyor.
Su basında durmuşuz,
çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana.
Su basında durmuşuz,
çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana, bir de kediye.
Su basında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, bir de günesin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.
Su basında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, günesin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
Su basında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek...
Su basında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze..