mutluluk hakkındaki en farklı ve en güzel tanımlardan birini zülfü livaneli yapmıştır bence "bir kedi, bir adam, bir ölüm" kitabında:
"herhalde mutluluk dedikleri de bu olsa gerek: biraz güvenlik, biraz can sıkıntısı."
Mutluluk alışkanlık yaratır. Alışkanlık ise insanı oyalar. Mutlu olan insan hayatını değiştirmek için çabalamayan insandır. Ve mutluluğun kötü tarafı da bir gün onu kaybedecek olmanın endişesidir.
Mutsuz olmaktan korkmayın. Mutsuzluk size bir şeyleri değiştirmek için çabalama gücü verir...
Apansız yüreğinizin pencerelerine konan bir kuş. Yüzünüzü döndüğünüz yerdeki küçük insan. Paçalarınızdan tutunan. Yaz günü esen ılık rüzgar. Beklenmedik anda beliren yaz yağmuru. Köşeyi dönünce karşıda beliren gökkuşağı. Uçsuz bucaksız bir deniz. Kıyıda sen.
Mutluluk serotonindir hacilar. Para, kadinlar, arabalar, guzel kiyafetler vs vs. Hepsi mutlu olmaniza birer sebep olabilir. Ama beyinde serotonin denen lanet salgilanmiyorsa pilin bitti demektir. Bunu soyle orneklendirebiliriz. Tum gece 5 posta fuckbody e abanip hemen akabinde hayatinin kadiniyla sevisme firsati sunulmasi gibi. Deliler gibi yapmak istersin ama son derece keyifsizdir cunku bitmissindir artik. Serotonin yoksa mutluluk yok o halde mutluluk=serotonin. gecmis olsun
Ötelerde bir yerlerde ziyaretinizi bekleyen ve sizi çok seven insan gibidir mutluluk.
Hep gitmek istersiniz, çok gitmek istersiniz. Kokusu burnunuzda tüter ama gidemezsiniz çünkü öyle gerekir ya bazen işte mutluluk da bizi
ötelerde sevdiğini bildiğimiz, bizim de onu buralarda sevdiğimizdir.
Bazen gözünün önünde,
Bazen ceplerini karıştırırken ellerin bulamıyor gibi,
Bazen bir başlangıçta,
Bazen bir bitişte,
Bazen bazı an'lar,
Bazen hiç bir zaman..
Uzun zamandır tam anlamıyla hissedemediğim duygudur. Üzgün olmakla ilgili değil ama insan bazen nötrleşiyor. Hiçbir şeyi doyasıya yaşayamıyor ve mutluluk da hüzün de heyecan da yaşanmak için sırada bekliyor.
Ayın 11 inde maaşın yatmasını bekliyordum akbank direkti bir açtım maaş+prim yatmış inanamadım ekranı kapatıp geri açtım hala aynıydı yere diz çöküp çığlık attım ilk defa para yüzünden evde koştum çığlık atarak çok ilginç 30 yaşında adamım çocuk gibi ağyalacaktım beklediğimden yüksek yatan maaş yüzünden.
Geçen gün yanımdan bir adam geçti. ilkokuldaki öğretmenimin parfümüne benzettim. Sonra o sıralara döndüm, tekrar tozlu merdivenlerinden zil çalınca koştum. Kantinci ali abiden kaşarlı tostumu yedim. Dışarıda kar yağdı. Hafif bir soba kokusu geldi burnuma. Mutlu oldum,gülümsedim.