ingilizce karşılığı "nothing" olan ispanyolca kelime.Ayrıca "de nada" bişey değil makamında kullanılır,ingilizce karşılığı "you are wellcome" dır ki ne alakadır?
fazla bilgi yüklemesi yapmayın; devreleri yanıyor. ilgili esprisinden de anlaşılacağı üzere en son 16 yaşında tamamen dolmuş; hiç boş yer kalmamıştır.
not : çaylak olmamı fırsat bilip cevap veremeyeceğimden tahik edici özel mesajlar attı. rahat ol gülüm; çaylak olmasam da sana cevap yazmam diyor; gözlerinden öpüyorum. demeden öpmem kesinlikle.
tahrik edici ya da değil...
yüceltici ya da aşağılayan...
kısaca, kişisel işlerini özelden halleden yazar. özel mesaj uygulaması yapıldıysa amaç da herhalde budur.
diğmi?
8 yaşındakiler için 16 yaşında olarak algılanan zeki insan. zekaları az daha gelişse daha iyi anlayacaklar sanırım...
ayrıca çok iyi bir ev sahibesi...
hatta tanıdığım en zeki, en anlayışlı, en güleryüzlü, en yardım sever insanlardan biri, bi'tanesi.
üst katımda oturan ev sahibem...*
bu durumda yalaka bir kiracıya sahip olan ev sahibesi..**
ama o değil de yalakalık başka bi'şi, arkadaşlık başka bi'şi, fikir ve bilgi sahibi olmadan konuşmak da bambaşka bi'şi...
sağ kulağını tutmak için sol elini kafasının ardından uzatanların anlaması zor yazar. hal böyleyse sevmek zor kendisini zira fikirler farklı olsa da kimi zaman; tartışmayı, konuşmayı, gülmeyi, güldürmeyi, kızdırmayı bilen hakikatli arkadaş.
seni seviyorum yazmak abes olacak zira en değerli cümle değildir bu bizim gözümüzde neden çünkü hareketlerle ifade etmeyi kıymetli buluruz. nefret mi öyle kolay barınamaz içimizde. alıngan mı hiç değiliz yazanı okuruz farklı bir fikir savunsa da yeri gelir elini sıkarız. bileği bükmek isteyenlere, kendisinin aksini düşünenlere tahammülü olmayanlara başka sözümüzde olamaz zaten ya neyse.
ne konuştuğunu bilen, yazdıklarının arkasında duran, kendisini tanıyan, tanıdığından mütevellit kendine güveni olan dosttur kendisi.
kimsenin kimseyi sevmek zorunda olmadıgı ulkemizde, fikrini özgürce beyan eden yazar. ne kimsenin övgüsü ile yücelir ne de kimsenin basit acımaları ile yerin dibine girer. o lafının ardında, varlığı kalbimde bir candır ve öyle kalacaktır.
kimse kimseyi ya da toplumu sevmek zorunda olmadığından yaptığında bir yanlış bulunmayan yazar. saygı ve sevgi farklı kavramlardır. sevgi mecburi değildir.
beni sevmek zorunda olan yazar. anayasada da yazıyo zaten. ama anayasa kesmiyo mu, hemen lojik değerler diyorum sana(psikolojik, sosyolojik, arkeololojik, etimolojik falan fişmekan). tamam, iki taraftanda kuşatıldın. la ama bide toplum koymak lazım. aha buldum z smart+freedean(bu topluma yabancı değilsin zati*.)
ama biliyorum ki sen beni zorla değil, içinden gelerek seviyosun, diğmi?*
kürtleri degil, ırkı ne olursa olsun pkkya destek verenleri* sevmeyen yazar. yani her tc. vatandası gibi ükesinin birlik bütünlügünü, güvenligini, mutlulugunu, refah düzeyini tehdit eden bir terör örgütüne ve onu savunanlara bu kini, öfkesi. bu ülkede yasayan herkes gibi, olması gerektigi gibi.
tanım: öfkesi yüzünden yanlıs anlasılan yazar. ha bir de, tanımadan etmeden hakkında atıp tutanların yazdıklarına gülüp gecen can parcası.
bu ortamdaki en halkcı yazarlardan biri. insan ayırmadan herkesi kabul eden ancak yanlışı seçenin her daim karşısında olan yazar. kimse yalnız değildir.
belirli kavramların arkasına sığınıp, sahte şövalyelik yapmaya kalkanların akıllarıyla, zekice iki kelimeyle top oynadığı, insan olmayı bilene de, hakettiği sevgi ve dostluğu esirgemediği, birçokları tarafından tecrübe edilmiş, onaylanmış ve buraya da aktarılmış dünya tatlısı.
şu anda devrilip yatmış, yarınki yoğun iş gündemiyle boğuşmaya hazırlanıyor olan, bu sebeple de aramak ya da telefonuna mesaj yazıp uyandırmak istemediğim, ama doğumgününü ilk kutlayan olmayı istediğim yazar, canımın harbi parçası, ciğerimin gerçek köşesi, burnumun direğini sızlatan sevgisiyle hayatımın cidden neşesi.bu sevgi sözcüklerini vıcık bir seromoni sanmayın, o benim 25 yıldır hayatımda, iyi ki de öyle. * baban bu ismi koyarken bunu düşünmemişti bence.yani hayatımızın neşesi olacağını.*
nada;doğum günün kutlu olsun, benim en güzel, en tatlı, en çok sevdiğim k.....m.(diğerlerine söylersen gebertirim)dilerim çok uzun, sağlıklı, güzel ve gönlünce bir hayat yaşa, ben de emekli olup çocuklarını büyüteyim *
seni seviyorum h..v.n ****
nada, nada...hiç unutmuyorum o ilk konserimizi, ilk tanışmamızı...sen benim hayatımın ilk 3 çiçek uuserından biri, benim için daha önceden bişey ifade etmeyen ama artık görünce boğalarda bıraktığı etkinin aynısını bırakan kırmızı rengin baş kahramanısın..*
doğum günün kutlu olsun canım arkadaşım. haa bu arada, tez başlatıyorum ankaranın dört bir yanındaki kutlamaları..**
özellikle son dizeyi ikimize hediye ettiğim doğumgünü bebesi.** iyi ki hayatımdasın, iyi ki yanıbasımdasın ve iyi ki dogdun kuşum. hayatın boyu hep yanında olacagım ve hep yanıma kalanlardansın biliyorsun.**
not: güne yeni basladıgımızdan ve henüz gülecegin malzemeleri toparlayamadıgımdan aksam kutlamayı düsünüyorum dogumgününü.*
bir çok insandan daha çok insan olabilen, neşeliğini ve tüm pozitifliğini herkese yansıtan doğum günü insanı. onu tanımama izin verdiği için kendisine teşekkür. daha nice yeni yaşlara.
bu topraklarda -maveraünnehir, doğu, güney doğu anadolu, adına ne dersek- yüzyıllardır yaşayan, şanlı, kahraman, gazi ünvanları alan, bu vatan uğruna şehit olan kürt asıllı türkiye cumhuriyeti vatandaşlarımıza misafir, daha da ağırı "sığıntı" diyen yazar.
ayrıca beyanatlarının peşinden olası imla hatalarının faturasını da kürt kardeşlerine(!) kesmiş, onlar için kıt bir türkçe kullanmış olabilirmiş kendisi.
bu ülkenin resmi dili türkçe. kürt kardeşimiz, annesinden kürtçe öğrenmiş olsa bile; ilköğretim yıllarında türkçe öğreniyor şüphesiz. türkçe okumayı ve yazmayı da öğreniyor tabi. ama kendi tecrübelerime dayanarak söylemeliyim ki; kitap okumadığımızdan, kendimizi geliştirmediğimizden, kültürel erozyonlara uğradığımızdan çoğumuzun türkçesi kıt. yazık, sadece kürt kardeşlerimiz için geçerli değil yani bu acıklı durum. yazarlarımızı, şairlerimizi tanımıyoruz bile. cahil cühela geziyoruz, boş yaşıyoruz.
bu sığıntılardan bazıları (kardeş miydi kafam karıştı şimdi) ev sahiplerini sağlıklarına kavuşturmuş olabilir. aklınızdan geçti mi hiç? acile kaldırıldınız mesela; nüfus cüzdanı istiyor musunuz doktordan? ya kürtse, sığıntıysa. yahut öğrenim hayatınız boyunca öğretmenlerinizi doğdukları yere göre mi seçtiniz? ya bir soruyu onlar sayesinde çözdüyseniz üniversite sınavında? kürt kökenli bir öğretmeniniz olduysa. ayakkabınızı tamir ettirdiniz, lahmacun yediniz, devlet dairesinde bir işinizi hallettiniz. küçüktünüz bir sığıntı başınızı okşadı ya da tatlı bir çocuğu siz okşadınız dışarda. ya kürtse?
ne çok üzen, ne çok dışlayan tavırlar bunlar, ne çirkin ifadeler. altı yıldır türkçe öğretiyorum çocuklara ben, tek kelime kürtçe bilmiyorum; ama bilebilirdim çünkü ben kürt kökenli bir öğretmenim. cumhuriyet bayramlarında, on kasımlarda şiirler okutuyorum çocuklara, vatanlarını sevmeyi öğretiyorum. ama vatan sevmenin yolunun aslında insanları sevmekten geçtiğini de unutmadan. babam kürtçe biliyor mesela, hem kürtçe biliyor hem de türk dili ve edebiyatı öğretmeni oluyor. türkçesi ise engin bir denizi andırıyor.
şayet biz "ankara'dan gerisini at, işe yaramaz" dersek, "istenmiyorsun, sevilmiyorsun" dersek, biz ne kadar seviyor oluruz ki bu ülkeyi? diyarbakır da bu ülkenin toprağı, muş da. oralar ne kadar izmirli'ninse; izmir de o kadar diyarbakırlı'nın. teröre gelince, masum her insanın başını yakıyor, canını alıyor, ırk ayırt etmiyor.
bu yazarımız ülkücülerle ilgili bir entrysinde şöyle bir açıklama yapıyor: "diyeceğim o ki; kültürün siyasi görüşle ilgisi yoktur. imlası kötü diye, ülkücü diye, solcu diye, virgülden sonra boşluk bırakmadı diye kimse kültürsüz, akılsız ya da bilgisiz olmaz. hiçbir şey bu kadar basit olamaz."
ülkücülerin de türkçesi kıt olabiliyor demek ki; fakat kendisi aynı anlayışı neden annesinden başka bir dil öğrenerek dünyaya gelen kürtlere göstermiyor? burası muallak...
yazdıklarını sonuna kadar savunduğum ender yazarlardan bir tanesidir. asla türk kürt kavgası üzerinden prim yapmaya çalışmamakla beraber var olan sorunu gören tepki gösteren yazardır.
eksi almak için peşin edit: halkların kardeşliği diye bir şey yoktur vatanını savunan askere halkını koruyan polise kurşun sıkan bizim kardeşimiz değil ancak düşmanımız olur. burası türkiye cumhuriyeti türkçe konuşulur türkçe eğitim verilir beğenmeyen varsa.
paçası tutuşunca kardeşlikten bahsedenlere, her gün bayrağı uğruna canından olan gencecik askerlerimize silah sıkan teröristlerin neden kardeşlik düşünmediğine isyan eden, onlardan çok buna ovada kılıf arayanlara kızan, sitem eden, aklı fikri yalan dolanla karışmadığı, uyanık olduğu için, kötü niyetlilerin asabını bozan yazardır.
herkes işine geldiği yerden tutuyor ne güzel.bir zamanlar burada bir yazar vardı demişti ki;"düşünce özgürlüğü ise hep birlikte düşüncelerimizi söyleyelim, kimse alınmasın, yok değilse siz de kapatın çenenizi."ne mi oldu?çaylak oldu.*
bir de saldırımsı yapmaya çalışanlar bu kez "faşist" dememiş,çok üzülmüştür mutlaka kendisi.malum alışkanlık yapıyor bir müddet sonra.ayrıca bizim üzerimizden arkadaşlarımıza saldırmaya çalışanlar çok eğlendiriyor arkadaşımı da beni de.ilahi sözlük, sen adamı güldürürsün.