müzik hocalarındaki flüt takıntısı

    6.
  1. anlaşılmaz bir takıntıdır. nedenini bilen beri gelsin. flüt ne boktan bir enstrümandır? cevap veriyorum; üflemeli bir enstrümandır... kaval olsa neyse. belki ileri de çoban olur, kariyer bile yapabilirdim. (bkz: süleyman demirel). tamam, çok ekstreme bir kariyer planlaması oldu. ama belki iyi bir flütist olsaydım, yan flüte geçebilirdim. pardon, boehm flüt. gerçi eğri oturup, doğru konuşalım; doğrusunu çalamıyorum, eğrisini nasıl çalayım? bu ne bohem hayat?

    (bohem: herhangi bir şeye aldırmaksızın, kendi kurallarıyla, duyarak, duyurarak yaşamak.)
    kaynak: nedir.antoloji.com/bohem/
    (bohem: boehm'in bir anagramıdır. )
    kaynak: götüm

    lise yıllarında biraz özgüven eksikliğim vardı. özgüven kelimesine de bayılıırım. lahmacuncu ismi gibi. (bkz: özdiyarbakır). 40 kişinin önünde adımı sorsalar, şuayip derim, o derece. bir de flüt çalacakmışım, peh peh peh. flütü elime alıp ayağa kalktığımda ve tüm gözler bende toplanınca, roberto carlos serbest vuruş kullanmadan önce elleri ile malafatını koruyan sabri sarıoğlu gibi zangır zangır titriyorum. bi üfleyeyim diye niyetine giriyorum, anlamsız anlamsız sesler çıkıyor. o şekilde telefona üflesem karşımdaki erir. dua ediyorum; ben bir flüte üfleyemedim, bari israfil sur'u üflese de toptan kurtulsam, olmadı en azından zil çalsa diye ama nafile. neyse en sonunda bir kaç nota çalıp da oturdum ama az daha müzik dersinden kalıyordum lan. sonra azer bülbül titreye titreye ünlü oldu. ben formatı yanlış anlamışım.
    3 ...
  2. 8.
  3. Acımasız bir takıntıdır.

    Hiçbir zaman çalamadım.Bir müzik aleti çalabilmek hakikaten yetenek işi...

    Bir keresinde sıra bana gelene kadar çalamayan herkese düşük sözlü vermişti , sıra bana geldiğinde zil çalmıştı , deli karı bir daha sözlü yapmadı ne hikmetse, ben çalabiliyor olarak kayıtlara geçtim.
    2 ...
  4. 7.
  5. ortaokul ve lise hayatımın karanlık sayfalarında yer edinmiş yer edinmiş hatıralara sebep olan takıntıdır.

    yahu millet gelip çalardı,

    sanki hepsi mozart, hepsi vivaldi.

    sıra bana gelince de en tizinden,

    "filüüüvv, filillüüüv, fiiii"

    gibi sesler çıkarırdı.

    hayattan soğuturdu beni.
    2 ...
  6. 10.
  7. -Hocam arda götüyle flüt çalıyooo.

    ahhahaa vardı lan böyle bi tip.
    2 ...
  8. 12.
  9. neredeyse hayatı boyunca bir daha eline almayacağı bir enstrüman ile müzik öğrenimine başlatılması durumudur. hayatındaki ilk notayı flüt ile çalan bir öğrenci elbetteki müzikten soğuyacaktır. versene eline gitarı kendini sahnede sansın heveslensin, ver mandolini piyanoyu kendini sanatçı sansın. sonra bak bakalım erkenden müziğe başlayınca neler çıkıyor ortaya.

    (bkz: burunla flüt calmak)
    1 ...
  10. 3.
  11. 2.
  12. ibrahim Tatlıses'e havale edilmesi gereken olaydır.Malumunuz bir filminde flüt yüzünden çıldırmıştır.
    1 ...
  13. 1.
  14. müfredatta mı vardır, hocaların hepsinin bildiği bir bu mu vardır bilmiyorum. belki de ucuz olduğu içindir. akşam akşam aklıma geldi dellendim. öğretilecek başka müzik aleti yok muydu lan.
    1 ...
  15. 5.
  16. önce do re mi fa sol la si do.. diye devam eden nota tanıma, sonra bir süperbaba ile başlanır ki bitmek bilmez o müzik dersleri... bunun yerine müzik aletleri tanıtılsa daha bi yararlı çalışma olabilir diye de düşündüren bir saplantı.
    1 ...
  17. 9.
  18. kolay ulaşılabilir olmasıyla alakalı olabilecek olan tkıntı.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük