ramazanda ankara üniversitesi fen fakültesi yemekhanesini satır ve döner bıçakları ile basıp bir kız öğrencinin ölümüne neden olan gazi beden eğitim fakültesi sözde müslümanları buna örnektir. ama asıl müslümanlıkta zorlama yoktur. bastırılmış egonun cahilce dışa vurumu sonucu oluşan katliamlar ülkemizde çoktur.
ramazanda yarım ekmek yiyen birine ters ters bakılır, hatta daha da ileri gidilip o kişi tartaklanırken, "genelleme yapmayın, bi çoğu da hoşgörülü" diyenlerde birisi de orda olmaz, orda olsa bile "napıyorsunuz siz" deyip tavrını belli etmez, kusura bakma ama ona hoşgörü denmez.
"nasılsa benim yerime döven var, ben de karışmayıp müslüman imajını kuratarayım bari" tavrının adı hoşgörü değildir.
ayrıca birisinin yemek yediği için, dışlanması, tartaklanması, hakarete uğramasının çok yüksek cezaları olmalıdır ki kişisel özgürlükler korunabilsin. ramazanda açılan dükkanı taşlayanlara kafadan 30 sene ceza verilirse o zaman anca girer kaz kafalarına özgürlüğün tanımı.
ayrıca istediğim zaman yemek de yer, sigara da içer, sevgilimle de istediğimi yaparım. yasalara uygun olmak kaydıyla. hiç kimsenin de ne bir laf söylemeye ne de fiziksel bir güç uygulamaya hakkı yoktur. birisi ibadet ediyor diye kimse hayatında bir değişiklik yapmak zorunda değildir. yoksa tutanlar bana mı tutuyor orucu. sinirlenip sağa sola sataşacaksan hiç tutma, yardımcı olmak zorunda mıyım sana?
son olarak da oruçluyken yanında yemek yenilmesinden rahatsız olan gocunan insan varsa o oruç zaten haram olsun. esas ibadet bunlardan etkilenmemeye çalışıp, iradeye hükmetmektir.
bir de fişlenme mevzusu vardır bazı yerlerde. örneğin muhafazakar bir hocanız varsa okulda ramazanda oruç tutmadığınızın bilinmesini istemezsiniz. bu saygıdan öteye gidip görevin kötüye kullanılmasına yolaçar ama yapılabilecek bir şey yoktur. yaşadığımız ülke böyledir, oruç tutmayanların dövülmesi serbest olsa ülkenin yarısı eline sopa alır sokağa çıkar ama sorarsanız din kötü bir şey değildir, süperdir, hümanisttir, mevlana falan vardır -görse suratınıza tükürür o ayrı-.
bazen ister istemez düştüğüm yanılgıdır. orucu kim için ne için tuttuğumu unutup içimden yadırgadığım " tutmuyosun bari tutana saygı göster. " dediğim olmuştur. herkesin inancı ayrıdır. oruçluyum diye pohpohlanmak zorunda değilim. gaflet işte. kaldı ki aynı şekilde tutmayan birinin de oruçlu bir insana saygı göstermediği durumlar da olabilir ama ibadet etmek zor iştir vesselam.
(bkz: entry-nick uyumsuzluğu)
her ramazanda bir iki kere olur. 70 milyon kişi 30 gün (bkz: do the math). başka olayların yaşanmadığı tek gün olmazken bu tür tacizler sadece bir iki kereyle sınırlı kalıyorsa bence bu oruç tutanların efendiliği şeklinde yorumlanmalıdır. nasil ki denize haşemayla giren kadını taciz eden öküzü tüm topluma genellemiyorsak bu olaylarda genelenemez. zira islam hoşgörü dinidir. herdaim her türlü toplumdan bir iki tane öküz çıkabilir. allah ıslah etsin demek lazım.
ramazan ayında su içip, yemek yiyenlerin linç edilme noktasına getirildiği göz önünde bulundurulunca haklılık payı olan tespittir. yanlış olan, genelleme yapılmasıdır.
'genelleme yapmanın gereği ne?' diye karşılık verilesi sözdür. evet islam hoşgörü dinidir, bunu bilen ve dininin gereklerini de yerine getirmeye çalışan bir müslüman böyle işlerle uğraşmaz. siz de bu yobazlarla uğraşmayın bence, derim ben.
bir kişinin yaptığı hata hiçbir zaman başkalarına mal edilemez. illaki birinin üstüne suç atmaksa eğer oruç tutmayanların tutanlara saygı göstermemesinide unutmamak lazım. dün çarşıya indiğimde adamlar o kadar oruçlu kişinin arasında su içiyorlardı. dönercinin uzağından geçmeme rağmen bile adamlar sanki hiç ramazan yokmuş gibi yemek yiyorlardı. hani bunların oruç tutanlara saygısı.