kollarını ileri doğru (sanki birine sarılırmışcasına) açıp kapatan, ellerini birini çağırıyormuşcasına oynatan, bir yengeç edasıyla ayaklarını bir ileri bi geri biçimde oynatarak yaptığı dansını yıllardır sürdüren; şarkı tarzını da dansları gibi yıllardır yenilemeyen (sadece sözler değişiyo müzik aynı)
(bkz: gönlünü gün edeni)
isimli şarkısını fena bulmadığım şarkıcı.
yine de sesi güzeldir.
40 yıllık sanat hayatında ara sıra iyi parçalar çıkaran ultra pop yıldızı.
örn: (bkz: en kötü ihtimalle)
kendisinden pek haz etmesemde izmir'deki bir konserine gitme gafletinde bulundum bir arkadaşımla. bu çalıntı isyankar parçasıyla heryerde car car bağırdığı dönemler. kabus gibi bir geceydi.
daha konser başlamadann 8-10 kere istersem dağlaaar dağlaaaar adlı şarkısını dinlemek zorunda bırakıldık.(sanki bi boka benziyomuş gibi)
derken ilerleyen saatlerde assolistimiz çıktı sahneye istersen dağlaaar dağlaaar diye. daha sonra konser şu şekilde devam etti.
-isyankar
-başka bir şarkı
-isyankar
-başka bir şarkı
-isyankar
-isyankar
-başka bir isyankar.
hani görmemişin bi şarkısı olmuş hadisesi.
sineye çekip, içimize atıp şarkıya katlansak karga sesine nasıl katlancağımızı bilmiyoruz. çaresizlik içinde çareler alıyoruz. yani öyle böyle kötü bir ses değil ortada ses yok. sesi kısılmış bir adamın vanilatöre karşı bağırması gibi bir şey ulaşıyor kulağımıza. adam bağımıyo böğürüyo. aslında bu bile ülkemizde kayıt kalitesinin nasıl arttığının bir kanıtıdır.
bir reklam filminde oynadı diye kişiliğine hakaret edilen müzisyen, yorumcu.
bu kadar eziğiz işte beğenmediğimize anca hakaret ederiz.
nasıl bir mantıktır tanıyormuş gibi burun kıvırım "mişimseee" demek?
40 yaşında adam lan karşındaki, enseye şaplak göte parmak kankan değil.
emre altuğ için; "öyle vücudum olsa soyunmazdım" diyen kişidir. emre altuğ'da kendisine "öyle sesim olsa şarkı söylemezdim" şeklinde bir ayar vermiştir. kendisi sakızdan çıkan sözler tadında şarkılar yazma konusunda da ustadır.
şarkı söylemeye çalıştığı sıradaki sesini dinledikten sonra, sanki tuttuğu takımın kazanmasının ardından bütün gece sokakta bağırıp çağırıp, ertesi gün kaset doldurmak için stüdyoya girmiş gibi bir izlenime kapıldığım enrique iglesias kılıklı mustafa sandal kişisi.
akustik müziğe yatkın olan sesine rağmen elektronik alt yapılı parçalarla ortama ayak uydurmaya çalışan popçudur kendisi. aslında kendi tarzında rakibi yoktur çünkü tarzı belli değildir daha doğrusu tarzını üçüncü albümde kaybetmiştir.
kliplerinde kendisini gördüğümde yandan yemiş break danscı sandığım şahsiyet. hakkını yememek lazım ama ilk kasetlerinde slow şarkıları lezzetliydi...
(bkz: iki tas çorba)
şarkıcı olmadan önce söz yazarı olarak bilinen ve adından dolayı kafalarda yaşlı bir amca tiplemesi uyandıran şahsiyet. ayrıca isyankar adlı şarkısı haricinde bütün şarkıları birbirine benzeyen müzik adamı.
isyankarında çalıntı olduğu bir zamanlar ortada dolanan rivayetler arasında.