büyük türkçü nihal atsız'ın gayet yerinde ifadeler ile
' kara vicdanını mujik cehenneminde kızartan ve yahudi marx'ın hayat felsefesinin altına bir köle gibi yatan, karanlık günlerimizde istanbul ve anadolu'dan kaçarak moskova'da ense yapan yurt kaçkını...'
şeklinde tanımladığı polonya asıllı kimse.
ülkemiz solcuları kendisini fetiş hailne getirmiş, o'nun bir insan olduğunu unutmuşlardır. öyle ise hatırlatalım onlara ki nazım hikmet yoldaş'ın da normal bir insan olduğunu, sevindiğini, üzüldüğünü, ağladığını, hapşırdığını, öksürdüğünü, yeri gelince tuvaletini yaptığını, osurduğunu ve sair beşeri özelliklerinin bulunduğunu bir daha unutmasınlar.
ayrıca hiç de öyle aman aman bir şair de değildir. şeyh uçmaz, müritleri uçurur sözünü anımsatır bana hep.
Seni dünya paylaşamıyor
Şiirlerin bin dilde
Seni senden okumak var ya
Seninle aynı dilde
Mezarın orda olsa
Burda olsa ne olur
Tepende bir taş olsa
Çınar olsa ne olur
Nazım Hikmet memleket
Memleket Nazım Hikmet
Kafiye için yazmadık
Hasret sana memleket
Kitapların özgür artık
Müjdeler olsun Nazım
Sen yazmaya devam et
Hasreti yazma Nazım
Varna önlerindeydin
Sen artık döndün Nazım
Karadeniz köpürdü
Memlekettesin Nazım
---Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani....--- (nazım hikmet)
hakkında yapılan orta son düzeyindeki tartışmaları her gördüğümde "yok aga bu memleketten bir cacık olmaz" diye düşünmeme sebep olan, türk edebiyatının en önemli şairlerinden biri. yok iyi şair değilmiş de, yok şeyhi uçuran müritmiş de, yok bokmuş yok püsürmüş... he, bütün dünya "ne büyük şair" diyedursun bir tek bizim memleketin faşoları anlıyor ya edebiyattan sanattan, biz onlara kulak verelim. tabi canıııııım. misal memleketimden insan manzaraları ya da kuvayi milliye destanı ya da saman sarısı ne ki bunlar? tosuncuklar 30, bilemedin 40 dakikada yazarlar bunların çok daha kralını ama işte ne lüzum var. ne de olsa onlar bir şey yapmasa da uçuran müritleri var değil mi?
Ben üniversitede yeni türk edebiyatı dersinde necip fazıl'ın sakarya'sını yorumlayan faşistin önde gideni hocamla bağıra çağıra kavga etmiştim. sebebi sandığınız gibi değildi ama. hocam sağolsun şiiri o kadar düz, o kadar sıradan, o kadar yavan yorumladı ve anlamlandırdı ki dayanamadım. necip fazıl sizin şu yorumunuza uygun şiir yazacak kadar kötü bir şair değildir deyiverdim.* ben faşistlere karşı necip fazıl'ı bile savunmaya çalıştım; lakin başarılı olamadım, o yüzden nazım konusuna hiç girmesen daha iyi olur aslında.
ben şiirlerimi halkım ve memleketim için yazıyorum diyen büyük şair.en güzel eserlerini 15 yıl yattığı ceza evinde yazmıştır. 1950 lerde tahliye olan şair, düşüncelerinden dolayı öldürülme korkusuyla çok sevdiği vatanını terk etmek zorunda kalmıştır.
memleketim, memleketim, memleketim.
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım
son mintanın da sırtımda paralandı çoktan
şile bezindendi.
sen şimdi yalnız saçımın akında
enfarktında yüreğimin
alnımın çizgilerindesin memleketim
memleketim,
memleketim.
diyen yurt sevgisiyle dolu büyük şairi unutmak ne mümkün.
kim ne yazarsa yazsın hakkında ne düşünürse düşünsün en büyük türk şairdir. vatandır, millettir, hasrettir, tutkudur, memlekettir. düşüncelerinden dolayı birçok şair gibi o da en güzel yıllarını hapiste geçirmiştir. hakkında daha çok bilgiye sahip olmak isteyenler için orhan karaveli'nin tanıdığım nazım hikmet kitabı önerilir.
salkımsöğüt şiiri kendi sesinden dinlendiğinde iyi bir şair olmadığı lakin iyi bir şiir okuyucusu olduğu ortaya çıkan kişi. zevkler ve renkler tartışılmaz tabi. birine muhteşem gelen eserler başkasına berbat gibi görünebilir.
zaten sanat bu yüzden sanat değil midir?
ayrıca yılmaz erdoğan tarafından tarzı araklanan şair. taklitler aslını yaşatır azizim.
Mustafa Kemal'in Devletçi,Ulus devletinin yüzüne tokat gibi çarptığı insan,Namık Kemal'e diz uzatabilecek kadar pervasızlaşmıştır ki Namık kemal'in eserlerindeki estetik güzellik onun düzensiz,arka arkaya yığılmış sözcüklerden oluşan şiirlerinden onlarca kat üstündür,Namık Kemal Hürriyet şairi olarak anılırken ülkenin çoğu tarafından kendisi Bolşevik uşağı olarak anılmaktadır.
"git vatan! ka bede siyaha bürün
bir kolun ravza-i nebi ye uzat
birini kerbela da meşhede at
kainata o hey etinle görün!
o temaşaya hak da aşık olur
göze bir alem eyliyor izhar
ki cihandan büyük letafeti olur:
aç vatan! göğsünü ilahına aç!
şühedanı çıkar da ortaya saç!"
Namık Kemal'in bu dizelerinin duygusuna hiçbir zaman ulaşamayacak olan Nazım,Namık Kemal hakkında saçmasapan konuşurken çok yanlış yere tezgah açmıştır ki Türk Milleti tarafından Türklüğün Bayrak insanlarından biri olan Namık Kemal'e saldırdığı için bile hiçbir zaman affedilmeyecektir.
ek: Namık Kemal'i küçük gören zavallıların suratına çarpması için Namık Kemal'den dizeler
"bu güzellikte hiç bu çağında
yakışır mıydı boynuna o kefen?..
cisminin her mesamı yare iken
tuttun evladını kucağında
sen gider isen bizi kalır sanma
şühedan oldu mevt ile handan
sağ kalanlar durur mu hiçbir giryan?
tende yaştan ziyadedir al kan
söyleyen söylesin sen aldanma!
sen gidersin bütün helak oluruz
koynuna can atar da hak oluruz..."
ne ekersen onu biçersin sözünü kanıtlayan adam hakettiği gibi yaşamış ve ölmüştür. hede hödö diyeceğinize rus destekçisi okumak yerine okuyun da ne olduğunuzu öğrenin.
.
.
.
istanbul'um,
seni düşünüyorum.
oturmuşum deniz kıyısına,
bakıyorsun limana giren amerikan zırhlısına.
hastasın, açsın, öfkelisin.
o da bakıyor sana,
hem de nasıl,
efendinmiş,
patronunmuş,
sahibinmiş gibi itoğlu it.
bozkırdaki tarlalar sizi düşünüyorum.
belki karasapanla sürülürdünüz,
kavruk olurdu ekininiz,
kavruktu mavruktu, buğday idi ya,
amerikan şimdi beton dökmüş oraya,
ölüme uçak alanı yapmış sizi.
uzun uzun şoseler sizi düşünüyorum.
üstünüzden kervan geçmez, kuş uçmaz,
ölmeğe, öldürmeğe gidilir yalnız....
seni düşünüyorum memleketim
memleketim, türkiyem seni düşünüyorum
zaten bir dakka çıktığın yok aklımdan,
hasretin dayanılır gibi değil
moskova da yaşamanın saadeti olmasa,
burda herkes sormasa seni benden,
sovyet insanlarından her gün mektup gelmese,
sevmese seni onlar
benim onları sevdiğim kadar."
bazı küçük beyinlerin hala vatan ve hain kelimelerini yanyana getirip aynı cümle içinde kullanmaya cesaret gösterdikleri dünya... ama herşeyden önce bir türk şairi.
sanatta bile provokatörlerin peşini bırakmadığı ender sanatçılardan birisidir. ne yazdıklarını beğenir, ne yaptıklarını. buraya kadar herşey normaldir. sonuçta beğeneceksin, okuyacaksın diye itip kakan yoktur. ancak sevmeyeceksin okumayacaksın diye itip kakan çoktur. sanırsın nazım satmıştır amerika'ya ülkeyi, sanırsın nazım üretmemiş, ürettirmemiş, yasaklamış, sürgüne göndermiş ve dövmüştür.
unutulmamalıdırki bugün idama, ölüme, dayağa, zulme, hapse ve işkenceye taraf olanlar yarın öbür gün aynı olay başlarına geldiğinde edecek bir kelime, başvuracak bir makam bulamamaktadırlar. bu yüzdendir ki devlet istediği gibi ülkede at koşturmakta, ülkeyi satmakta, gücünün yetmediği yerde mafyalar devreye girmektedir. nede olsa sırf birkaç yanı hoşuna gittiği için, sırf kendini bir yere ait hissetme duygusuna sarıldığı için benim saf, düşünmeden yargılayan, başkaları sevmediği için kendininde sevmemesi gerektiğine inanan toplumum bu günleri haketmiştir.
öldüğü halde yerli kızılların propogandasına ölüsü bugün de sermaye olan n.h., moskova'ya kaçtığı zaman, kızıl radyolar : "nazım hikmet, amerikan emperyalistlerinin emrinde büyük bir hapishane olan türkiye'den kaçmıştır" haberini vermişti...
yıllarca komünistlere hizmet görmüş ve stalin'in sanat ve fikir alanındaki direktiflerini türkiye'de vaktiyle ilk uygulayan olmuş olarak kendi cennetine gitmiştir...
edebi hazinelerinde türkçeyi onurlandırmış tek bir romancı, tek bir şair, tek bir öykücü olmayan kafatokuşturangiller familyasının içlerindeki yılan zehrini kustukları mavi gözlü dev.
yıllarca komünist olmuş adam. allah allah ne garip, adam sevdalınız komünisttir diye şiir yazıyor, sonra kafalardaki o anti-komünist, polemikçi ve popülist tavırlar hemen sahneye koyuyor. şuncacık bir yerde değil doğru düzgün bir tartışma, en ufak bir fikir zerreciği bile görülmesi zordur.
hala o ufak beyinleri o kücük devin memleketini ne kadar çok sevdiğini anlayamamış olmasına şaşmamalı. zaten bu zihniyet değilmiydi kuvva-i milliye destanını yasaklayan.
edit: eksiler costu yine. eskiden bize bölücü derlerdi. şimdi memleketi seviyoruz diye ne ile suçlanıyorum acaba...
sen esirliğim ve hürrriyetimsin
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin
sen memleketimsin
sen ela gözlerinde yeşil haraler
sen büyük güzel muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin
sende ben kutba giden bir geminin sezgüzeştini
sende ben kumarbaz macerasını keşişlerin
sende ben uzaklıgı sende ben imkansızlığı seviyorum
ama asla ümitsizliği değil.....
diyebilen dünya vatandaşı büyük şair