sadece dini açıdan oluşabilecek farklardır. diğer kişisel özellikler olarak bir farkının olmaması muhtemeldir. tartışması gereksiz olan bir konudur lakin bunu derken tartışmaya dahil olduğumun da farkında değilim sanılmamalıdır.
ikisinin arasında hiç bir fark yoktur. ikisi de yaradının kullarıdır. bir tanesi farkına varmış diğeri gönül gözünü açamamıştır. ikiside aynı yerde yargılanacak belki de ateiist cennete giderken müslüman gidemeyecek. biz aciz kullar. kim oluyoruz ki, allahın diğer kullarını sınıflandırıyoruz...
6/Enam/125: Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyet'e acar, kimi de saptirmak isterse, goge yukseliyormus gibi, kalbini dar ve sikintili kilar. Allah Boylece, inanmayanlari kufur batakliginda birakir.
6/Enam/33: 6/39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanliklarda kalmis sagir ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptirir ve kimi dilerse onu dogru yola koyar.
(bkz: allah dilemedikce siz dileyemezsiniz)
acaba burda gönül gözünü acamamamı vardır yoksa baska bir sey mi? allah acıkca belirtmiş istedigini kafir yapıyor istedigini mümin oh ne güzel!!!!!
bunlara gülünüp gecilmelidir! işte bunu anlayanlardır ateislerle müslümanlar arasındaki fark!
birisi toplum tarafından baskı gorur,dışlanır ; diğeri bunlarla ugraşmak zorunda değildir.
birisi inşallah, maşallah gibi kelimeler kullanacagı zaman duraksar, diğeri duraksamaz.
birisi boş işlere inanır genelde, ya da inandığı şeyleri götüne zor geldiği için kendine göre yapar. diğer ise ilime,bilime,akla ve mantığa inanır, her şeye bu gözle bakar,boş işlerle alakası olmaz. *
bir dine inanan o dinin mensubu kişiyle hiçbir dine hatta yaratıcıya inanmayan arasında görülebilecek yığınla nüanslar listesidir.
inananla inamayan arasındaki farklar olarak nitelendirilirse daha doğru olurdu.
nitekim söz konusu olan farkların büyük bir çoğunluğu aşağıdaki başlıklarda da kabul görebilir.
tabi ki bu durum bakış açısına göre değişir.
düşünmeden yazıldığı taktirde bir birine hakaret etme başlığına dönebilecek başlıktır.gerçek birer insan olmaları kaydıyla ve bir başkasına zarar vermedikleri sürece ne müslümanın ateiste ne ateistin müslümana doğrudan * bir hasarı olamamakla birlikte ikisinin de bir birinin inancını değiştirmek için birbirini zorlamaya ve birbirinin inancını aşağılamaya veya kötülemeye veya sen yanlış inanıyorsun benim inancım doğrudur demeye getirmeye hakkı yoktur. her ikisininde müslümanlığı veya ateistliği kendinedir ama ikiside garanti değildir, son nefesi verene kadar kimin ne olacağı hiç te belli değildir. kişi kendinden sorumludur ve ektiğini biçer. arayan, aradığı şey her ne ise bir gün onu mutlaka bulur.*
öncelikle, gerçekten de harika entrylerin girildiği bir başlık..
müslüman var oluş sebebini araştırandır. hiç başınıza gelmedi mi? arabada giderken, "bunca insan nereye gidiyor? neden varız? neden yaşıyoruz?" diye düşünmediniz mi? eminim düşünmüş, hatta aklınızı kaybedecek gibi olmuşsunuzdur. işte allah ın hidayet nasip ettiği insanlar, yani müslümanlar, bu aklı zorlayan sorulara cevap arayanlardır. sorular ne kadar sıradışıysa, cevaplar da o kadar sıradışıdır ve insan o cevapları öğrenince o kadar mutlu olur ki, işte manevi huzur orada başlar. yani din, hiçbir anlamı olmayan, zavallı hayatlarımıza anlam katar. çünkü bir amaç edinirsiniz. sizi yaradanın, ve üzerinde durduğunuz o ateş topuna rağmen size bir zarar gelmesine izin vermeyen, ama bıraksa saliseler içinde kül olacağınız, o yaradanın sevgisine ulaşmak.
ateist olanın da bir inancı vardır. o da yaradana inanmıyor olmasıdır. yani bu da bir inançtır. hani diyoruz ya tercih meselesi, öyledir işte. kimileri yaşanan bu karmaşık hayatın sırrını çözmek ister, kimileri "yok" diyerek görmezden gelir.
sonuç itibariyle, her ne olursa olsun, ikisi de inançtır, saygı duyulması zorunlu maneviyatlardır...
müslüman inancın beş duyu ile kısıtlı olduğunu bilir, bu yüzden inanmanında ötesine geçer yani iman eder. ateist kendini her türlü inancın ağırlığından muaf tutar.
sadece camii nin içini bilmemekle kalmaz kilise vb. ibadethanelerden de bi haberdir. tabiki bizim kuş beyinli vatandaşlarımız sadece camii yönünden olaya bakar.
biri sihirbazın tavşanının tüylerine tırmanıp, sihirbazın numarasını anlayabilmek için çaba sarfeder. diğeri ise tavşanın yumuşak derisinin üzerinde, tüyün üzerinde rahatsız olana nanik yaparken sevişir.
ateistin cahil olduğu kesindir. dine inanan herkes cahil değildir. elbette aralarında cahil olanda vardır.
ama ateist için direkt cahil denilebilir.
çünkü fen ilminden zerre kadar nasibini almamıştır.
zerre kadar fen ilmi bilen bir insan ateist olmaz, olamaz.
eğer zerre kadar fen ilmi bilip, yinede ateist ise o zaman ahmaktır, isyankardır, sonsuz cehennemliktir.
düşünsenize, muazzam yaratılmış bir dünyaya ancak fen ilmi bilmeyen birisi tesadüf diyebilir.