paçavraların havada uçuştuğu bir başlığa dönmüştür. tarihten uzak, akıl dışı akl-ı selimlerin cin olduklarını sandıkları ama cinliklerinin sökmediğini görünce aristo mantığının yüksek örneklerini bize gösterdikleri için onlara derin şükranlarımızı biliriz. halk kaçkınları için hep birlikte söylüyoruz: "kıvır kıvır, aşağıdan yukarıdan." onların bildikleri tarih anlayışı işte ancak bu kadar kara yüzlücedir.
doğru söze ne haceet olan söylemdir. Lakin ekonomik anlamda küçük burjuva ekonomisini benimseyen atatürk'e nazım hikmetin onaylamasıdır. Aksi düşünülebilir mi? Bugün ki ekonominin taaa atatürk'ten bu yana gelen ekonomiden bağımsız olduğu düşünülebilir mi? Kendi zenginini yaratacağım diye birilerine peşkeş çekilen araziler arsalara fabrikalar destekler unutulur mu? unutulmaz...
Nazım Hikmetof Yoldaş hasep, nesep, şeref, kan diye birşeyler tanımadığını söylüyor, bunları söylemeye lüzum yoktu. Biz zaten komünist taslaklarında böyle şeyler olmadığını biliyorduk. Ataları, bu toprağa kan katanlardan, halis kanlı Türk olanlardan bir komünist çıktığını da zaten şimdiye kadar görmedim. Bunlar daima kanı bozuk, sütü bozuk, yeri yurdu belirsiz, soyu sopu şüpheli ve Türk olmayan kimselerdir. Nitekim Nazım Hikmekof Yoldaşın kendisi de Türk değildir. Acundaki komünizmin de nasıl bir bozuk kan unsuru olduğunu anlamak için onların önderlerine bakmak kafidir. Biz, kanı Türk olmuyan yurttaşlardan bu yurda ne kadar bağlılık beklenebileceğini birçok acı denemelerle öğrenmiş bulunuyoruz. Onun için Misonlar, Kohenler ve Çerkes Ethemlerle Nazım Hikmetof Yoldaş arasında hiçbir fark görmüyoruz."
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar: "Üç", dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.