sen hiç ağlamadın anne. babam öldüğünde bile bağırdın çağırdın ama gözünden tek damla yaş akmadı. senin için öpmek, insanın yanağını iğrenç bir şekilde ıslatmaktan başka bişey değil. kalbi sıkışıyormuş...senin kalbin yok ki anne! bu yüzden ölemiyorsun. 75 yaşındasın ve çektiğimiz butün acıların başında durmuş nöbet tutuyorsun. seni seviyorum anne, ölsene artık! ölsene!
bak evladım! sana iki çift lafım var! koskoca adamsın. paran var, pulun var, her şeyin var. yıllardı okul okuyorsun. kaç kişi senin yaşamına seviniyor. yakışır mı sana hayatla dalga geçmek? yakışır mı bu günahsızı, sanat ustasını karda kışta öldürmek, dalga geçmek! ama nasıl yakışmaz! sen değil misin öz dedene bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. anlamıyor musun evladım! bu adam yaşamayı seviyor! ama ben boşuna konuşuyorum. ölümün ne demek olduğunu bilmeyen adama yaşamayı anlatmaya çalışıyorum! hıh. sen büyük insan, hayalperest! espri fakiri! hesaplar sahibi sosyal medya eziği! sen mi büyüksün? hayır! o büyük! o, yaşar usta! sen onun yanında bir hiçsin! anlıyor musun? bir hiç! gözünde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne üstadıma ne de kel mahmut'a hiç bir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın! mağlup edemeyeceksin onu! çünkü o parayla pulla değil, sevgiyle bağlı sanatına! sen büyük bir öğretmensin! birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun! dokunma artık yaşar usta'ma. dokunma kel mahmut'uma! dokunma oğluna. dokunma kızına! eğer onların kılına zarar gelirse, ömründe bir karıncayı bile incitmemis olan yaşar usta hiç düşünmeden çeker vurur seni! anlıyor musun! vurur! ve dönüp arkasına bakmadan gider!