bir fincan kahve kadar kolay,
sevdiğiniz bir diziyi netten indirip izlemeniz kadar basit,
az çok kafanızın uyduğu bir arkadaşınızla msn de konuşmak kadar kolay,
sevdiğiniz şarkılardan bir playlist hazırlamak kadar basit,
sözlükte kafanıza göre yazabilmek, dilediğiniz gibi saçmalayabilmek kadar kolay,
seni seviyorum derken hıçkırarak ağlamak, sevdiğinin elini tutarken avuç içindeki ter, bakışlarında ki parlaklık, konuşmanda ki nezaket, öpüşürken tüm vücuda yayılan titreme hissidir mutluluk.*
bir annenin çocuğuyla tüm acı tatlı anılarını paylaşması, her daim yanında hissettirmesi, dokunuşunda ki berraklık, sözlerinde ki ince ve tatlı sitemlerdir mutluluk.
sarı yapraklı,hüzünlü bir Amed'in dolu gözlerinin mutlu etmeye başladığı bir zamandayım...
kalbim karmakarışık, ne için atacağını şaşırdı
mutsuz olmak gülümsetiyor beni
değişik bir sahiplenme duygusu...
acılarım üstümde güvendeler.
bu yüzden mutluyum...
yönetmenliğini abdullah oğuz'un yaptığı.boşrollerinde özgün namal,murat han,talat bulut,lale mansur,mustafa akvıran'ın oynadığı 2007 yapımı türk filmi.
özgü namal'ın performansı göze çarpar. töre konusu baymış.konu ve kurgu biraz eksik kalmış.o kadar güzel sahillerde fink atarak sevgilisiyle dolaşan maymunu koy, deniz yat güneş üçgeninde o da mutlu olur.!
mutlu olma halidir.
sözlüğü günlük hatta anlık gibi kullanıp mutlu bir yüz ifadesiyle yazmaktır. sözlük yazarları mecbur mudur bu mutluluğu okumaya.
değildir ama belki onlar da bu yazarcığın küçük mutluluğuyla sevinirler.
mutluluk buruktur bazen.
sözlükle her bir duygusunu paylaşan yazar yazmak ister öylece.
yazar işte. mutlu yazar.
(bkz: mutluluktan ne yazacağını bilememek)
(bkz: buruk bir mutlulukla yazmak)
bir arkadaşınızla ankara'da sakarya caddesine inersiniz, cebinizde 10 lira vardır. adam başı üçer bira içersiniz, ortaya da patates tava söylersiniz. 20 lira gelir hesap öder çıkarsınız. saat 11'e gelmiştir, hesapta yolda bir bira daha içip eve gitmek vardır.
biranızı alır yolda içmeye başlarsınız, sonra eski hocanızı görürsünüz meyhanenin önünde, telefonla konuşmaya çıkmıştır, sizin de tanıdığınız arkadaşlarıyla içmektedir. girersiniz, önce eldeki bira biter, sonra birer tane daha gelir, onlar da biter. sonra kalan 35'lik rakıya abanırsınız, tek başınıza içersiniz.
sonra o kafayla eve dönerken yolda birkaç arkadaşınızla makara yaparsınız. eve döndüğünüzde saat geceninin dördüdür. bilgisayarınızı açarsınız hoşlandığınız kız msn'de mi diye bakarsınız. ordadır, yalandan, ''cengiz aramız nasıl?'' dersiniz, o da ''hiç olmadığı kadar iyi'' der. açılırsınız, anlatırsınız o kafayla içinizden geçenleri, sonrasında o da açılır bir parça. ertesi gün için sözleşirsiniz, konuşursunuz, sonra elini tutarsınız o güzel kızın...