müstehcen bir yazı

entry10 galeri0
    1.
  1. kısa bir öykü başlangıcıdır:

    bir bahar mevsimi daha geldi derken ,

    nereden çıktı bu kar dedim içimden.

    o sırada kapı zili çaldı ve sen karşımdaydın.

    evet sen ve soğuktan olsa gerek, senin kırmızı al yanakların.

    seni bana getirdi bu havalar, tam da sıkıntı basacakken içimi...

    hoş geldin derken içeri gel, demeyi unuttum birden...

    hoş geldin.

    ancak sen bana gelmek için erken değil miydin?

    ben bu kar yağışlı havada;

    bir kadeh kırmızı şarap, biraz peynir, çerez ve meyve sunmak isterdim.

    diğerleri tamam da sen bir kadeh içtikten sonra,

    ya bu masumiyeti kaybedersen. -zaten ben seni isterken bir de-

    seni ben :

    "sen hayatım da olduğun için sevdim", dedim.

    "seni ömür boyu görmesem de bir daha, hayatımda kal, orada, kalbimde bir aşk,

    beynimde ise seni büyütmüş bir sevda gibi"...

    devam eder bu...
    0 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. geçen hafta kahvaltı sözümüz vardı, yine bir pazar sabahıydı.

    açık havada güzel bir kahvaltı yapabilme umuduyla yola çıkmıştık.

    ne oldu da buluşamadık,

    şimdi ki yanıma gelişin;

    sanırım bir özür gibi.

    ancak korkutur beni hep bir özür amaçlı yapılan ziyaretler,

    aşar amacını: özürden ziyade, bana vermek istediklerini sunarsın yavaşça bana.

    kahvaltıya dönelim : sen, ben, tanımlanamayan duygular, tanımlanamayan aşk,biraz reçel; gül reçeli olsun,

    biraz yumurta, belki sucuk, bal, tereyağı.

    hava biraz soğuk ve belirsiz bir yağış durumu havada.

    tek bilinen, senin üzerinde ince bir bluz, hafif bir dekolte ve abartısız bir makyaj. tarif ettiğim gibi giyinmiş ve gelmişsin.

    bu sabah sanırsam birimizin en çok istediği ve diğerimizin bundan sonra hep isteyeceği bir duyguya doğru ilerleyeceğiz

    kahvaltıdan sonra.

    devam eder bu...
    0 ...
  5. 4.
  6. 5.
  7. part ııı

    evet daha fazla görüşebilmek erken mi bilmiyordum.

    içimde sana olan duygu masumiyetini yitirir diye korkuyorum:

    "gerçekten erken mi bilemem ama görelim sürekli bence birbirimizi", heyecan şuan da beynimde değil.

    bacak aramda. arzulanmanın, istek duyulmanın verdiği his ile sabah sabah tüm duygularımın uyanmasına sebp olmuştu.

    ben onun masum gamzelerine aşıkken, o bana kalbinden koparıp verecek tüm anahtarlarını duygularının.

    bazen yazmak değil, klavye ile dokunmaktı şimdi senden istediğim, ve ben sana dokunayım derken kendime dokunmuşum seni bu kadar

    arzuladığımı bilmez iken.

    devam eder bu...
    0 ...
  8. 5.
  9. part ıV

    bu kadarına bir erkek evladı dayanamazdı,

    her şeyin ilk olacağını anladığında ise ;

    hem bir suçluluk, hem bir utanma ve yüz kızarıklığı, hem de yüksek bir enerji doldu içimde.

    istememek imkansızdı.

    onun kuytuluklarına ulaşmak istemek, kendinden başkasının dokunmadığı yerlere dokunmak,bunu düşünmek bile hayal iken,

    ben çay almak için gittiğim mutfaktan döndüğümde gördüklerim ile artık sözün bittiği yere gelmiştik.

    devam eder bu...
    0 ...
  10. 6.
  11. biz yazınca seks oluyor millet müstehcen diye satıyor. içeriğinin yanlış anons edildiği yazıdır.
    0 ...
  12. 7.
  13. zaten çaylak olunması muhtemeldir. (olunmuş)

    koydum, soktum siktim ,yazmadım. yani tüm milletin bir ara (bkz: us a götürülmek) gerekmektedir.

    ben ondan yaş olarak büyük olabilirdim,

    ancak neredeyse beyin yaşlarımız aynı hissettirdi bana söyledikleriyle:

    " tamam neden heyecan yaptırıyorsun"

    üstünde siyah alt ve siyah üst çamaşırıyla kalmıştı, bu sözleri söylerken...

    dokunulmamış ten ve ulaşılmamış tüm çıplaklığı ile karşımdaydı,

    beniharca değil bu duruş, beni sev, beni mutlu et, deneyim ver duruşuydu bu...

    bir kovalamaca başladı, bir aslanın, ceylanı yakalamak arzusu ile yaptığı müdahaleler ile başladı ev içerisinde bu

    kovalamaca.

    çocukluğuma inmiştim bir anda. kendimi saklambaç oynarken buldum.

    gülücükler, kovalamaca devam ederken dayanılmaz bir istek artık beni kuytuluklara ulaşma arzusu ile kendimi

    tutabilmekten artık benim yeteneğim dışına çıkmak üzere ve ilkel dürtülerimle ba baş kalmak üzereydi erkekliğim.

    o mu ne yapıyor: heyecandan bacak arasından saydam bir şeyler akıyordu yavaş yavaş.

    devam eder bu.
    0 ...
  14. 8.
  15. 9.
  16. benimki biraz edepsizdi.

    mardin macerası vardı okuyanlar bilir,

    o arkadaş ile çok iyi bir iletişim, aslında "sevişme" uyumu yol almış gidiyordu.

    cinsellikte sınır tanımayan ben bir "koç" burcu olarak "koç" kadını ile ilk defa birlikte oluyordum ve hiç bir şekilde benim yapıp

    kendinin reddettiği bir hareket olmadı, çoğunuza bazıları ters kaçsa bile. ancak ulu orta anlatamam.

    istanbul a geldi, hava limanında karşıladım, arabaya binip kapı da bulunan polis kontrolünden geçtikten sonra ,

    önce eli ön fermuarımı, sonra dudakları havalananından Zeytinburnu sahile kadar usanmadan ıslattı ben onun saçlarını okşarken.

    ve bu bir işaretti bu gece sabah olmayacaktı.

    *-

    evdeydik, kimseye yok tabi.uzun sınırsız ve sinirsiz ancak çok yoğun istek ve arzu ile sevişme mi adı başka bir şey mi ? başlayan

    eylemin 2 saat geçtikten sonra ve hiç bir yol boş bırakılmadı, sonra ortasına yaklaşılan sevişmede öylesine çıkan bir kelimeydi.

    plansız, programsız:

    +benimle evlenir misin?
    o sırada ıslak, kuru fark etmez bir noktada gidip gelen ben, kızın yüzüne benden terler düşerken, ve onları bir elimle silerken.
    +ancak şimdi cevap vermeyeceksin!3 kez ben ve sen soracağız birbirimize.
    her seferinde devam edecek 3. de ikimiz birden "evet" dersek bu evlilik kabul edilecek ve her iki tarafta teklif etmiş olacaktı.

    şiddetini hızlandırarak devam eden bu bol terli sevişmenin sonunda yatak değiştirildiği gibi çarşafta değiştirildi ve kısa güzel öpücükler ile sarılmış ve rahatlamış bedenler uyumuştu, ancak beyin uyumuyordu.

    *-

    -yanlış mı yaptım, sırf cinsellikten aldığın uyum ve haz ile bir ilişki devam eder mi? hayır!
    ettirmek isteseydi daha öncekiler de benzerini yaşattı, yaşattın. iyi ki 3 kere şartı getirmiştim. nereden aklıma geldiyse.

    sabah oldu duygu dolu bir sevişme ile başladı öyle de devam etti, içinde "evet" demiş bir kadının mutluluk sevinci vardı.

    fazla yorulmadan ikimizinde istediği bir eşit zamanda varmıştık sevişmenin doruğuna.

    kahvaltı için onu garipçe ye giderken bir kahvaltıcım var benim. oraya götürdüm. "telli baba" denen yerde.

    oraya gidene kadar acıkmamış, hoş sohbetlerimiz bizi tüm sahil boyunca -kumkapı-sarıyer arası- gezildikten sonra anladık ne kadar acıktığımızı.

    yumurta, sucuk, bal, kaymak, gül reçeli...ne yoktu ki..gözleme ile başladık, daha sonra tüm tabaklar temizlenmiş bir şekilde oradan ayrıldık.

    arabaya biner binmez güzel bir öpücük yanaklarıma ve dudağa, daha sonrasında:

    -benimle evlenir misin?
    +efendim?
    -evlenir misin benimle?

    ikimide birer kez teklif etmiş olduk ancak benim kafamda bitmiş ti, olmayacaktı böyle bir şey, olmamalıydı. duygu ve aşk lazım bana.

    *-

    birden ona karşı hatta evliliğe karşı bir tepki oluştu, biraz ters geldi o anda ortam o ve yaptıkları.

    o andan itibaren insana batar ya istemediği her şey. kız yine fermuara , ıslak dudaklar ile aşağı doğru hareket etmişti oralar çok ıssızdı.

    3*-

    birden ona karşı hatta evliliğe karşı bir tepki oluştu, biraz ters geldi o anda ortam o ve yaptıkları.

    o andan itibaren insana batar ya istemediği her şey. kız yine fermuara , ıslak dudaklar ile aşağı doğru hareket etmişti bulunduğumuz

    mekan çok ıssızdı. devamı gelebilirdi ancak istemiyordum.

    Rumeli feneri ve Rumeli kalesini gezdik, Karadeniz havası iyi gelmişti.

    hatırlamadığım bir sebepten tartışmadan sessiz kaldık ikimizde ancak o dudakları meşgul olduğundan.

    bu sefer orman yolunu kullanarak, belgrat ormanlarından eve doğru gidiyorduk.

    *-

    eve vardığımızda tek amacım sevgisiz,saygısız,acı verici ve tek taraflı seks yapmaktı.

    ancak benim tek tek taraflı seks yapmam bile onu her durumdan defalarca mutlu olmasına ve

    ikinci "benimle evlenir misin?" i orgazm sırasında söylemesine sebep oldu.

    ben sanırsam sinirimden bir aksaray, bir taksim gidip geliyordum. o keyfinde.

    o keyif aldıkça ben sertleşiyor, ben sertleştikçe o çığlık atıyordu.

    benim korkum 3. teklifi de etmesiydi.

    ben de o sırada kendimi başka, önceden zevk aldığım bir sevgiliye odaklanarak,

    rahatlatmayı denedim.

    ve nihayet 3. teklifi almadan banyoda duşumuzu alıyorduk.

    ne bu işkence. kendi kendime yaşattığım.

    nereden çıkardım evlenmeyi.

    edeceksensen 3 kere nereden çıktı.

    *-*-

    son:

    o kişi ile evlenilmedi tabi ki.

    duygusuz seks bana iyi gelmiyor, duygusuz evlilik işkence olurdu sanırım.

    tavsiye : söylerken güzeldi ancak, sevişirken, seviyorum de, bebeğim de, evlilik teklifi etme.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük