aslen osmanlı subayıdır kendileri. sevr antlaşmasının ardından türkiye işgal edilince sultanlık ordusundaki diğer subay arkadaşlarıyla birlikte kurtuluş savaşı diye bilinen şeyi başlatmıştır.
bütün hayatı darbe şüphesi ile geçmiş, 1. cumhurbaşkanı, eski osmanlı paşasıdır. darbe olabilir düşüncesiyle, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren yurt dışına çıkamamıştır. bütün dünya liderleri davetlimdir ancak ben hiçbirine iadei ziyarette bulunmayacağım demiştir. sabaha kadar çankaya'nın penceresinde cumhuriyetin nöbetini tutuyorum, gün ışıyınca ismet uyanmıştır artık diyip gidip uyuyorum demiştir ayrıca...manevi şahsiyeti kendisini sevdiği çok şüpheli olan adnan menderes'in çıkarttığı kanunla korunur halen...
bazıları humeyniyi daha cok sevsede, onu sevmek milli ibadettir. onu sevmek can borcudur. fakat atatürkten fazla atürkçü olarak değil gönülden sevmek lazımdır. ve 1930 lardan bu yana dünyadaki bütün değişiklikleri görerek sevmek lazımdır.
toplum olarak kıymetini bilemediğimiz, kıymetini bilemediğimiz için de keşke şu an yaşasaydı çığlıkları atmaktan başka yapacak birşeyimizin kalmadığı ulu önderimiz, atamızdır. ve ne yazık ki halen kımetini bilememekteyiz. mekanı cennet olsun.
kendisinin önderliğinde ve silah arkadaşlarının üstün mücadelesi sonucu bizlere; pisliklerden arınmış, modern, çağdaş bir devlet bırakan üstün insan. ne kötüdür ki, günümüzde atamızın bıraktığı bu ülkeyi bizler ve bizden önceki nesiller kötüye götürmekteyiz. ancak biz neleri atlattık. bu zamanlarıda atlatacağız atam.*
1 mayıs günü, sağ olsaydı, çıkardı taksim'e, alırdı eline mikrafonu, yanında aziz milleti, arkasında emekçi kardeşi, dilinde alınterinin önemi, anlatırdı, yaşatırdı, karşısına almazdı, işçiyi azarlamazdı, köstek olmazdı..
kendisini bir kez daha "aha şuradan" özlettiren, gelmiş geçmiş en ulu..
Son dönemlerde putlaştırıldığı, tabu haline getirildiği yönünde toplumun eleştirilmesine neden olan büyük lider, asker ve devlet adamı. Okumadan bir devrimin yapılamayacağı, öğrenmeden, araştırmadan insanın bir adım bile ileri gidemeyeceğini bize aslında o öğretti. Yaşadığımız modern türkiye ve onun nimetlerinden yararlanan herkes aslında ona bir şeyler borçludur. Ama ne yazıktır ki borçlu olduklarının farkına varıp onu iyi dileklerle anacaklarına, yaşadıkları ülkenin açıklarını arayıp alkış tutan bir kitleye de sahibiz.
Bir ilkokul öğrencisinin zihninde, onun bayırdan yukarı çıkarken eli bıyıklarına gömülmüş o düşünceli halinin bıraktığı iz; bir putun insan inancındaki rolünden farklıdır. Sonra büyüyünce, okuyup öğrenince, kalıpları birer birer aşınca, dünya siyasetini takip edince o görüntü bir heykel olmaktan basit bir totem ya da put olmaktan çıkar. Çıkmıştır. Belki de Mehmet Altan'ların yıllardır anlayamadığı da budur.
bu sözlerini duyduktan sonra bir kez daha hayran olduğum büyük insan..
''Biz büyük savaşlar görmüş büyük bir milletiz.. Ama savaşçı değil barışçı felsefeyi benimsemiş bir milletiz. ... Kendimizi dünyadan soyutlayamayız. Dünya nimetlerinin emperyalist ülkeler tarafından zaman zaman pervasızca paylaşıldığını ve bu paylaşma esnasında gelişmemiş ülkelerin tarihten silindiğini hafızalardan silmek kadar gaflet olamaz. Dünyanın bugünkü durumu hiç de parlak görünmüyor. Her ülke gençliğini bir başka ideolojiye sahip olarak yetiştirme gayreti içinde. italya faşizm ideolojisine dört elle sarılmış. Bu ülkenin diktatörü olan Mussolini ülkesinin sekiz milyon faşist gencinin süngüsü üzerinde yaşadığını haykırıp duruyor... Almanya'da Hitler'in yaratarak geliştirmekte olduğu Nazilik de faşizmin bir başka bir büyük tehkileli benzeridir. Hitler bir ırkçıdır. Dikkat buyurunuz milliyetçi demiyorum ırkçıdır diyorum. Alman ırkını en üstün ırk olarak gören bir mecnundur. Tekmil Alman gençliğini peşine takmış onlara bu ideali aşılamıştır. Moskova'da oynanan oyun ise bir başka türlüdür. Stalin yalnız kendi gençliğine değil dünya gençliğine komünistlik ideolojisini aşılamaya çalışıyor. Komünistlik propagandasının fukarası ve cahili çok ülkelerde ne kolay taraftar topladığı ise ortada bir gerçektir.''
Bir devlet adamının ileri görüşünün ne kadar önemli olduğunun kanıtıdır...
kendi kurduğu meclisten atılmak istenen fakat verdiği cevapla karşısındaki kisvesiz insanları ilk kez "gerçekten" kendilerinden utandıran büyük insan, ulu önder, öğretmenimiz.
şeriatcı vekiller tarafından vekil seçilmesine engel olunmak için hazırlanan yasa tasarısında yer alan milletvekili olma koşulları,
· "vekil adayları misak-ı milli sınırları içinde doğmuş olmalıdır."
· "vekil adayları en az 5 ay belli bir misak-ı milli vilayetinde ikamet etmiş olmalıdır." şeklinde meclise sunulmuştur.
atatürk bu maddeleri gördükten sonra söz isteyip kürsüye çıkmak istemiştir fakat izin verilmemesine rağmen kürsüye çıkıp şu cevabı vermiştir,
-efendiler. evet ben bir vilayette 5 ay ikamet edemedim. ama bilin ki ben 5 ay belli bir vilayette ikamet etseydim sakaryada, çöllerde, çanakkale de olamazdım ve bu durumdan olacak ki, sizin doğduğunuz yerler de misak-ı milli sınırları içinde yer almayacaktı.
dünyanın en büyük askerlerinden ve önderlerinden biridir.ayrıca yıllar öncesinden söylediği sözlerle ne kadar ileri görüşlü ve aydın bir insan olduğu anlaşılmaktadır
"gökten indiği sanılan kitaplar"dan güç almayan bir liderdi, ve "gökten indiği sanılan kitaplar"la insanların duygularını sömürmeye çalışanlarla işi olmazdı ki o yaşasaydı zaten bunların hiçbiri olmazdı ya neyse.
öncelikle bir insandır. zayıflıkları, yanılgıları olan bir insan. yaptıklarının yanında bu zayıflıklar ve yanılgılar küçüktür ama günümüzü de etkilemektedir. ama atatürk'ün görüşlerinin mutlaklığını aslında dinlerdeki mutlaklığa bir tepki olarak görüyorum. etki - tepki meselesi aslında. türkiye'de dinlerin söylemlerinin herkes için mutlak olduğu görüşü olduğu sürece buna tepki olarak da bazıları atatürk'ün görüşlerinin mutlaklığını savunacak. çünkü biz görüşlerimizin doğruluğunu kanıtlamak için her zaman güvenilir bir otoriteden kanıt getiren bir kültüre sahibiz. atatürk de kurtuluş savaşı ile güvenilir bir otorite olduğunu kanıtlamıştır. işte böyle yani. aslında atatürk'ü peygamber olarak görmek ile suçlayanlar önce kendi peygamberlerinin de mutlaklığından kuşku duyulmasına izin vermelidir. komünistler de marx'ın ve lenin'in görüşlerinin mutlaklığından taviz vermeye başlayabilirler mesela.
