yemek, pastalara ilan-ı aşk edip gene yemek, yemeklerle hayal kurup gene yemek... en kolayı kaçmak her şeyden; uyumak... bazen yüksek sesle müzik, düşünemeyecek kadar...
mutsuz olunduğunda vücut kendini her şeye aç hisseder. örneğin çok yemek yerler çünkü doymaya açlardır. ya da hiç yemek yemezler çünkü açlığa açlardır.
zaten olmayan morali depresif, ağlak, damar şarkılar dinleyerek daha da bozmak, bildiğin sıçmak, ve belki mutlu eder düşüncesiyle iç bayıncaya kadar çikolata yiyip ağlamak.
bu dönemde içilen sigara ve kahve sayısında bir artış gözlenir. sürekli abur cubur tüketilir. genellikle film ya da dizi izlenerek kafa dağıtmaya çalışılır. arada ağlayarak deşarj olmak da iyi bir seçenektir.
günlerce aynaya bakmadan, elini yıkamak ve su içmek dışında suya temas etmeden yaşanır. bu süre zarfında sürekli birşeyler yenir, film izlenir, boş boş duvarlar izlenir, devamlı yatay vaziyette kalınır, arada bir hayata olan sinir kalemler aracılığıyla kağıttan çıkartılır. telefonla araya mesafe konur fakat bu mesafe ilginçtir. mutsuzyus telefonunun sesini kısıp kendinden uzak bir yere yerleştirir güya kimseyle görüşmek istememektedir. lakin içten içe birileri beni arasın diye istemektedir. saatler sonra telefonuna baktığında bir sürü mesaj bir sürü cevapsız arama görmek isterken, hiç bir hareketlilik olmadığını görünce mutsuzluğuna mutsuzluk katıp dahada kendinden ve hayattan uzaklaşır.
son olarak günlerden sonra bu bakımsız, bıkkın, uyuşuk halinden bıkmasıyla yeni arayışlara girip yanına hiç birşey almadan amaçsızca bir yürüyüşe çıkabilir. günler sonra insan içine karışan mutsuzyusumuz kendini biraz garip hissetmektedir ama bu yürüyüş ona iyi gelecektir...***