o arkadaş ile çok iyi bir iletişim, aslında "sevişme" uyumu yol almış gidiyordu.
cinsellikte sınır tanımayan ben bir "koç" burcu olarak "koç" kadını ile ilk defa birlikte oluyordum ve hiç bir şekilde benim yapıp
kendinin reddettiği bir hareket olmadı, çoğunuza bazıları ters kaçsa bile. ancak ulu orta anlatamam.
istanbul a geldi, hava limanında karşıladım, arabaya binip kapı da bulunan polis kontrolünden geçtikten sonra ,
önce eli ön fermuarımı, sonra dudakları havalananından Zeytinburnu sahile kadar usanmadan ıslattı ben onun saçlarını okşarken.
ve bu bir işaretti bu gece sabah olmayacaktı.
*-
evdeydik, kimseye yok tabi.uzun sınırsız ve sinirsiz ancak çok yoğun istek ve arzu ile sevişme mi adı başka bir şey mi ? başlayan
eylemin 2 saat geçtikten sonra ve hiç bir yol boş bırakılmadı, sonra ortasına yaklaşılan sevişmede öylesine çıkan bir kelimeydi.
plansız, programsız:
+benimle evlenir misin?
o sırada ıslak, kuru fark etmez bir noktada gidip gelen ben, kızın yüzüne benden terler düşerken, ve onları bir elimle silerken.
+ancak şimdi cevap vermeyeceksin!3 kez ben ve sen soracağız birbirimize.
her seferinde devam edecek 3. de ikimiz birden "evet" dersek bu evlilik kabul edilecek ve her iki tarafta teklif etmiş olacaktı.
şiddetini hızlandırarak devam eden bu bol terli sevişmenin sonunda yatak değiştirildiği gibi çarşafta değiştirildi ve kısa güzel öpücükler ile sarılmış ve rahatlamış bedenler uyumuştu, ancak beyin uyumuyordu.
*-
-yanlış mı yaptım, sırf cinsellikten aldığın uyum ve haz ile bir ilişki devam eder mi? hayır!
ettirmek isteseydi daha öncekiler de benzerini yaşattı, yaşattın. iyi ki 3 kere şartı getirmiştim. nereden aklıma geldiyse.
sabah oldu duygu dolu bir sevişme ile başladı öyle de devam etti, içinde "evet" demiş bir kadının mutluluk sevinci vardı.
fazla yorulmadan ikimizinde istediği bir eşit zamanda varmıştık sevişmenin doruğuna.
kahvaltı için onu garipçe ye giderken bir kahvaltıcım var benim. oraya götürdüm. "telli baba" denen yerde.
oraya gidene kadar acıkmamış, hoş sohbetlerimiz bizi tüm sahil boyunca -kumkapı-sarıyer arası- gezildikten sonra anladık ne kadar acıktığımızı.
yumurta, sucuk, bal, kaymak, gül reçeli...ne yoktu ki..gözleme ile başladık, daha sonra tüm tabaklar temizlenmiş bir şekilde oradan ayrıldık.
arabaya biner binmez güzel bir öpücük yanaklarıma ve dudağa, daha sonrasında: