Karşılaştırmalı tarih okuyana kadar sevdiğim, ancak birbirine zıt Atatürk kitapları okuduktan sonra artık sevemediğim ülkenin kurucusu. Bize küçüklükten beri ders kitaplarında olsun, hocaların etkisiyle olsun veya her sabah yaptığımız andımız törenleriyle, kemalist beyin yıkama programlarıyla böyle düşündük veya hala düşünenler var. Benim gördüğüm şu ki, bize dayatılan ve 90 yıldır dayatmaya çalıştıkları anlayış sadece tek tip insan yaratma çabası. Bir fabrika olacak, bu fabrikadan canlı robotçuklar sentezlenip duracak. Hepi şapka giyecek, takım elbise giyecek, tek dil konuşacaklar, konuşmazlarsa dayak yiyecekler, türkiyede doğan bir aborjin veya papualı da olsa ne mutlu türküm diyene diyecek, kendisini türk olarak tanımlamazsa terörist olacak başından aşağıya toplar düşecek (1937) itaat edecek vs. islam dininden bir farkı yok sadece biri allah adına tek tip insan ister diğeri sözde medeniyet adına bunu yapar. Halbuki bilmez ki medeniyet avrupanın fötr şapkasını ithal etmek veya borçlar hukukunu copy past yapmak değildir.
Bir birimizi kandırmayalım, bu ilericilik değildir taklitçiliktir. Veya medeniyet değildir çünkü batılı giyinmekle medeni olunmaz. kıyafetle falan olmaz. Başka dillere kültürlere tahammül etmek onları zenginlik görüp muhafaza etmek en büyük medeniyettir.
karşılaştırmalı tarih okuyana kadar sevdiğim, ancak birbirine zıt atatürk kitapları okuduktan sonra artık sevemediğim ülkenin kurucusu. bize küçüklükten beri ders kitaplarında olsun, hocaların etkisiyle olsun veya her sabah yaptığımız andımız törenleriyle, kemalist beyin yıkama programlarıyla böyle düşündük veya hala düşünenler var. benim gördüğüm şu ki, bize dayatılan ve 90 yıldır dayatmaya çalıştıkları anlayış sadece tek tip insan yaratma çabası.
siz zaten sevmeyin kardeşim. size öğretilen pardon "dayatılan" tarihin hiçbir yerinde "atatürk kusursuz bir insandır asla yanlışı olmamıştır" denmiyor zaten. siz fesli delilerin, ingilizlerin, yunanların peşinden gidip vatan ve millet düşmanlığı yapmaya devam edin. siz atatürkü sevmeyin çünkü sizin sevginize ihtiyacı yok.
bu da yeni trend oldu amk. "incidin sivirdim imi girçik tirihi iğrindiğimdi sivmimiyi bişlidim". kılıfa bak kılıfa. buradaki insanlarda salak zaten "evvelden seviyordum ama gerçek tarihi öğrenince sevemedim siz de gerçek tarihi öğrenirseniz zaten sevmezsiniz" ayaklarını yiyecek..
Cahillikle mücadelesi sebebiyle cahiller tarafından saldırıya maruz kalan, cephelerde ömrünü tüketmesine karşın bu cahiller tarafından vatan haini ilan edilen büyük türk...
Bilimsel düşünme becerisi üst düzeyde olan ve bilimin, ilimin gerçek mürşit olduğunu bilen büyük türk...
Kendisini bugün kötüleyenlerden hâlâ 100 yıl ilerde olan fikirlere sahip büyük türk...
"Gazeteciler gördüklerini, gördüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdırlar!" demiş. Bu nasıl bir zihindir ki bu söze benzer onlarca tarihe geçen söz söylemiş. Gerçekten çok akıllı ve çok zeki bir adammış. içkiyi biraz az içseydi de bir 20 yıl daha yaşasaydı Türkiye muhtemelen şu an süper güç olurdu.
Atam atam diye yirtinanlarin (ki gazi kendisine kimsenin atam demesini istememiştir, açık açık bu isteğini de ifade etmiştir,)
Nutkunu okuduklarını düşünmüyorum...
Atatürkçü olmanın hakkını veren yüzde on filan ya var ya yoktur.. gerisi cehaletin bir başka tezahürüdür.
Mustafa Kemal Atatürk ne olursa olsun Türkiye'ye demokrasiyi getirmiş insandır. Padişahlara ve şeflere özlem duyan insanların onu antidemokratik bir yönetim kurmakla suçlaması da paradoksun ve ilkesizliğin dibidir. Aydınlanmayı despotlukla suçlayan muhafazakar hristiyan Burke misali. Burke'ciğim aydınlanma olmasaydı sen despotluk ve özgürlük muhabbeti yapabilir miydin kilisenin merhametli kolları altında?
Mukemmele cok yakin bir insandi ama sonucta insandi. Tanri degildi. Onun da hatalari vardi. 4000 kitap okumus. Cok bilgiliydi ama milli geliri 14 trilyon dolari asan çin'i gormedi. Farkli bir zamanda yasadi. Su an yasasa ve 21. Yuzyildaki çin'i gorse o da meritokrasi isterdi.
iŞGAL DÖNEMi ATATÜRK'ÜN EDiRNE'DE ÇALıNAN HATıRALARı ...
14 Ocak 1916 Tarihinde Mustafa Kemal'in Edirne'de XVı. Kolordu Komutanlığına atanır. Edirneliler kendisini Hacılar Ezanı mevkiinde başlamak üzere ''Arıburnu Kahramanı- Anafartalar Kahramanı'' tezahüratlarıyla karşılar sevgi ile bağrına basarlar. Albay Mustafa Kemal Edirne Erkek Öğretmen okulunu ziyaret eder onuruna tertiplenen bir müsamereyi izler ve Tarih öğretmeni aynı zamanda okul müdürü Rıdvan Nafiz ( Edgüer) Bey'in okulda ''Slav akını nasıl önlenir, Türk Alman bağlaşmasının bu işte ki rolleri'' konulu konuşmasını dinledikten sonra ''Konferansınızı çok beğendim'' diyerek Rıdvan Bey'in elini sıkarak tebrik eder.
Daha sonraki günlerde Edirne Erkek Öğretmen Okulu Müdürü Rıdvan Nafiz Bey ve Lise Müdürü Mahir Bey Müşir Dairesinde (Bügün kü Tugay Binası) Mustafa Kemal'i ziyaret ederler. Bu ziyarette Mustafa Kemal çantasından Çanakkale'ye ait üzerinde kırmızı, mavi, yeşil işaretler ve notlar bulunan haritaları ''Aslında belki değersiz ama öğretmen yetiştiren bir kuruluşa armağan edilerek değer kazanacaktır'' diyerek paftaları Rıdvan Bey'e teslim eder.
Rıdvan Bey o anı ve sonrasını şöyle anlatır.'' Gönül Borcu duyguları ile emanetleri aldım okul müzesinde ona layık bir yere koydum. Daha sonra ki yıllarda (1920) Edirne'nin Yunanlılar tarafından işgal edileceği haberleri üzerine şehri terk ettik. Terk ederken bu değerli armağanları almak istedim ancak alamadım çünkü benim şahsıma değil Öğretmen okuluna verilmişti. Almadığıma çok pişmanım, işgal bitip döndüğümüzde haritalar yerinde yoktu, Yunanlılar alıp götürmüştü. Bu büyük kaybın acısını derinden duyuyorum''
▪︎ Fotoğraf 》
XVı. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal Edirne Erkek Öğretmen Okulu Öğretmen ve öğrencileri ile birlikte.
Soldan Sağa 》 Ahmet Efendi (Din Dersleri Muallimi), ihsan Bey (Fizik Kimya Muallimi), Ali Rıza Bey (Edebiyat Muallimi), Rıdvan Nafiz Bey (Tarih Muallimi/okul müdürü), Miralay Mustafa Kemal Bey (XVı Kolordu Kumandanı), Servet Bey (Tabiiye Muallimi/Edirne Maarif Müdürü), Hüseyin Avni Bey (Beden Terbiyesi ve izcilik Muallimi), Kemal Bey (Riyaziye (Matematik) Muallimi), Hadi Bey [Herant] (Ziraat ve Arziyat Muallimi).
▪︎ Kaynak:
Edirne Öğretmenler Broşürü Rıdvan Nafiz Edgüer Hayatı, 1949,
Atatürk'ün yaşamanda Edirne Latif Bağman-Oral Onur, 1981.
Ayağına kadar gelen Krallar ile tercümansız sohbet..
ATATÜRK, isveç Veliahtı Prens Gustav Adolf'un Ankara isveç Büyükelçiliği'nde verdiği resepsiyonda, isveç'in Ankara Büyükelçisi Vinter'in eşiyle konuşurken, 4 Ekim 1934
Mustafa Kemal, Hüseyin Rauf Orbay ve Sivas Kongresi tarafından Batı Anadolu Kuvayı Milliye Komutanlığına atanan General Ali Fuat Cebesoy'la toplantıda. (16-29 Kasım 1919)
Fotoğraf kaynağı: Fotoğraflarla Atatürk, Doğumundan Cumhuriyetin ilanına Kadar, Yapı ve Kredi Bankasının 20. Kuruluş Yılı için hazırlanmıştır, 1964. Sayfa:48.
