bir zamanlar mütemadiyen pi izleyip beynimize kalem saplayarak kahkahalar eşliğinde muhabbetlere gark olduğumuz arkadaş grubumuzun üyelerinin terimsel ifadesi.
sanılanın aksine mühendislik okuyan güzel kızlar vardır. (bkz: sözlükte kız olduğunu belli eden kız) 5 sene okuduktan sonra aldığınız maaşı yetersiz bulursunuz. tıp okumadığınız için içten içe kahrolursunuz.
60'lı 70'li, 80'li yıllardaki istihdam koşullarından yola çıkılarak; bugün tercih aşamasındaki gençleri pohpohlayarak, ileri yaşantıları için güç durumlara sokacak yönlendiriciler sayesinde popülaritesini yitirmeyen meslek erbabı. bu bahsini ettiğim yıllarda; mühendis denince akan sular dururdu. zira; 5-6 üniversite vardı ve mühendis mezun oldukça azdı, iş bulunduğunda doğrudan sınıf atlanıyordu. ancak bugün; çeşitli hükümet propagandalarına kurban gidildiğinden; 1 yıllık mezun sayısı 10 binleri aşan mühendislik programları oluştu. isim yapmış belli başlı okulların haricindeki mezunlar, düşük ücretlerle çalışıyor. okul yaşantısı boyunca kültürel dersleri yok denecek kadar az olduğundan, genel kültür ve hayata dair diyaloglarda da, tıkanmalar ne yazık ki gözlemleniyor. bununla birlikte; inşaat, makina, elektrik, endüstri, bilgisayar gibi mühendislik programlarında sizinle çalışacak alt statü grubundaki insanların entelektüel düzeyleri son derece düşük olduğundan; hayata dair yine pek bir şey kavrayamıyorsunuz. her şeye rağmen iyidir, çılgınlar gibi kahrını çekenleri vardır. ve bir düşünürün dediği gibi; dünya mühendislerin oyun bahçesidir.
aynı fakülteden aynı sınıftan mezun olan eşit kapasiteli iki mühendisin birisi 3000 tl civarı para alırken diğeri 1000 tl para alabilir. sektör seçimi çok önemlidir. tanımı da şöyle yapalım;
çözüme en kısa yoldan, en az iş gücü ve en düşük maliyet ile giden/gitmesi gereken kişi.
Önemli bir meslek dalıdır.Japonya'da Almanya'da falan önemlidir de
Türkiye'de kendilerine pek gerek yoktur.Şu zamana kadar da pek olmamıştır.
Olduğu vakitlerde bir tanesiyle yetinmeyi herkes bilmiştir.
bir yıl daha fazla okusalar doktorlukta yapabilecek olan meslektir. malesef eğitim sistemimiz sebebiyle caaaaanım meslek mezunları büyük sıkıntı çekmektedir. en azından ben çekicem. mühendislikleri teoremden ziyade uygulama ağırlıklı bi ortamda yetiştirseler çok daha verimli olur. aynı doktorlar gibi mesela.. bi fabrika olsa okul bünyesinde o fabrikada öğrenciler çalışsa.. final haftasından ziyade böle sene içindeki performansa bakılsa.. hem ülke kalkınır o fabrikayla hem öğrenci tecrübe kazanır.
bir eşit ağırlıkçı olarak mühendislik beni ilgilendiren bir konu değildi ta ki evlilik kararı aldığım sevgilimle tanışana kadar. aslına bakarsanız mühendisler beni şimdi de çok fazla ilgilendirmiyor nitekim sevgilim gözünü üst katlara diktiğinden mba yapmakta. neyse. konumuza gelirsek. bir mühendisle birlikte olmanın zorluklarını yaşıyorum. bu aslında daha genelinde sayısalcı-eşit ağırlıkçı sorunu bence. 4 yıl boyunca öğrenilen doktrinler, kazandırılan bakış açıları, beynin kullanılan lobları ve daha pek çok şey birbirinden farklı. ancak mühendislerin diğer taşaklı sayısal mesleği olan doktorluğa göre şöyle bir dezavantajı var: 1) mühendislikte gerçekten çok az kız var ve çirkin kız sayısının çokluğu şehir efsanesi değil. 2) doktorların konusu insanken mühendisliğin en baba kolları teknik üstüne. gıda, çevre, endüstri vs. kapsam dışı. bu arada benim genellemelerimin kaynağı teknik üniversite mezunu makine mühendisleri. evet. efendim oldu da beraber metrobüse bindiniz ki istanbul'da metrobüs denen işkence aracının tarihi ilişkimle yaşıt sayılır. metrobüsün bir marifet olduğunu zannedenler, bunun için tayyeap ve topbaşa şükredenler, gerizekalısınız. neyse. mesela siz metrobüsteki insanları gözlemleyip sosyal tespitler yaparken o motor, hidrolik pnömatik, valf vb. tip konuları zihninin içinde bir kez daha döndürüyor ve gereksiz tüm hesapları yapıyor. bunun daha da kötüsü sizin tek kız, sevgilinizin ise 2 mühendis arkadaşı ile aynı ortamda olduğunuz kombinasyon. kendilerini tüm bu dinlemeye kalktığınızda uyuduğunuz konuları konuşmaktan alamayıp sizi unutmaları onlar için çok normal. ben konuyu çok uzatmayayım. eğer ilk ciddi ilişkinizi teknik üniversite mezunu bir mühendisle yaşayan idealist bir sözelci/eşit ağırlıkçı iseniz artık bu işkenceyi daha fazla uzatmayın. ikinize de yazık. hiçbir zaman haydi fridanın eserleri gelmiş pera müzesine gidelim, güneşli bir haftaiçi sabahı pierre lotide kahvaltı eyleyip ssm'ye uzanalım, nobel alan yazar da ne kadar amdan götten değil mi, kutluğ ataman'ın sergisine bitmeden yetişelim hem zaten istanbul'un ermeni mimarlarını da görmek istiyordum, haydi biutifula gidelim, bak en çok istediğin kieslowski dvdsini aldım, cumartesi sabahı turizm fuarındayız unutma sakın, murathan mungan'ın imza günü 14.45'te xyz yerdeymiş, 4 kişilik vahşet tanrısındaki 3 oyuncu o kötü oyunla nasıl ödül almış, ilhan erşahin, jülide özçelik, ayhan sicimoğlu bir araya gelse dünyanın en mükemmel üçlüsü olmaz mı sence de, caz festivali, kısa film şeysi, !f, king's speech'e gidemezsek kendimi camdan atarım, sürprizz mutfak sanatları akademisinden ikimize bilet aldım, seninkinden daha iyi tortellini yapan bir yer buldum ilk fırsatta ordayız, the book of art'ın temiz ikinci elini düşürdüm d-e-m-e-y-e-c-e-k. diyemeyecek belki de. bunlar için onu suçlamayın. ya bu gerçekle yaşayın ya da ayrılın. kimseye yazık etmeyin. gerçekten çok seviyorsanız da fedakarlığı öğrenin. eğer ikiniz de birbirini tüm eksik yönlerinize rağmen delice mutlu ediyorsanız bu ilişkiye devam edin.
öğrenciliğini yaparken karısızlıktan dolayı çok büyük bi karizması olmayan ama mezun olduktan sonra da karizmanın amına koyan, sektörü ne olursa olsun bi çekiciliği olan meslek dalıdır. Ben ki bir inşaat mühendisi adayı olarak, şu an çok bir bok olmadığımı biliyorum amma ve lakin ilerde neler olacağının hayalini kuraraktan çok büyük bir adım atmış oluyorum sanırım.