mantıkla hislerinizi dengeleyebilme işidir mutluluk. bu yüzden her insan yapamaz bu işi.
yapamayan insan yapabileni aşırı derecede kıskanır. mutlu olmaması için kendisinin bile farkına varmadığı bilinçaltında üretilen küçük oyunlar oynar karşısındakine. eğer insan hala mutlu olmayı başarabiliyorsa, hemen pes etmiyorsa allah'ın sevgili kuludur benim gözümde.
iyimser olmak ama yaklaşan felaketleri farkedemeyecek kadar değil.
her şeyi kafaya takmamak ama çok ilgisizlik ve umursamazlıktan dolayı insanların kalbini kıracak kadar değil.
iyilik yapmak ve başkalarının yüzünü güldürmek. Küçük çocukları sevindirmek, yaşlıların ellerini öpmek.
Kötülüklerden kaçınmak, kötülere uymamak. Kötü olan bir insanı iyilik yapmaya teşvik etmek.
Değer vermek. Evet her ne kadar kendinden başka kimseye çok değer vermeyin denilse de birine karşılıksız koşulsuz değer verdiğinizde, onu sevginizle taçlandırdığınızda ne kadar mutlu olabildiğinizi görüyorsunuz. Değer vericeksiniz ama karşınızdan size kendiniz kadar çok ilgi beklemeyeceksiniz. Seveceksiniz sadece, karşılıksız nedensiz seveceksiniz.
Ve ne olursa olsun kendi doğrularından ve kişiliğinden ödün vermemek. Düşünelim, istediğimiz şeyleri yapamadan ve kendimiz benliğimizle yaşamadan nasıl mutlu olabiliriz? Kendi doğrularımızı fikirlerimizi uygulayamadan, istediğimiz gibi bir insan olamadıktan sonra mutlu olamayız. O yüzden;
gözleriniz şişmiş, kırık kalp parçaları için için batarken sana birden yanınıza zıplayan kedinizdir o. mırıl mırıl, keyifli ve size güvendiğini hissettirerek yanınıza kıvrılıp, uykuya teslim ederken kendini onu seyretmektir. evet, kesinlikle bu.