hıçkıra hıçkıra ağlarken bi fırsat bulup yazmaya geldim. sonra tekrar ağlıycam. bi de aynanın karşısında ağlamamı izlicem. nasıl daha yakışıklı oluyorum, ona bakıp ezber edicem. yarın bi gün bi hatunu ayrılırken vazgeçirebilirim belki.
ağlıyordum. kıllı bacağımın çirkinliğini anlatmak için cemal süreyayı diriltmem lazım. hiç değilse çirkinliği çirkince anlatmasın!
yırtınıyorum lan! üç kuruş kazanmak için yırtınıyorum. sonra eve gelip tv'yi açtığımda dudakları kafasından büyük olan hatunları izlemek zorunda kalıyorum. kıllı bacaklarıma bi daha lanet ediyorum. yorulmadan ne tatlı para kazanırdım.
mesele, benim bacaklarım değil. ayrıca düz bi erkek olarak bi yazıda 28 kez bacaklarımdan bahsetmem beni ayrıca tedirgin etti.
mesele, münir ozkul olmasa da bi tık altıyla kafa dağıtmak varken, hatta validelerin yaptığı gibi yağmur altında, kuru sandalyede onları izlemek varken neden ben dudağı 3,5 kilo çeken yeteneksizleri izlemek zorundayım?