ermenilerin kürtlerin vs. hiç birşeyini yalamamıştır.bir insanın düşüncesini yenemeyip, pis ermeni, vatan haini vs. diyerek sallamak o insanı vatan haini yapmaz.sovyetlerde büyümesine ragmen kurtuluş savaşına katılmak için türkiyeye gelmiş ve güverte subaylığı yapmış bir süre sonra da anadoluda öğretmen olarak görev yapmıştır. Kendine vatansever diyen bir çok koltuk meraklısından 10 kat vatanseverdir. Türkiyenin en büyük edebiyatçı ve şairlerindendir.
Otobiyografisinde;
'çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu '
diyerek günümüz meclis başkanı m.ali şahinin yalanını ortaya koymuştur.
edit : anladım ki bu dediğim durum kendini sözlükte 'vatan haini,ermeni' söylemleri yerine eksiye bırakıyormuş. (bkz: çürüyen entrysini silen yazarın egoları)
burjuva kemal gibi bir şiiri tam bir yobaz uydurmasıdır.
kurtuluş savaşı başlar başlamaz rusyaya kaçtığı götten sallamanın dik alasıdır.savaşa katılmak için anadoluya geçmiştir hatta,
atatürk tarafından vatandaşlıktan çıkarıldığı ise matematik tarih gibi ilimlerden bi haber olmanında ötesinde cahil cesaretidir.
1951 de vatandaşlıktan çıkarıldı adam atatürk 1938 te öldü.
ha sen 1951 küçüktür 1938 diyosan o ayrı konu.
1962 senesinde yapmış olduğu fransa ziyareti esnasında "benim özlemini çektiğim düzen meğerse rusya' da değil, fransa' daymış" dediği rivayet edilen merhum şair.
kesinlikle ozlemini cektigi yasamin fransa'da olmadigini bilen yazar. emperyalizm konusunda tavri kuva-i milliye gibi bir yapiti olusturabilecek kadar nettir.
kurt milliyetci hareketi ise pek nazim'dan bahsetmeyi sevmez.cunku onlar demoktratligi kurt sorununa indirgerler.nazim ise iyi bir sair, iyi bir mucadele adami olmakla birlikte eksikleri olan bir insandi, cunku o da insandi.kurt meselesinde eksik kaldigi gercegi onun sosyalist kisiligini tumden elestirmeyi gerekli kilmaz.
bazen insanın aklından geçen düşünceyi ve içinde bulunduğu ruh halini, birebir yansıtan şiirleriyle, gülümseten şair, üstad.
Seni Düşünmek
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey.
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana.
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.
Nazım Hikmet'in 1961 yılında Kamuran Bedirxan'a yolladığı bir mektupta, Nazım'ın o yıllarda Kürt sorunu hakkındaki bakış açısını anlatan bir yazı.
Kökleri yüzyılların derinliklerine dalan, tarihiyle, kültürüyle, Kürt milletinin önemli bir çoğunluğu anadolunun bir parçasında yasar. Anadolunun öbür parçalarında yaşayan Türk milletini Kürt milleti kardeşi sayar. Her iki millet, bütün imparatorluklar gibi, halkların zindanı olan Ssmanlı imparatorluğunda, Türk ve Kürt derebeylerinin, Ssmanlı imparatorluk idaresinin ağır zincirlerine vurulmuşlardır.
Ssmanlı imparatorluğu yıkıldıktan sonra ise her iki millet emperyalizme karşı tek bir cephe kurup çarpışmışlardır. Anadolu milli kurtuluş hareketi yalnız Türkler için değil, Kürtler için de tarihlerinin en şerefli sayfalarından biridir.
O dövüş yıllarının sonradan Türk idarecilerince yasak edilen en unutulmaz türkülerinden biri, 'vurun Kürt uşağı namus günüdür' diye başlar. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra, Türk idarecileri ve egemen çevreleri, Kürt hareketine tamamıyla vaat ettikleri millet ve insan haklarını tanımadı.
Hatta işi Kürt milletinin millet olarak varlığını bile inkâra kadar götürdü. Bu dönem, Türk idarecilerinin ve egemen sınıflarının emperyalizmle uzlaşmaya başlaması dönemidir. Bu inkârla, bu uzlaşmamanın ayni dönemde baş göstermesi sadece bir rastlaşma değildir.
Bugün Türkiye Cumhuriyetini orta ve yakın doğuda emperyalizmin kalelerinden biri haline getiren Türk politikacıları Kürt milletinin milli varlığını inkârda ısrar ediyor ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde öteki azınlıklarına tanıdığı hakları bile Kürt milletine tanımıyor.
Türk ve Kürt halklarının Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içinde dış ve iç politikada aynı emellere hasret çekmeleri bugünkü Türk idarecilerini korkutuyor. Her iki millet kardeş milli kültürlerini, milli ekonomilerini geliştirmek, toprağa, tarım araçlarına, hürriyete, demokratik haklara kavuşmak istiyor. Türk ve Kürt halkları Türkiye Cumhuriyetinin tarafsız bir politika gütmesini, emperyalizmin üssü olmaktan kurtulmasını özlüyor.
gerçek Türk yurtseverleri Kürt kardeşlerinin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde milli haklarına kavuşmak için gösterdiği mücadeleyi gönülden nasıl destekliyorsa, gerçek Kürt yurtseverleri de Türk halkının demokrasi ve milli bağımsızlık için yaptığı kavgayı öylece destekliyor. Anadoluda yasayan Türklerle Kürtlerin arasına nifak sokmak isteyen gerici, sömürücü, karanlık kuvvetler, emperyalizmle el ele vererek halklarımızı daha kolay ezmek istiyorlar.
Kürt ve Türk halklarının bahtiyarlığa, insanca yasamaya varmak için derebeylerine, kara kuvvetlerine, şehir ve koy ağalarına, gericilere, ırkçılara, milletlerin varlıklarını ve haklarını inkâr edenlere, emperyalistlerin uşaklarına karşı yürüttükleri yeni milli kurtuluş savaşının zaferi Kürt ve Türk halklarının el birliğiyle kazanılır.
Ancak böyle bir el birliğiyle kardeş iki millet hürriyete, milli ve insan haklarına kavuşabilir.
o donem yazarlari icerisinde kendisinin aruz vezni ve diger edebiyat konularindaki bilgisine, dunya hakkindaki genel kulturune(benerci kendini nicin oldurdu, ispanya ic savasi, seyh bedrettin destani...) erisebilecek yazarin bulunamadigi kisiliktir.
ataturk ile yildizlarinin barismadigi gercektir. ataturk, mustafa suphilere anlasma onermis sonrasinda karadenizde onlari oldurtmustur.bunun uzerine nazim, dogal olarak ataturk'e tepki duymustur.
necip fazil'dan yedigi ayar ise hic de ayar gibi degildir. tam anlamiyla yeteneksiz bir megalomanin yapabilecegi konusmalari animsatmaktadir. o yuzdendir ki nazim hikmet'in kitaplari 50'ye yakin dile cevrilmisken necip fazil turkiye'de bile okunmamaktadir.
not : 1 kurus 100 para degil 40 paradir. duzgun ogrenmekte yarar var yoksa rezil ederler adami.
Kendisini en güzel "o" anlatmıştır. "Ben, bir insan,ben, Türk şairi komünist Nâzım Hikmet ben, tepeden tırnağa iman, tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret ben..." *