'geciktirilmemesi gereken' olarak görülmesi, inanca dayalı eylemdir.
yürürlüğe geçmesi halinde insana üzerinden yük kalkması'nı hissettirecek olandır.
gösteriş için yapılanınsa hiç bir değerinin önemli olmadığı gibi sadece bu dünya için geçerli bir zaman kaybından ibaret oluşu göz ardı edilmemesi gereken bir ayrıntı olarak zihinlerde yer bulmalıdır.
asla bir plasebo etkisi değildir. en etkili hipnozdan bile daha etkili kişisel gelişim aracıdır aslında. hem bu dünya için hem de ibadet olması dolayısıyla yaratanadır. bunu sürekli hale getirmeye karar verip abdest almaklaysa kişi namaza başlamış olur. böylece eğilenlerle birlikte yaratana yaklaşır.
sonunu bir türlü getirilmeyen ibadettir hırsla başlanır ilk 2 3 gün devamlı kılınır sonra kaçırır kaza kılmaya başlanır sonra bir bakılmış ki o ilk gün ki arzu kalmamış .
müslümanım diyen ve namaz üzerine farz olan kişinin , hayatının hangi safhasında olursa olsun , yakın zamanda ne gibi zor ve önemli işleri olursa olsun, ne denli meşgulüm derse desin, benim kalbim temiz veya daha gencim gibi şeytandan gelen ve onu bu ibadetten alıkoyan ve hayatı boyunca da hep bir şekilde alıkoyacak olan düşüncelerin farkına varıp , tüm bunları bir yana koyup , hayatının geri kalan kısmında yapılacaklar listesinde en başa ve olmazsa olmaz şeklinde koyması gereken ibadete başlamaya niyet etmesidir.
bu yola girdikten sonra da devamı için çokca dua etmeli, sabretmeli, sıkıntılara göğüs germeli ve hayatına tam anlamıyla oturtana kadar çaba göstermelidir.
cenâb-ı allah şöyle buyurur: kulum bana bir adım attığı zaman, ben ona gezerek giderim. o bana gezerek geldiğinde, ben ona koşarak giderim. ben onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli olurum (09:20)
"hayatta en büyük hakikat imandır, imandan sonra namaz gelir..." bediüzzaman
Teslimiyettir. Teslimiyetle gelen güven duygusudur. Güven duygusuyla gelen huzurdur. Huzurla gelen mutmainliktir. Mutmainlikle gelen mutluluktur. Yaratılış nedenini gerçekleştirmiş olmanın verdiği memnuniyet hissi, ecre kavuşmuş olmanın verdiği saadet hissidir. Namaz ki Peygamber Efendimiz (s. a. v.) tarafından "gözümün nuru" olarak nitelendirilmiştir, Peygamberler ki zaten cennet sultanlarıdır, işte namazın ne denli kıymetli olduğunu bir kez daha anlatır. Nursuz kalan göz görmekten aciz kalır, göremeyen göz karanlıkta kalır, karanlıkta kalan göz sahibi ise kasvete garkolur. Oysa namaz, nurdur ya, aydınlattıkça aydınlatır. En sıkıntılı anınızda hiçbir beşerden (insandan) fayda umamadığınız anda, vakit namazını kılar, üstelik Yaratıcı karşısında olduğunuzu her zerrenizle hisseder ve hâliniz göz pınarlarınızdan akarsa, secdeye kapanınca da içinizin secde hâlinde taşmasına engel olamazsanız önce arınırsınız, durulursunuz, sukûnet bulursunuz; ardından da bir bakarsınız ki ummadığınız kadar kısa bir zaman içinde o dert silinip gitmiş; Rabbiniz tertemiz ve samimi bir biçimde arzettiğiniz, yalnızca O'na sığınıp O'na yönelip arzettiğiniz arzuhâlinize karşılık vermiş. Hamdedersiniz, O'na yönelmeyi nasip ettiği için, derdinizi dermana çevirdiği için, ama en çok O olduğu için, hep varolduğu için ve kendine kul kıldığı için sizi. Namaz; anlatmakla bitmez. Kılmak lâzım, kılmak lâzım, kılmak lâzım.
Ne güzel demiş şair: "Seccâde tahtım, secde saltanatım ve kulluğum sultanlığımdır" diye. Tüm geçici zevklerden ve meşgâlelerden vazgeçip asıl tahta oturmak, bir seccâde sermek yani. Tüm prangalardan, dünyanın aldatıcı engellerinden kurtulmak ve asıl saltanata ermek, yani Rabb karşısında aczini kabul etmek, eğilmek. Ve sultanlıkların en güzeline erişmek; Sultanlar Sultanı Hakk'a kulluğu zerrelerinde hissetmek.
Kılanı dâim, kılmayanı ise hemen başlayanlardan eylesin Yüce Rabbimiz. (âmin)
hayatını namaz saatlerine göre ayarlamaya başlamak demektir. gün sabah ezanıyla başlar. arkadaşla buluşulacaksa misal öğle ezanından sonra denir. ikindide çaylar demlenir. akşam ezanı olunca tüm kuşların yuvalarına girmesi gibi herkes evlerine çekilir. baba gelir yemekler yenir. yatsı öncesi sokaklar hareketlenir. yatsıya giden abiler... babalar... dedeler... sokaklarda oturuşan nineler... yatsı kılıp yatılır. sabah ezanıyla başlar hayat. namaza başlamak da hayata başlamak gibidir. bir müslüman saati*işte böyledir.
(bkz: eski zamanlar)
başlarda günde 50 vakit olması kararlaştırılmış ama hz. muhammet s.a.v allah'a insanların başka şeylere vakti kalmıyacağını savunmuş ve 5 vakte düşmüştür.(50 rakamı doğru olmayabilir, araştırınız)
okulda bir köşede kulup odası kullanarak hazırlanmış özel bir mescitte dostlarla kılınan namaza başlamaktır. Sonrasında ders arasında yakındaki camiye yetişemeyen birkaç arkadaşı daha çağırmaktır. Lakin bu mescitin varlığını duyan Nurcuların Cemaatçilerin bu topluluğu zehirlemek için "yeaavvv bize de namaz kılacak yer lazım" deyip sadece namaz kılarlar basıp giderler diye "he" deyip namaz sonrasında o siyasetten veya cemaatleşmeden uzak arkadaş grubuna sapık cemaat fikirlerini aşılamaya çalışmalarıdır. Haliyle birkaç samimi arkadaş harici diğer arkadaşları cami zaten yakın diğer kulup arkadaşları rahatsız oldu bahanesiyle şutlayıp nurculardan cemaatçilerden kurtulmak ve yenilerinin gelmesini de önlemektir.
Yani malesef ki her an sizi manipule etmeye çalışan sizin dini duygularınız kullanmaya çalışan şerefsizlerle muhattap olmaya başlamaktır da. dikkatli olunması gerekir.
namaza başlamak, bir kul için Allah a verilen en büyük hediyedir. su gibi, yemek gibi, giysi, temizlik...vs bütün ihtiyaçlar gibi namazda insan için önemli bir ihtiyaçtır. Aynı zamanda kulun Allah a olan borcudur. kimse kimseye borçlu kalmak istemez, dolayısıyla namaz da şarttır. Farzdır...
ateist biri vardı, ruhani duygusuyla boğuluyordu namaz kılan birini gördüğünde ama tenezzül dahi etmiyordu böyle bir gücün var olabileceği düşüncesine.
şiddetle reddediyordu.
bir sabah uyanmış, internetten bakıp denemiş.
merak duygusunu yenemediğinden olsa gerek zira tanrının yarattığı nefsine ve merakına sahip çıkamayanlardan o da.
