evet, akıl değil; gönül bağı denen kavramla hareket eder hepsi de. ya sadece muhammed ile, ya reformist, laik bir islamcı ile, ya bir tarikat, cemaat şeyhi, dervişi ile; illaki zihinlerinde inanarak allah'ı yaratıp inanmak için bir gönül bağı oldukları insan ya da insanlara ihtiyaçları vardır.
iman, güven demektir. arapça tercümesi açısından allah'a teslim olmaktır; buna aklın tarihsel bir metne teslimiyeti de dahil.
yeryüzündeki 1.5 milyar insanda islam'a gönül bağı ile inanır.
buysa şu sorunu doğurmaktadır, herkesin kendi inancını mutlak gerçek diye dayatıp samimiyet ve ciddiyetle yaşadığı yaşam biçimleri.
mezhep, ekol, itikat, görüş, tanım, yorum vb. subjektif açılardan aslında hiçbir müslüman aynı islam dinini yaşamaz.
işte bu noktada tüm müslümanlar gönül bağına dayalı olarak akıllarını inandıkları inançlara teslim ettikleri için asla birbirinin savunduğu islam'ın hak olduğunu savunamazlar ve sürekli çatışırlar.
bunun sebebi deli saçması, saçma sapan inançlara inandıklarını göremeyecek kadar akıldan uzak olmalarıdır. başka bir konuda gösterdikleri hassasiyeti böylece asla dinde göstermezler, gösterseler de kısmendir.
bu da çevremizde cemaat, laik, muhafazakar çevrelerdeki topluluklarda farklı meslek grubundan iyi ve inancında samimi olsa bile bu insanların bilim ile çelişen ifadelerde farklı şekillerde bulunabilmesidir. kimisi muhammed'in bir eşeğe atlayıp gökyüzüne yükselmesini görecek kadar şizofreni ve paranoyaya yakın olup evrimi kabul ederken, kimisi de miracı reddedip evrime inanabiliyor. ve hepsi de avukat, doktor, hekim, öğretmen gibi farklı meslek grubundan genellikle iyi insanlar. fakat avrupa ve abd'deki farklı meslek grubundan olan samimiyet, saflıkla dinlerini ve inançlarını savunan iyi birer insan olan hristiyan, musevi ve yahudilerden farkı yok.
müslümanlar karşılarında çok iyi ve samimi insanlar görüp onların mesleklerine ve eğitimlerine bakınca her dediklerinin ve inandıklarının doğru olduğunu sanıyor genelde. ya da kendi keyif ve isteklerine, vicdani bakış açılarına uygun bir islam'ı savunuyorsa karşılarındaki o zaman "evet, bu doğru islam" diyorlar ve ömür boyu bunu savunuyorlar.
toplumsal baskının olması da etkili, malum toplumda müslüman olmayanlar çok ileri derece de aşağılanıyor ve hor görülüyor.
buna dayanarak da bilim ve akılla farklı şekillerde çelişen milyonlarca farklı görüşten insan görüyoruz.
aslında hepsi de kendinden önceki insanlarla gönül bağı kuran farklı insanlara bağlanan insanlar.
işte böyle bir toplumdan da akıllı ve mantıklı işler beklememek gerek.