ibadet özel bir şeydir ve sadece kul ile Allah arasındadır, bu yüzden kimin ne yapıp ne yapmadığını sorgulamak hiç birimizin görevi olmadığı gibi böyle bir hakkımızda yoktur.
kimilerinin , cehennemde ateşten gömlekler giyip derilerinin cayır cayır yandıktan ve artık acıyı hissetmemeye basladıkları anda onlara yeni doğmuş bebek derisi giydirileceğini, gözlerinin ebabil kuşları tarafından yuvalarından çıkartılmadan tiftik tiftik yenileceğini, kemiklerinden sıyrılan etlerinin daha kızgın kumlara dahi düşmeden büzüşüp yok olacağını, sonsuz bir ceza içinde umutsuzluktan ve dahi susuzluktan kavrulacaklarını, oldu ki bu cezanın 1 milyon, hayır 1 milyar , hayır tamı tamına 5 milyar yıl sonra dahi biteceğini bilseler mutluluktan göz yaşları dökeceklerini zannettikleri yazarlardır.
dünyadaki durum kısaca şudur: sanık sandalyesindeki iki kişiden birinin diğerine sen idamlıksın demesi gibidir. aslında ikiside sanıktır ve kararı hakim verecektir.
bu dünyada hepimiz bir anlamda sanık durumundayız. bunu ister kabul eder ya da etmezsiniz. kendi halimiz ortadayken diğerleri hakında hüküm bildirmek bizim hakkımız değil. hele de kişi kendini açıkça inanmayan biri olarak göstermemişse ona kafir demek çok büyük günah olur.
herkesin imtihanı farklıdır kiminin namazla kiminin imanla kiminin işte bir sürü şeyle... o yüzden kişi ilk önce kendine bakıp ben zaaflarımı nefsimi halledebildim mi diye düşünmeli. parayla imanın kimde olduğu belli olmaz bi bakmışsın sen cehennemde yanarken o sana cennetten el sallar, haa burdan kılınmasın gerek yok gibi birşey de sakın anlaşılmasın