1.
seslendirme sanatçısı olan Naci adıgüzel şu anda Oks Anneleri adlı dizide rehber öğretmen rolüyle boy gösteriyor. türk solu hakkında kendisiyle sohbet etmek oldukça keyiflidir. rehber kökenli olduğu içinde zeytinburnu'ndan mecidiyeköy'e gitmek bile anlattığı bilgiler sayesinde turistik bir geziye dönüşebilir.
2.
türk solu'nu değerlendirdiği bir yazısında:
Yıl 1977. Çok bilmiş "solcu" abiler konuşuyor: "Şimdi
sosyalizmi istemenin sırası değil. Önce bi demokrasi
gelsin. Sonra bakarız. CHP'ye oy verelim"
Yıl 1979. Aynı abiler ve de cumhuriyet gazetesinin
yazarları yine sol kitlelere sesleniyor: "CHP'ye oy
verin. yoksa yine MC gelir."
(Bilmeyenler için bir hatırlatma: MC o zaman ki
Demirel'in başkanlığında kurulan milliyetçi cephe
hükumeti. Sağcılardan, şeriatçılardan ve faşistlerden
oluşuyor.)
Yıl 1983. Olgun ve görmüş geçirmiş "solcu" abiler
konuşmaya devam ediyorlar: "sosyal demokrasiye oy
verin yoksa 12 eylül bitmez."
Yıl 1987. "SHP'ye oy verin yoksa Özal yine gelir"
Yıl 1993. "SHP'ye oy verin yoksa şeriat geliyo valla!"
Yıl 1997. "Şunlara oy verin de bari barajı aşsınlar"
Yıl 2002. "CHP'ye oy verin de bari mecliste bi sol
muhalefet olsun. Yoksa o da olmayacak"
Yıl 2003. "Dinciler iktidara geldi. Allah rızası için
CHP'ye oy verin kardeşim ya! Yoksa rock konserine
gidemiyecez."
Yıl 2007.
Bu kısma ne yazacağımı tahmin ediyorsunuzdur eminim.
Aslında çok şey yazılabilir. En yaygın olanı sanırım
şudur ve Türkiyenin her yerinde milyonlarca ağızdan
çıkmıştır. "Aslında Baykal'ı hiç sevmem ama çaresiz
CHP'ye oy vereceğim." Ya da "Yok abi ben bi 5 yıl daha
bunlara tahammül edemem. CHP'ye oy vermekten başka
çare yok."
Merak ediyorum. Bu insanlar hiç geriye, şu geride
kalan 30 yıla dönüp bakıyorlar mı? Ve içlerinde,
sosyalist bir partiye oy vermeyi düşünenleri "şimdi
sırası değil" diyerek azarlayan yazar tayfasının da
bulunduğu bu çok bilmiş taife, sol kitlelerin adım
adım zavallı durumuna düşürülmesine katkıda
bulunduğunu düşünüp hiç utanma duygusuna kapılıyor mu?
Dünyanın hiç bir yerinde bir parti varmıdır ki
kendisine 30 yıl boyunca oy veren insanları hayal
kırıklığından hayal kırıklığına sürüklesin? Onların
seslerine 30 yıl boyunca kulaklarını tıkasın. TUSiAD
bile yayınladığı raporlarda halkın ezici çoğunluğunun
düzen değişikliği istediğini söylerken, ısrarla solcu
olmaktan ve solcu görünmekten kaçınsın, sol
değerlerden nefret etsin, nasıl en iyi sosyal demokrat
parti olunucagı konusunda solcu aydınlardan değil de
Ertuğrul Özkök'lerden, Cengiz Çandar'lardan, Hasan
Cemal'lerden akıl alsın. En az sağcı partiler kadar
özelleştirmeci, Amerikancı, IMF'ci, piyasacı ve de
AB'ci olsun. Sonra da seçim zamanı gelince hiç
utanmadan, sıkılmadan, beklentilerini hiç iplemediği
sol kitlelerden oy istesin. Bildiğim kadarıyla böyle
bir örnek yok. Bu adamların kendi aralarında
yaptıkları konuşmalarda bizim için şunları söylediğine
adım gibi eminim. "Bunlar bize kızsalar da, bağırıp
çağırsalar da seçimlerde elleri mahkum bize oy
verecekler. Şeriattan ödleri patlıyor çünkü."
Bu şantaj, kimi zaman faşizm, kimi zaman da şeriat
korkutmacasıyla 30 yıldır sürüyor. işin ilginç yanı
sosyal demokrasiye oy veren insanların, o partinin
iktidara geleceğine dair en küçük bir umudu da yok.
"Bari mecliste solumsu bi muhalefet olsun, bari daha
beteri gelmesin" diye oy veriyorlar. Şu içine
düşürüldüğümüz zavallı duruma bakarmısınız.
işin kötü tarafı bu kez gerçekten durum feci ve dinci
gericiliğin seçimi kazanması halinde Türkiye, radikal
bir müdahale dışında hiç bir şeyin önleyemeyeceği bir
zemin kayması yaşayacaktır. Dinin ve ABD'nin hayatın
her alanına tümüyle hakim olduğu bir Türkiye'yi kimse
önleyemeyecektir.
Bu duruma gelmiş olmamızın sorumlusu şeriatçılar
değildir. 50 yıldır bu ülkeyi yöneten ve her biri
biraz daha imam okulu açan, her biri biraz daha
tarikatlara, şeylere, şıhlara ve tabi "dost ve
müttefikimiz Amerika'ya sırtını dayayan, her biri
biraz daha polis örgütünü, bürokrasiyi, eğitim
kadrolarını dincilerle, faşistlerle dolduran, güya
laik, merkez sağcı iktidarlar ve "solcuyum" diyerek 30
yıldır türkiye'deki solcuları dolandıran, solun oyunu,
enerjisini, umudunu, hayallerini ve hayatını çalan bu
"merkez sol" diye pazarlanan sahtekarlardır.
Gel vatandaş gel! Sunset Restaurant'ta 25 milyar
liraya açtırdıkları şarabı içerlerken, aslında günde 2
liraya 14 saat tütün toplamaya giderken kamyon
kasalarında can veren güzelim Kürt çocuklarının kanını
içenler bizden aday! 1980 öncesinde binlerce
devrimcinin, solcunun kanına giren faşist katilleri
yönlendiren abimiz de CHP'ye geçmiş baksanıza. Demirel
sağolsun, ilhan Kesici kardeşimizi de CHP'ye gönderdi.
Bi de Amerika'yı, bizim onun çıkarlarını AKP'den daha
iyi savunacağımıza, piyasaya dokunmayacağımıza,
özelleştirmelere hiç ara vermeyeceğimize ikna ettik mi
tamamdır.
"Oyum boşa gider" dolmuşuna binmek isteyenler, lütfen
yerlerinizi alınız. isterseniz Açık Toplum
Enstitüsünün desteklediği Tesev'in danışmanlığını
yapan ve Soroz fonuyla kampanyasını yürüten Baskın
Hoca'ya da destek vererek "ezber bozabilirsiniz". Ben
bu kez kendim olmaya karar verdim. Korkudan ve
şantajdan azade bir ruh haliyle, % 0.4 ile % 0.7
arasında bir oy alacağını tahmin ettiğim bir emekçi
sınıfı partisine oy vereceğim. Adayları içinde "sayın
hırsızlar" ve "sayın katiller"den kimse yok. Tavsiye
ederim. Başağrısına iyi geliyor.
demiştir