tek bir odada dört oyuncuyla çekilen film nasıl sıkıcı değilde sürükleyici olurun cevabıdır.
--spoiler--
Film şunu söylüyor: Hepimiz birbirimize hem çok benziyoruz, hem çok farklıyız. Zaten Nar esprisi de buradan geliyor. Nar tanelerine bakınca hepsi aynı gibi ama yakından bakınca hepsi çok farklı. Film de bunu anlatıyor. Senin yerinde ben olabilirdim, benim yerimde de sen olabilirdin gibi bir önermesi var filmin. Sonuçta vicdan herkese lazım.
--spoiler--
filmi izledim, üstüne yazılar okudum, oturdum düşündüm, bu filmin niye film olduğunu anlamadım. kolaylıka bir kitap olabilirmiş. ya da ümit ünal'ın paylaştığı yazılardaki gibi lakancı bir düşünceyle yazıldıysa o kişiler üstüne bir seminer verilebilirdi. Ümit Ünal'ın 9 isimli filmi gerçekten çok iyiydi ama bu filmde, cidden o filmi şans eseri çekmiş gibi geldi. kullandığı kameranın hiç bir karakteri yok ve karaktersiz olmasının ayrı bir anlamıda yok. anlattığı konunun ilginç olan tek bir cümlesi var, genelde iyi filmler bir cümleyi anlatmak için çekilebilir ama burda kast ettiğim gerçekten bir cümle, yani bir fikir değil, öyle bakmaya çalışsak bile ufuk açmaya çalışan bir fikir olduğu için daha çok hakaret gibi. kısacası niye ödül almadı diye arkasından ağlanacak bir film değil. bu kadar söylediğim şeye rağmen, lütfen gidin bir de siz görün, türk sinemaçılarına destek şart. hem belki siz beğenirsiniz.
fragmanını izlediğimde sırf bu filme kamera açılarının muhteşemliği için gitmem gerekir diye düşündüm. konusunun özüde iyi ama henüz seyretmedim bu sebeple kesin bir kanıya varamam ama dediğim gibi görüntüler muhteşem görünüyor.
evrimi tamamlanmamış bir meyvedir. ne öyle içinde yüzlerde parçacık var. idda ediyorum bundan yüzyıl sonra her bir tanesi portakal dilimi kadar olan narlar peydah olacak. ayrıca çok faydalı ve lezzetli bir meyvedir. yiyiniz, yiyemeyenlere yediriniz.
kısa, öz ve dopdolu olan bir ümit ünal filmidir. Serra Yılmaz'ın bakışları nerdeyse tüm filme hakimdir. idil Fırat'tan daha iyi bir performans beklememe rağmen filmin yalnızca 5-6 dakikasında belirip vasat bir oyunculuk sergiledi. irem Altuğ ise çok başarılıydı zannımca. Karakterlerin arasındaki homoseksüel ilişki çok yerinde olmuş. Röportajlarında da belirtiyorlar bir kitlenin sesi olmaktan ziyade olayla ilgili bir olgu olması için var bu ilişki diye. Çok da yerinde olmuş gerçekten erkek dünyasında yer alan kadınlar ve feminen tavırlarının törpülenmesi sonucu üzerlerine giydikleri maskülen giysiler. Muhteşem Yüzyıl'ın sultanı Selma Ergeç, irem Altuğ'un rolünü reddederek iyi etmemiş bence. Sonu da nasıl vurucu nasıl vurucu olmuştu öyle. Yalnızca yeşilçam sinemasında gösteriliyordu eğer rastlarsanız, mutlaka bi göz atın.
daha feminist bir bakışı vardır diye düşünüyordum ümit ünal filmi nar için. lakin muhteşem üstüserra yılmaz performansı izlenmeye değer. gerçekler ve gerçek olmayanlar ve şu kadarcık insanlar anlatılıyordu. herkes şu kadarcıktı. ve şu kadarcık insan, neler yaşatıyordu birbirine!
ümit ünal'ın sinema dehasını konuşturduğu nefis türk filmidir. son zamanlarda izlediğim en iyi eser. adalet kavramı, doğruların yanlışların, birbirimize verdiğimiz değerlerin, anlamların hayattaki adalet işleyişiyle, ne derece uyumlu olduğunun sorgulandığı bir yapım olmuş. gerilim için illa durup durup bağıran cinlerin, karanlık ortamlarda aniden çıkan iğrenç suratların olması gerekmediğinin dersini vermiş yönetmen. filmin müziği (acayip geriyor), çekim açıları ve Erdem Akakçe'nin oyunculuğu takdire şayan noktalardı.
--spoiler--
filmin son sahnesinde verilen mesaj ve veriliş şekli harikaydı. gün gelir yargıladıklarımızla, rollerimiz değişebilir...
--spoiler--
--spoiler--
senin dünyan şu kadarcık, senin dünyada bir kadın bir kadının her şeyi olamaz mı?
o kadın benim her şeyimdir
her gün temizlik yapmaktan başka ne anlarsın sen
allah günah yazdı mı diye sormaktan
hangi kişi hangi yerde dedikodu yapmış demekten başka
cinlerden başka bir kadın bir kadının her şeyi olamaz mı
--spoiler--
sen romantiksin sen ne zaman para kazandın sen binlerce insanın yükünü omzunda taşıdın mı hiç
sümerce denilen o çivi yazılarından başka bir şey biliyor musun sen
senin dünya zaten şu kadarcık
hep o oyunculuk kursları şunlar bunlar işte!...
zaten senin dünyan şu kadarcık
o pahalı yüzme havuzlarına hangi parayla gittiğimizi biliyor musun sen
o pahalı restorantlara
zaten senin yemeğini, içeçeğini karşılayan var bilmezsin sen
sen sadece romantiksin sen!...