arkadaşlarımla izlediğim çok hoş bi filmdi... işte konusu...
Film, Meryem’in perişan ve baygın halde, bir göl kenarında bulunmasıyla başlar. Ailesi kızlarının bir namussuzluk yaptığını düşünerek töre gereği öldürülmesine karar verir. Öldürme görevi ise yakın akrabası Cemal’e verilir. Çıktıkları ölüm yolculuğunda, Meryem ve Cemal’in yolları, Profesör irfan Kurudal’la kesişir. Bu karşılaşma üçünün de kaderlerini değiştirecek mutluluğa doğru bir yolculuğun başlangıcı olur.
Gulumsemenin gucu.. Huzurun samimiyeti ile pekte uzak sayılımcak mutluluklar var kapıda.. Güneş Yuzunu Gösterirken Tabiattaki her canlı uyanırken güneşli gunlere.. Yaşama Kaygısı dahada azalıyor.. Belkide en baştan beri beklenen huzur geliyor ruha ruh neş'esini buluyor..Her zamakinden guzel giyin bugun daha bi sıkı sarıl umutlarına * Hayat guzel suprizler getirsin.. Baktığın her göz, duyduğun her söz neş'eni Arttırsın..
Hayatı sev , kendini sev, Gucunun yettiği Kadar herkesi herşeyi sev.
sabaha gözlerimi açtığımda güneş tepemde, yanımda ise en sevdiğim hayat arkadaşım.
gözlerimi okşadım, yüzümü yıkadım ve yanımdaki o en büyük mutluluğuma kahvaltı hazırladım.
yanağına bir buse kondurarak uyandırdım, kocaman bir gülüş attı, dünyaları verdi bir kez daha.
karnındaki hazinemize dokundum, ufaklık yine tekmeliyordu, kabına sığmıyordu.
sonra üstümüzü giyindik, upuzun bir sarılmadan sonra yollara koyulduk o işine gitti ben işime.
bundan daha güzel bir tablo hayal edemiyordum, dünyanın en mutlu insanı olduğuma yavaş yavaş kendimi inandırmıştım.
bir an önce iş güç bitse de tekrardan her tarafı mutluluk kokan yuvama dönsem diye sabırsızlanıyordum.
sabırsızlığımı bir telefon bölüverdi. bir telefon içimi bölüverdi.
hastaneye koştum, mutluluğum kanlar içinde yatıyordu, yakınımdayken ona camlar ardından bakıyordum.
sonra doktor geldi kurtaramadık dedi, mutluluğum oracıkta sonlanmıştı.
o günden beri güneşi görmedim, sevinçlerim olmadı mutluğu getiren.
anladım mutluluk sadece kovaladığımız birşeydi, o yoktu ve biz herşeye rağmen var etmeye çalışıyorduk.
sevinçlerimiz vardı kocaman, dopdolu sevinçlerimiz ve bir gün sevinçlerimiz de ansızın yok oluyordu.
mutluluk olsaydı zaten yok olmazdı, kimse kaybetmezdi onu, o da kaybolmazdı.
ve mutluluğun zıttı kesinlikle mutsuzluk değildi.
şimdi sözde mutluluğun izleri olan anılara sarılabilirim
kendimi kandırırım
hatta arada gülebilirim de.
uğruna çabaladığımız,aradığımız,bazen ters tepen yaşamsal duygudur.bazen birşeylerin iyi gitmesi,bazen de kötü giden birşeylerin önünde dimdik durabilmektir...
kişiye göre farklılık gösterir, kimisinin önemsemediği ufak bir ayrıntı diğerinin mutluluğudur, diğerinin üzüntüsü bir başkasının. onu yakaladığında yapabileceklerinin sınırı yokmuş gibi gelir insana, öyle de olur nedense ta ki o kaybolana kadar. sonrası mı? en baştaki gibi...
cehalet mutluluktur...
yıllardır düşünürüm bu sözü
düşündükçe de
mutlu olamam
tuhaf.
..........
cebimde
çay ve sigara param,
midemde
helal lokmam,
sırtımda
anamın ördüğü mavi hırkam,
peeeh be
dünyayı kafama takmam.
1. Bu mutluluk çeşidi geçicide olabilir , kalıcıda . Bu biraz kişiye bağlı bence .. bir telefon , yeni bir bilgisayar veya elbise. Senin kendini güzel ve mutlu hissetmeni sağlayabilir. Benim isteklerim çok kabarır mesela , alınırda istediklerim . O anlar mutlu eder beni.
2. Bu ise bambaşka birşey , içinde sıcak bir his , ayaklarının uyuşması .. Bir dakika . Her zaman böyle değil aslında , bazen karın ağrıtır ve iğrenç bir titreme getiri göbeğinize. Bri köpeğim var mesela benim , labrador cinsi , simsiyah ve 8 aylık. Sabah kalkar kalkmaz sarılıyorum ona sımsıkı , sıkıyorum sıkıyorum . Onun sevgisi karşılıksız , çok duygusal .. bakışlarından anlıyor insan. Ablam var mesela , feci agresif bir kız ama beni seviyor , hissediyorum . Kavga ederiz ama 5-10 dk. sonra barışırız , kardeş olmanın bağı çok daha farklı . Anne - baba , ebeveynler .. onlarda sever sizi . Her çocuk yapan insan anne veya baba değildir , seni sevip büyüten , kötülüklerden koruyan herkese anne-baba diyebilirsin bence . Buda bir sevgi .
Bye.
mahalledeki fırına ne zaman ekmek almaya gidersem gideyim fırıncının: 'Hoşgeldin abla' diye beni selamlaması, ardından yanındakine 'Ver ablaya sıcaklarından bakalım' demesi ve 'afiyet olsun, iyi akşamlar' diye beni uğurlamasıyla yüzümde oluşan tebessüm.