yalnızların hastalığıdır, kimseye bağlanmak istemeyenlerin... en özgür ilişkilerin adamıdır narsistler...
ola ki kendilerinden vazgeçip birine bağlanırlar; işte o zaman kendileriyle küserler, tek bir kişinin övgü sözcükleri yetmez, egolarını tatmin etmeye, herkesin kendisini övmesini isterler. diğer insanlar yetmeyince bu mastürbasyona, işe kendileri el atarlar.
belki de sadece yalnızlıktan bunu yaparlar, birilerine sarmak yerine kendilerine dolanırlar.
yüzlerce kare fotoğraflarını çekerler, boy aynasını da karşılarına alarak, türlü saç şekilleri, türlü makyajlar yaparak... sonra fotoğraflara bakıp, bir bir inceler; bu olmamış, bu çirkin çıkmış * , bu olmamış, hah işte bu çok güzel, aa ne güzel de bakmışım... diyerekten.
kendilerinden başkalarına zararı yoktur bu insanların, kendilerine verdikleri en büyük zararsa; hayatları boyunca ulaşamayacakları bir tatmin duygusunun peşinde harap olmalarıdır.
pek de kötü olmayan durum. zira narsistlik öyle bilindiği gibi ne oldum deliliği ya da gösteriş falan değildir. ya da bir psikolojik sorun da değildir, hele ki aynaya bakmak hiç değildir. kişinin kendine katılma, güvenme, kendini övme ve kendilerini soyut birtakım şeylerle ıspatlama halidir. şimdi bazıları bunu da kişiliği oturmamış, eziklik, kendini kabul ettirme olarak düşünebilirler ama durum yine pek öyle değildir. zaten narsist olan kendisine duyduğu aşırı özgüvenden dolayı buna pek ihtiyaç duymaz hatta zaman zaman solipsist bile olabilir. ufak ufak şeyler onun kendini iyi hissetmesine yol açar. mesela başarılarından söz etmek... ancak aydınlatılması gereken bir diğer konu da -daha doğrusu eklemek istediğim- bugüne kadar rastladığım, tanıdığım narsistlerin hiçbirisinin maddi şeylerle hava atmadığı, kasılmadığı tam tersine maddi ve fiziksel şeyleri konusunda mütevazi hatta suskun olduğudur.
yazarın , eski entrylerini okuduktan sonra , önce bi kahkaha atması sonra "-heyt bea ne yazmışım" ,"aşmışım" "en iyisi benim" havalarına girmesi bi narsistlik örneği olsa gerek..
genel görüş olarak kendine tapma hastalığı.kişisel fikrim hikayade anlatılan şey adamın sudaki yansımasına bakarken gölünde adamın gözlerindeki kendi yansımasına bakması kendi güzelliği ile mest olması.anlatılmaya çalışılan herkesin kendini sevdiği herşeyden öte kendine aşık olması herşeyden çok kendine değer vermesi.sen göldeki yansımana bakarken göl aslında sana değil kendine bakar oda senin gibi aslında kendini düşünür.herkes en çok kendini sever.
megaloman hastalığının düzeltilemez derecede ilerlemiş olanıdır.kişi kendine aşıktır. 2-3 dakikada bir aynaya bakmadan duramaz.aynasını kırsanız sizin göz bebeklerinizden kendini görmeye çalışır.
kafayı ona buna takmak yerine kendine takmaktır. ona buna takmaktan evladır. evla dedim de şimşek çaktı; bu insan evladına da hiçbir şekilde yaranılmaz ha. eleştirel bakış açısına tahammülsüzlük, ya da tenkitten yol alan-alacak, alabilecek- faydaya karşlılık "ukala, çok bilmiş" yaftaları yapıştırılır. sen de şizofrenik altyapının tetiklemesi ile kendine dönersin ve onun da etiketi hazır: narsist. sanane lan susak!? sen git kendi kaba yanlarını törpüle. yok, törpü değil bir canavarla taşlama lazım o ahvaline.
günde 45 dakikadan fazla aynaya bakmak psikolojik rahatsızlığa neden olur.
bu tipler gün boyunca kendilerine bakarlar. genelde sekreterler yakalanır yani işi telefonla ve masabaşı olanlar. elindeki aynasıyla bir sağından bakar bir solundan. otururkende aynası tam karşısındadır. kendisine bakar bakar, makyaj falan yaparlar telefonla konuşurken.
kendine aşık olma hastalığı...meglomanlığın bir sonraki safhasıdır.bu rahatsızlıktan muzdarip kızlarımızın elinden ayna düşmez, aşırı makyaj yaparlar,kendilerine aşık oldukları gibi çevrelerinde ki tüm erkekleri de öyle zannederler. akla gelebilecek her konu da söyleyeceklkleri bir söz mutlaka vardır ama genel olarak bu konularda bilgi sahib de değildirler. Erkeklerde de durum pek farklı olmamakla beraber sadece makyaj yapmazlar. sonuç olarak ortamlarda çekilmezler.kafa ütüleyicidirler. uzak durulasıdır.