sağ kulağını tutmak için sol elini kafasının ardından uzatanların anlaması zor yazar. hal böyleyse sevmek zor kendisini zira fikirler farklı olsa da kimi zaman; tartışmayı, konuşmayı, gülmeyi, güldürmeyi, kızdırmayı bilen hakikatli arkadaş.
seni seviyorum yazmak abes olacak zira en değerli cümle değildir bu bizim gözümüzde neden çünkü hareketlerle ifade etmeyi kıymetli buluruz. nefret mi öyle kolay barınamaz içimizde. alıngan mı hiç değiliz yazanı okuruz farklı bir fikir savunsa da yeri gelir elini sıkarız. bileği bükmek isteyenlere, kendisinin aksini düşünenlere tahammülü olmayanlara başka sözümüzde olamaz zaten ya neyse.
ne konuştuğunu bilen, yazdıklarının arkasında duran, kendisini tanıyan, tanıdığından mütevellit kendine güveni olan dosttur kendisi.
üst katımda oturan ev sahibem...*
bu durumda yalaka bir kiracıya sahip olan ev sahibesi..**
ama o değil de yalakalık başka bi'şi, arkadaşlık başka bi'şi, fikir ve bilgi sahibi olmadan konuşmak da bambaşka bi'şi...
8 yaşındakiler için 16 yaşında olarak algılanan zeki insan. zekaları az daha gelişse daha iyi anlayacaklar sanırım...
ayrıca çok iyi bir ev sahibesi...
hatta tanıdığım en zeki, en anlayışlı, en güleryüzlü, en yardım sever insanlardan biri, bi'tanesi.
tahrik edici ya da değil...
yüceltici ya da aşağılayan...
kısaca, kişisel işlerini özelden halleden yazar. özel mesaj uygulaması yapıldıysa amaç da herhalde budur.
diğmi?
fazla bilgi yüklemesi yapmayın; devreleri yanıyor. ilgili esprisinden de anlaşılacağı üzere en son 16 yaşında tamamen dolmuş; hiç boş yer kalmamıştır.
not : çaylak olmamı fırsat bilip cevap veremeyeceğimden tahik edici özel mesajlar attı. rahat ol gülüm; çaylak olmasam da sana cevap yazmam diyor; gözlerinden öpüyorum. demeden öpmem kesinlikle.
ingilizce karşılığı "nothing" olan ispanyolca kelime.Ayrıca "de nada" bişey değil makamında kullanılır,ingilizce karşılığı "you are wellcome" dır ki ne alakadır?
çobandan öteye gidemeyecekler için sadece bir cow.
kim kimlerin öküzlerini, ineklerini, kuzularını veya koyunlarını güttüğünü herkes biliyo.
dillendirmemekte fayda var.
olayları yanlıs hatırlayan cagnım yazar. asık galiba.* ayrıca bugün araba kullanırken mamak macerasını hocama anlatıp, adamı dumura ugrattım sayesinde. hos direksiyon basına gecince, bunun arkadası da anca kendi gibi olur deme ihtimali de yok degil.** özetle, kulaklarını epey bi cınlattım kuşum.*
ayrıca eks kayınvalide aday adayıyla yasadıklarını dinleyince 2 saat* kendime gelemedigimden, bu diyalogtaki rolum carpıtılmıs kanımca.* dogrusu icin;
n:kalkalım artık, geç oldu. evin oralar sakat.
m:neden ki?
n:kızım tombalacılar falan var.
m:nası ya, olsun nolcak ki? luthien: tombalacı ne ki?
n:ya geçen kaldırım kenarına dizilmişler tombala oynuyolar, biri bi bağırdı birinci çinkoo diye, ödüm koptu. o bakımdan yani güvensiz, kalp krizi falan geçirsem...
m:puhahahaha
l:ahahahaha
bir kerecik olsun beni mikrobu ile gezdirmeyen yazar. gezdirmediği gibi gecenin ürkek karanlığına da karışmamışızdır hiç. çok dertliyim sözlük, çok... *
hani herkes bilmemkaçıncı entrysini bilmemkime armağan ediyor ya...
ki bu entry numaraları genelde 100, 500, 1000 falan oluyor. moderasyon tarafından kurban edilen bir entryim olmazsa bu benim 888 yazıyla *yalnızsekizyüzseksensekiz*inci...
dedim yazmayayım, ne gerek var öyle kendi nickaltın falan..sonra laf ederler aman efendim nicki sol frame de olsun da, başkaları da yazsın diye yazmış da vs.
ama neydi? biz bu tür lafları takıyor muyduk?cıks cıss
öncelikle sevgili sözlük sana sitem edicem,ben bile ne zaman burda yazmaya başladım, ne zaman üye oldum buraya bilmiyorum.
sonra dikkatimi çekti, burda entry armağan etme yanında birinci yıl kutlama adeti de var.
benimkisini kimse kutlamadı. tamam sen de diyosun şimdi "senin bile bilmediğin şeyi millet neden bilsin"
bilsinler sözlük...
4. nesil diye aşağılamayı biliyolardı, madem 3-2-1. nesiller benden bi farkları olsun dimi, bilsinler işte benim bilmediğimi...
hava da zaten çok basık, yağmur yağdı, mis gibi toprak koktu bide güneş olsaydı o anda tadından yenmezdi.
şimdi ne alaka di mi, o zaman tanım yapalım. ama bu anlık bir tanım;
çevresindekiler tatile çıktığı, kendisi de ankara sıcağında ofisine tıkılmak zorunda kaldığı için sözlüğe dadanan yazar.
ilginç tarafı uzun yazmaya başladım entryleri, geçenlerde fırtına kişisi "ne o entryler öyle önsöz gibi" demiştir...
nick altıma bu kadar uzun entry girince sözlüğü bırakıyorum sandım bi an.
birde hazır yazmışken itirafta bulunayım dedim.
hani hep yazmış ya arkadaşlarım, çinlilerle ilgili...ben de yazmıştım, sevmiyodum hiç.
ben seviyorum artık onları sözlük, çok alıştım.yemeklerini bile yiyorum.hatta geçenlerde vize alamadığım için gidemedim ya üzüldüm.öyle işte...
birde kafama takılan konu sözlükteki tüm hatunlara nickaltı yazan zinani beni neden bu kadar geç keşfetti.bigün uyandım, hava nasıl güzel, uykumu almışım falan. dedim kesin zinani bana entry yazdı, bugün ondan bu kadar güzel. sonra bi baktım sözlüğe gerçekmiş.
son zamanlarda rüyaları sürekli olarak çıkan yazar.
şimdi burda tek tek anlatılmaz da sözlük bi tanesini paylaşayım, sonuçta bi kere 888. entrym olucak.
rüyamda park yerinden çıkarken arabanın arkasını servise vuruyordum, servis sahibi amca da geç geç deyip gülüyordu.
iki gün sonra arabanın arkasını servise vurdum, amca da güldü. şok oldum, o şokla el frenini indirmeyi unutup bi 7-8 km el frenini indirmeden gitmişim.
ehliyeti nerden aldın kardeşiiim.
bitirirken...
888. entrym nick altındaki 88. entrye denk gelse ne güzel olurdu diğmi.
gelecekte yasayacağı olası tum hadiseleri destansı yorumlama yetisi ile çözümleyen can. hafif mallık var lakin o kadı kızı kriterleri dahilinde hoş görülür. **
birlikte facebook'u cökerttigimiz canım yazar. her zaman her yerde birlikte daha nice islere imza atıcaz kanımca.* alısveris ve yemek konusundaki uyumumuzu da belirtmeden edemeyecegim.*
fırtına kişisinin bu ikiliden çekeceği var.
nasıl başlasam, nereden anlatsam bilemiyorum insanı.
insana insan oldugu için kıymet vermek bir yana, onların çevreleri ile ilişkilerinde bile yapıcı-onarıcı rol oynayan can parçası. gözlerimi her kapadıgımda varlıgına dua ettigim...
dış ticaret konusunda hocam olacak, bana ilerde yol gösterecek ''bak ogzi bu iş böyle yapılır, sen bilmezsin'' diyecek olan dünyalar tatlısı kişilik. bulunduğu ortamı neşelendiren ve sıcacık, içten sohbetiyle bizleri güldüren dünyalar tatlısı...
hee unutmadan, mystery ile yanyana gelince yapacakları öncelikli şey bellidir: fotoğraf çekmek. hep aynı poz mu? yok canıımm. *