mutluluk

entry2835 galeri210 ses1
    658.
  1. mutluluk bulut gibi. kendini bir döngüye vermiş, gidiyor. tutabilen yok elinde. sadece kısa anlarda hücrelerine çekebilen şanslılar var, formu her ne ise işte...
    2 ...
  2. 657.
  3. en az 3 yıldır süregelen bir alışkanlığınızdan kurtulduğunuza emin olduğunuzda tavan yapar. *
    1 ...
  4. 656.
  5. Hep yanında olacağından emin olmaktır belkide.
    2 ...
  6. 655.
  7. mutluluk bir gülümseyiş gibi silinip gider. ardında bıraktığı tek şey insanın üzüldüğünde hissettiği acı tadıdır.
    1 ...
  8. 654.
  9. ulan bu da sarhoş yapıyormuş cinsinden. arkadaşınızın "iyi misin?" sorusuna maruz kalabilirsiniz. ona çığlık atarak evet!! diyeceğiniz yerin uygun olup olmadığını iyi düşünün. *
    1 ...
  10. 653.
  11. 652.
  12. 651.
  13. --spoiler--
    Bir seferinde bir öğrencisi Konfüçyüs'e, nasıl mutlu olunacağını, nasıl saadete erişileceğini sormuştu. Konfüçyüs, Garip bir soru soruyorsun, bunlar doğal şeylerdir.

    "Hiçbir gül, nasıl bir gül olunacağını sormaz." Dedi. Üzüntü ve mutsuzluk sözkonusu olduğu sürece mezarında yeterli zamanın olacak; o zaman doya doya mutsuz olabilirsin.

    Fakat canlıyken tam olarak canlı ol. Bu bütünlükten ve yoğunluktan mutluluk ortaya çıkacaktır ve mutlu adam kesinlikle dans etmeyi öğrenir.

    O zaman bu gezegenin tümü olgunlaşır, bilinçlenir. Üzüntülü ve mutsuz adamın kesinlikle bilinci olmaz, onun için bulanıktır, donuktur, ağırdır, karanlıktır. Sadece kalpten bir şekilde güldüğünde, ansızın patlayan bir flaş gibi tüm karanlık kaybolur.

    Gülerken sen hakiki sensin. Üzüntülüyken orijinal yüzünü toplumun senden beklediği sahte bir kimlikle kaplıyorsun.

    Hiç kimse senin sokaklarda dans etmeye başlayacak kadar çok mutlu olmanı istemez. Hiç kimse senin kalpten bir şekilde kahkaha atmanı istemez, aksi taktirde komşular duvara vurmaya başlayacaktır, mutluluktan rahatsız olurlar çünkü.

    Mutsuz insanlar, mutsuz olmayan hiç kimseye tahammül edemezler.

    Sokrates gibi insanların yegane suçu, muazzam bir şekilde mutlu insanlar olmalarıydı ve onların mutluluğu, mutsuz olarak yaşayan büyük kitlelerde çok büyük bir kıskançlık yaratmıştır.

    Kitleler böylesi mutlu insanlara tahammül edemez, onlar yok edilmelidir, çünkü onlar içlerinde sakladıkları başkaldırıdan korkuyorlar.

    OSHO'nun Erkek adlı kitabından alıntıdır...
    --spoiler--
    4 ...
  14. 650.
  15. Ömür boyu süren, ruhun erdeme uygun etkinliğidir.
    (bkz: aristoteles)
    1 ...
  16. 649.
  17. Yokluğunda insanı tembelleştiren bir şeyler yapmaktan alı koyan bir duygudur.Gündüzleri yenmek kolay olsa da geceleri daha çok yorar insanı.Uykusuz gecelere sebep olur.Uyuduğunuzda da kabuslar sizi bekler.Günler yorgun ve boştur.Vakit geçmez gibi gelir ama bir bakarsınız ki günler geçmiştir.Aslında çevremiz insanı mutlu etmek için bekleyen küçük ve güzel detaylarla doludur ; fakat gözleri dolu dolu gezen insan bunları göremez.Adeta kalbin içinde mutluyken uçuşan bütün kelebeklerin cenazesi vardır.Bu yüzden bir ağırlık çöker.O kelebekler canlanmadan mutluluk gelmez.Bu yüzden mutluluğun gelmesini beklemeyin.Beklediğiniz sürece gelmez;ancak vaz geçtiğiniz zaman bulur.Bu hayatın ''sen bakarken soyunamıyorum.'' deme şeklidir.
    3 ...
  18. 648.
  19. tam olarak istenilen şey olmamalıdır.çünkü insanın mutluluğu birsürü gereksiz şeylerle kesilir.böylece kısa sürer.aranan şey huzur olmalıdır.huzur uzun süren ve rahatlatandır.onca kabusun ardından güneşin doğduğunu görmektir.
    1 ...
  20. 647.
  21. kaybettiğinizi sandığınz çok sevdiğiniz birine yeniden kavuşmaktır.
    1 ...
  22. 646.
  23. talat bulut, özgü namal ve murat hanı ın başrollerini oynadığı amcası tarafından tecavüze uğramış ancak travmanın etkisiyle kimin yaptığını unutmuş bir kızın hikayesidir. ya sonu güzel biter de hani kız mutlu olur fakat mutlu olduğu kişi de yanlıştır. kaş yapalım derken göz çıkarmışlardır. gece yarısı ekspresini izleyen avrupalı bi de bu filmi izlerse sittin sene türkiye ye gelmez sınırdan bile geçmez.
    1 ...
  24. 645.
  25. -küçük bir çocuğa şeker verdiğinde yüzünde beliren ifade.
    -kara göründü diye bağıran denizcinin hissettiği.
    1 ...
  26. 644.
  27. masumiyet müzesi isimli romanın son bölümünün adıdır.
    1 ...
  28. 643.
  29. 642.
  30. Mutluluk top gibidir yuvarlandığında arkasından koşar,durduğunda ayağımızla tekmeleriz.
    4 ...
  31. 641.
  32. Aramak mı gerekir mutluluğu? Yoksa Amerikan menşeli tarikatların dediği gibi mutluluk içimizde mi? Bir an mıdır, anılarda mıdır? Aslında soruları öyle çok dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. Mutluluk üzerine ne söylenmişse hepsi doğrudur ve gösterilen her yol mutluluğa çıkar. Benim asıl ilgimi çeken mutluluğun hangi taşın altında olduğu değil, insanoğlunun mutlu olabilmek adına elini hangi taşların altına soktuğudur.

    Maslow'u dikkate alacak olursak insan davranışlarının temelini fiziksel ve toplumsal ihtiyaçlar oluşturuyor. Elbette açlıktan kıvranan bir insana buzlu viski önermek çok saçma olur ve evet bu açıdan bakıldığında haklı da. Peki mutluluk bu ihtiyaçlar hiyerarşisinin neresinde, amacı mı, sonucu mu? Gerçekleştirmek için yıllarımızı harcayabildiğimiz amaçlarımız gerçekleştiğinde terazinin diğer yanı aynı ölçüde mutlulukla dengelenmiyorsa biz neden hala aynı bataklıkta debeleniyoruz. Dört buçuk milyar kadar aptal her sabah birbirlerine şu veya bu konuda üstünlük sağlayabilmek amacıyla başlıyorsa güne mutlak olan tek şey mutsuzluktur. insan ırkı bu konuda o kadar çıldırmış ki artık yeryüzünde sayılarla ifade edilemeyecek hiçbir şey yok. Sayılar nicelik belirterek birçok şeyi kavramamızı sağlıyor, hayatı kolaylaştırıyor. Ama farkında olmadan kölesi olduğumuz sayılar aynı zamanda üstünlük belirtiyor. Hep daha diyoruz; zamanın kırbaçları iz bırakmıyor ya sırtımızda, anlayamıyoruz. Planlıyoruz hayatı, planlarımıza uymak için her şeyden vazgeçiyoruz, olabildiğince hoşgörüsüzleşiyoruz. Sabah trafiğinde işe yetişemeyeceğini anlayan insanları beş dakika izleme imkanı olan herkes ne demek istediğimi anlar. Her sabah ve hep aynı korkuyla, ya geç kalırsam-. O koca kafalarımızı iğne deliklerinden geçirmeye çalışıyoruz sürekli. Yaptığımız tamamen bu. Atalarımızın beceriksizce bugünlere taşıdığı sistemi değiştiremedik ve ne mutlu çocuklarımızda mutsuz olacak. Dünya nüfusu Adem'in kasıklarından aşağı kartopu gibi yuvarlanırken sürekli artacak aramızda acı çekmekten keyif alanlar, öldürürken gülmeyi becerebilen karizmatik kovboylar, barınamayacak kadar aciz olanlar, işe duygu karıştırılmaz deyip her duyguyu iş haline getiren bezirganlar. Büyük gösteren yüksek topuklu evlerimiz de artacak elbette. Ülkeler uzayda en uzağa işeme yarışına girdi bile, işte biz bu kadar aptalız. Peki tanrının cennetine layık olamayacak kadar üstün yaratılan bizler hiç mi mutlu olamıyoruz? Bu kadar mı beceriksiziz? Hayır, yıllarımızı harcayarak elde ettiğimiz başarıları- bir şişe şampanya ile kutluyor ve bir sonraki gün daha gidecek çok yolumuz var diyerek hırsla başlıyoruz güne. Mutluluğa ayıracak vaktimiz yok. Hayat kısa, küçük ceplerimize büyük lokmalar sığdırmalıyız.

    Peki ne yapmalı? insan ancak cennette mi mutlu olabilir? Dünyaya mutlu olmak için gelmedik ki tek amacımız bu olsun mu demeliyiz? Amerikan dolarının üzerinde de yazdığı gibi bizler tanrıya güveniyoruz. Hayır cevap elbette bunlar olmamalı. insanlık mutluluğu yücelten şairleri, müzisyenleri, yazarları, düşünce adamlarını hepsini bir kazanda toplamalı ve sabun yapmalı; ancak o zaman temizlenebiliriz. Çünkü çok kirlendik, şeytan bizi sonunda yendi. Peki ya çocuklarımız? Dünyanın her yerinde hangi dili konuşursa konuşsun, ne renk olursa olsun aynı resmi çizen çocuklar? Hangi resim mi? Lütfen çocukluğunuzu hatırlayın, cennet çocukluk hayallerimizde saklı.

    ağır bir yazı sanki, ama olsun okuyana...
    4 ...
  33. 640.
  34. Kendisini Medium gören X Small arkadaşlarına deli gibi bir sevgi duyan, etkisi uzun sürecek bir mutluluğa sahip olan kadın, gerçekten mutlu olmayı bilen kadındır. Aslında Large olsa bile.
    1 ...
  35. 639.
  36. havanın turuncu olduğunu güneş ve çiçekle karışık yaz kokusunu farkettiğimizde ya da koyu gri bir havada ilk yağmur damlası bizim alnımıza düştüğünde; bebeğim kelimesini duyduğumuzda, kimi insanların bizi olduğumuz gibi kabul ettiğini bildiğimizde, soğuk bir havada sıcacık bir kahve en sıcak yaz günü buz gibi bir kola içtiğimizde oluşan sırıtma hissinin somut halidir mutluluk. bazen bir papatyada bazen bir yeni mesajda gizlidir. ama en önemlisi aynaya baktığında gülümsemek istiyorsan sen mutlusun demektir.
    1 ...
  37. 638.
  38. Mutluluk, bir yaz denizinin karşısında, bir ağaç gölgesindedir. Tedirgin edilmeden
    üstünde uyunan bir toprak parçasındadır. Bir bahar sabahında çıplak
    ayakla koşulan ıslak çimenlerdedir. Sıcak bir günün bitimine doğru, birdenbire
    esiveren serin bir yeldedir. Güvenli bir düşüncenin aydınlığında, uygun bir
    sesin titreşimindedir. istekle ısırılan bir peynir diliminde, yanarak içilen bir yudum
    suda, özlemle aranan bir fincan kahvededir. Bakkaldan alınan bir paketi
    taşırken dergilerden yapılmış kesekağıdında göz ucuyla okunuveren güzel bir
    sözdedir. Günün ilk aydınlığında, gecenin son karanlığındadır. Özlenen sevgilinin
    dudaklarındadır. Bir annenin okşayışında, bir babanın bakışında, bir
    çocuğun gülüşündedir.
    (bkz: doğan avcıoğlu düşünce tarihi)
    2 ...
  39. 637.
  40. hiç beklemediğin bir anda, umutsuzlukla bezenmişken sevdiğinin seni araması.
    3 ...
  41. 636.
  42. 635.
  43. sabah kahvaltısını işe gitme derdi olmadan yapabilmektir.
    2 ...
  44. 634.
© 2025 uludağ sözlük