kavganın değil, korkaklığın ve hainliğin adamıydı. Atatürk'e hakaret edip, sonra da hapisten kurtulmak için Atatürk'e övgüyle yaklaşan korkağın tekiydi. Madem bir söz söyledin, adam gibi arkasında dur. Korkak ve kaçağın teki.
Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda…
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye! ..
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
ANLAYAMADILAR…
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş legenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Dünyanın en iyi şairlerinden biri. bu topraklarda yetiştiği için şanslı sayılırız..ama bazı şiirleri gerçekten çok kötü..her şiiri de güzel değil..bu yanılgıya da düşmemeli...siyah değil, beyaz değil. asıl renk: gridir!
hakkındaki gerçekler yazıldıkça, "kamuya mal olduğu" öne sürülerek, olumsuz yönleri sansürlenen kişi.
daha düne kadar tc vatandaşlığından çıkarılmış bir vatan haini iken "vatan hainliği" tescilli iken bir insan nasıl olur da "kamuya mal olmuş bir değer" olarak kabul edilebilir?
Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
şu Mayıs gecesi rıhtımda, depolarda
kırmızı varillere oturmalıyız.
Karşıda karanlığa giren kanal.
Bir şat geçiyor,
selamlıyalım gülüm,
geçen sarı kamaralı şatı selamlıyalım.
Belçika'ya mı yolu, Hollanda'ya mı?
Kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın
tatlı tatlı gülümsüyor.
Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm...
Parisliler, Parisliler,
Paris yanıp yıkılmasın...
nazım hikmetin kamuya mâl olan yönü özel hayatı değil icra ettiği sanatıdır. zira sanatçılar sanatlarıyla, futbolcular futbollarıyla, siyasetçiler siyasetleriyle konuşulmalıdır. he şimdi mustafa kemalci kimliğimle gazi paşanın kurduğu koca ülke ona emanetken her gece içmesine gençliğinde gezdiği tozduğu kadınlara fikriyesiydi hildasıydı sayar döker ulan bu atatürkün de özel hayatı puuu yazıklar olsun dersem bana ne dersin. hassiktir lan ordan dersin. evet neden çünkü mustafa kemalin bakılacak ve önder yönü özel hayatından ziyade azmi çalışması idaresi ve vatan millet sevgisidir.
he sen şimdi kalkar böyle yetenekli ki bence tarihimizin en iyi şairi olan birine özel hayatından dem vurursan ben de sana burdan kocaman bir hassiktir çekerim. özel hayat arıyosan akil insanlar diye alınıp sözde doğunun kurtarıcısı seçilenlerin özel hayatlarına bak sen yemedikleri bok kalmamış. onlara gelince ses yok nazıma gelince hölö hölö komünüst. he iyi kominist aferin iyi bok bildiniz.
bozuk sperm oluşumlarından çoğalmış birtakım sağ görüşlülerin pisletmeye çalıştıkları büyük şair.
bunu tam bilmedikleri özel hayatına vurmakla yapmaya çalışıyolar,hayır, düpedüz yalancılar bu pislikler,kendi yanlış genlerine bakmadan yorum falan yapıyolar, yanlışsınız diyince de kızıyolar.
biz;ülkeyi ingilize emanet etmek isteyenlere vargücüyle karşı çıkan kuvayı milliyet ruhunu taaa moskoflarda şiirlerinde yaşatan, "sen artık infarktındasın kalbimin" diyebilen bir adamı, bu kanı bozuk, geni bozuk tipleklere bırakmayız.
türk; illa müslüman olup, namaz kılmak zorunda diildir. komunist de olur, budist de olur..."ben ne olursam beni türk sayarsın?" diye sana sormaz yani.
memleketimden insan manzaralarını yazabilmiş, üstelik de hapislerde çürütüldüğü, bi de hapislerde düşünceleri yüzünden çürütülüyo, adam, kimseyi öldürmüyo, hicbişey çalmıyo, hiç kimseye bir yamuk yapmıyo, buna rağmen sana tutup "memleketimden insan manzaraları" diye müthiş bi eser bırakabiliyosa...
o adam o milleti çok seviyormuş, demektir.
nazım; kuvayı milliye ruhunun sadece müslüman sunniyle sınırlandırılmadığının en büyük kanıtıdır.
nazım gibi bi adama vatan haini diyen de gerçek vatan hainidir.
bir sanat adamını sanatıyla eleştirecek kapasiteye sahip olmayan hıyarlarca özel hayatıyla yargılanan kişi.
diğer yandan nazım Hikmet eşleri tarafından bile sizler kadar yargılanmadı ayrılmış tüm eşleri ona saygı duymaya devam etti siz kim oluyorsunuz mal sürüsü.
kendi özel hayatınıza bakın önce günde kaç kadına sulanıyor kaç kadınla gönül eğlendiriyorsunuz kimbilir şu abazan ortamda asıl ahlaksız hem bir sanatçıyı bel altı vurmaya çalışmak hem de dönüp kendine bakmamakla olur.
bir çok filozof düşünür kendi hayatında türlü gariplikler yaptığı halde düşünceleriyle yazdıklarıyla değer görüyor olması gereken de bu.
yukarda bir yazarın dediği gibi şimdi sktirolup gidebilirsiniz.
nazım Hikmet in ilk eşi nüzhet den ayrıldıktan sonra yazdığı şiir:
O mavi gözlü bir devdi, /Minnacık bir kadın sevdi. /Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruli hanımeli açan bir ev. /Bir dev gibi seviyordu dev, /Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, /yapamazdı yapısını, /çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin. /O mavi gözlü bir devdi, /Minnacık bir kadın sevdi. /Mini minnacıktı kadın. /Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda./Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, /girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde/ ebruliiii hanımeli açan eve. /Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: /bahçesinde ebruliii hanımeli açan ev...
Aşık olduğu kadın piraye ondan ayrıldıktan sonra bile kimseyle evlenmez.
nazım ın başka bir kadına aşık olduktan sonra pirayeye yazdığı mektuptan,
“Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır. Bütün bunlara rağmen gel. Sana “gel” diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim, öyleyim işte. Fakat gel. Ve benden nefret ederek,beni hor hakir görerek de olsa, beni bir daha yalnız bırakma!"
aşık olduğu kadın, münevver. onun için oğlu Memed e yazdığı mektup,
Memed’e yazar:
“ Ananı üzme oğlum, /Ben güldürmedim yüzünü /Sen güldür. /Anan /ipek gibi kuvvetli,ipek gibi yumuşak; /Anan, /Nineliğinde bile güzel olacak /On ilk gördüğüm günkü gibi, /Boğaziçi’ndeOnyedisinde, /Ay ışığı,gün ışığı,caneriği, /Dünya güzeli.”
ve vera...
Nâzım Hikmet en son şiirini gene Vera'ya yazmıştır.
"Gelsene dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana
Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm."
Nazım Hikmet 3 Haziran 1963 günü memleket hasretiyle ölür. Vera, Şairin ölümünden sonra kimseyle evlenmez bir daha. Vera da 2001 de öldüğünde Moskova'dadır.
özetle sevdiği kadınlar daha sonra başka biriyle evlenmeyecek kadar sevmişlerdir nazım ı.
özel hayatıyla yargılayacak kadar acizseniz iyi okuyun araştırın bari.
Herkese selam sana hasret diye durumu gayet net özetleyen çok nadide yazarımızdır. Aşkı başka başka kadınlarda yaşamış olsa da gerçekten yaşamıştır fikrimce.