bugün

görsel
Yapılan onca şeye, verilen değere rağmen underrated bir adamdır.

Bir daha gel gel samsun'dan. Evet.
Bir milletin kötü kaderini değiştiren adam; doğum günün kutlu olsun.
ingilizlere hayran olan ve nedense onları çok seven ex siyasetçi.
Her şey bitti derken çıkagelen insandır.
Allah'a dayanınca ne büyük işler yapılabileceğini ıspat eden,Allah'ın lütfu şahsiyettir.
Hiç şaşırmadığımız gibi; Allah düşmanları onu,hep din düşmanı gösterirler.
en büyük müslüman türk komutanlardandır..
rauf orbay ile birlikte:

görsel
nerede o ok taptığınız şimdi.
eşsiz bir deha, yirminci yüzyılın en büyük lideri, kendini vatanın kurtuluşuna adamış bir dava adamı... sadece bu kadar mı? onu severiz. ancak onun hakkında bildiklerimiz çoğu zaman klişelerden öteye geçmez.
Samsun'a nasıl geçtiğini biliriz. Çalıkuşu'nu okurken ne derece duygulandığından haberimiz yoktur. Çok kitap okuduğunu, okurken cümlelerin altını çizip kitabın kenarlarına notlar aldığını biliriz. Ancak aldığı notların içeriğinden haberimiz yoktur. Sözün özü, onun hakkında ne kadar çok şey biliyorsak, bilmediğimiz bir o kadar daha bilgi vardır. Bundan eminim. Bildiklerimi aktarayım:

Mustafa Kemal Atatürk'ün kızkardeşi Makbule'nin anlattığına göre baba tarafından çok uzak dedeleri Vidin'den ayrılarak Selanik'e göçmüştür. Aile, "Sarı Mustafalar" ismiyle de bilinirmiş.

Mustafa Kemal Atatürk'ün babası Ali Rıza Bey 1877 Osmanlı- Rus Harbi'nde gönüllü olarak orduya yazışmıştır.

Ali Rıza Bey'den oğlu Mustafa'ya iki adet kitap miras kalmıştır. Bunlar Osmanlı Lügati ve Mehmed Nuri Şemseddin Nakşibendi'nin yazdığı Mıhfatu'l - Kulub (Kalplerin Anahtarı) isimli kitaplardı.

Mustafa Kemal, Osmanlı döneminde, saraya yaptığı ziyaretlerde fiziği ve yakışıklılığından ötürü saray kadınlarının dikkatini çekmişti. Kadınlar ona "sarı gül" lakabını takmıştı.

Emrindekilerle birlikte Samsun'a geldiğinde "Mıntıka Palas" adındaki bir otelde kaldılar. Otel uzun bir süredir boştu. Hastahaneden yatak, komşu evlerden ise yorgan getirttiler.

Mustafa Kemal'in Milli Mücadele döneminde Anadolu'da yaptıklarından rahatsız olan ingilizler bir keresinde Zübeyde Hanım'ı Beşiktaş'taki evden kaçırma girişiminde bulundular. Bu bilgiyi alan Atatürk'ün yakın arkadaşları Zübeyde Hanım'ı bir süre Selanik Başkonsolosu Kamil irdelp'in evinde sakladılar.

Atatürk, yaşamı boyunca hep çok enerjikti. Uyku ile arası yoktu. Uykuda geçirdiği süreye acırdı.

Önemli şeyler düşünmeye başladığında sigara dumanından halkalar çıkartırdı.

Odaklanmak konusunda çok iyiydi. Bir işe el attığında onu halledene kadar motivasyonunu bozmazdı.

99'lu kehribar tespihini elinden hiç düşürmezdi.

Şikayet aldığında, şikayete konu olan kişileri kim olduğunu ayırt etmeden yüzleştirirdi.

Özgüvenli olmasının yanında utangaçtı da. Özellikle karşılık görememekten çok çekinirdi.

Aydınlığı severdi. Geceleri her yer ışıl ışıl olsun isterdi.

Güne bol şekerli kahvesi ile başlardı. Sigarasını peş peşe yakardı. Öte yandan, hanımlardan izin almadan sigara yakmazdı.

Sarı leblebi yemeyi çok severdi. irmik helvasını ise sofrasından eksik etmezdi. Onun sofrası yemek yemenin yanında çok önemli konuların da görüşüldüğü bir meclisti aynı zamanda.

Akşamları, sofrasına davet ettiklerini beklerken bilardo oynardı.

Silaha çok meraklıydı. Hep çifte tabanca ile gezerdi.

Şaka yapmayı çok severdi. Hizmetçi ve neferleriyle arkadaşça konuşurdu.

Hazreti Muhammed, Fatih Sultan Mehmet ve Timur'a hayrandı. Napolyon'u önemserdi.

Köpekleri çok severdi.

Çok sevdiği bir kitap olduğunda ne olursa olsun o kitabı bitirmeden elinden bırakmazdı.

Kaynaklar: Falih Rıfkı Atay - Çankaya , ipek Çalışlar - Mustafa Kemal Atatürk/ Mücadelesi ve Özel Hayatı
Zübeyde hanım oğlu mustafa kemal e bir telgraf çeker telgrafta: "oğlum mustafa paramız bitti bize biraz para gönder" yazılıdır.

atatürk ün emriyle telgrafı açan salih bozok yazıyı okur. atatürk ne yapması gerektiğini düşünürken o sırada salih bozok atatürk' e:

"elimizdeki mevcut paradan gönderelim mi paşam? " der

atatürk şu cevabı verir: "Hayır, Elimizdeki para millete aittir. milli mücadele parasıdır ve bu para sadece bu maksatla harcanacaktır." diyerek annesine şöyle bir telgraf çeker,
"evdeki halıları kilimleri, satın"

Telgrafı alan zübeyde hanım da aynen öyle yapmış halı ve kilimleri satarak evdeki ihtiyaçları karşılamaya çalışmıştır...
Başbuğumuz, Liderimiz, Önderimiz, Yol göstericimiz, büyük insan, kurtarıcımız.

Kendisine hayran olan her kesimin ayrı ayrı aşık olduğu yiğit adam.
görsel
ölmeden evvel ingilizlere yazdığı bir mektupta “beraber kurduğumuz bu cumhuriyeti” ifadesini kullanan devlet başkanı; 1979 olsa gerek bir yazı dizisinde milliyet gazetesi’nde yayımlanmış blr mektuptur.

“Milliyet gazetesi” ibaresini atlamayalım.
Bu milletin kutsalıdır. Kimse " ben peygamberim " diyemeyeceği gibi " ben yeni atatürk ' üm " de diyemez. Bir kere geldi.
Keşke hep var olsaydı.
Kimse boşuna heveslenmesin
Ebedi Cumhurbaşkanı
Başkomutan
Mareşal
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Diyeceksiniz!
görsel
Türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu ve kurtuluş savaşı'nı kazanan Osmanlı subayı.
Atatürk için söylene gelen bir söz vardır: o olmasaydı da kurtuluş savaşı yapılırdı, şeklinde.

Öncelikle bu söz doğru. Bakıldığında o dönemde Anadolu'da direniş hareketi söz konusu. Osmanlı'nın genç yaşta çok iyi yetişmiş vatanperver subayları ki bunlar on yıl boyunca cephe cephe dolaşmış fedakar kişilerdir, bu hareketin içindeler. Atatürk de bunlardan birisi.

Lakin kurtuluş Savaşı'nın yapılması demek onun kazanılması demek değildir. Atatürk dışında bir komutan, tarihe şimdiki zamandan bakmak ve olsaydı etseydi ile konuşmak doğru değil ama, yine de Atatürk dışında bir komutan böylesi bir savaşı başarıya ulaştırmakta muvaffak olamazdı.

Atatürk'ü çevresindeki tüm subaylardan daha farklı daha özel yapan kendisinin son derece realist ülkelere sahip olmasıdır. Bunun en iyi örneği izmir'de düşmanı mağlup ettikten sonra ömrü boyunca hasreti ile yaşayacak olsa da misakı milli içinde yer alsa da Selanik'e ordusunu yürütmemiş olmasıdır.

O anda Atatürk Selanik'te kazanacağı hiçbir şey olmadığını fark etmiş olmalı. Çevresindeki herkes, her subay ilk defa tek ağızdan bir galibiyete inanıp Selanik için hemfikir olurken Atatürk durmayı seçti. Bu büyük bir irade ve kuvvetli bir bilincin göstergesidir. Atatürk ömrü boyunca Selanik hasreti ile yaşadı son gününde dahi Selanik'i afet inan'a anlattı ama oraya ordusunu sürmedi.

Oysa Yunan ordusu tüm kuvvetleri ile son bir savunma savaşı için orada Türk ordusunu bekliyordu. Peki gerçekten kazanmış olsaydık ne olurdu?

Bu sefer belki de tarihi bir mirası uyandırır ve Türkler Avrupa'da korkusu ile zaten kendi içinde münakaşa halinde bulunan batılı devletleri kısa süreliğine de olsa bir birlik anına sürüklerdik. Sonucunda zaten hali yıllarca savaşmaktan (15 seneyi buluyordu neredeyse) ordu ne kadar direnebilirdi? Meçhul.

Kaybedilse zaten Ankara'ya kadar bir yol Yunan kuvvetleri için açılmış olurdu.

Atatürk'ü büyük yapan işte durması gereken, ilerlemesi gereken, çekilmesi gereken noktaları tayin etmedeki bu kuvvetli irade ve büyük bilinçtir. Kişisel özlemlerini, bir acıya dönüştürme pahasına milleti ön plana alan bu kişiye karşın ister sevin ister sevmeyin ama bir devlet büyüğü olarak kendisine Atatürk'e saygı duymak her devletini seven insanın yerine getirmesi gereken bir vefa borcudur.
(bkz: alemlerin rabbi)
Bu adamı sevmeyen kişiyle iletişimimi keserim. Kesin ve net.
Tüm dünyada, hatta düşmanları tarafından bile takdir edilen yüce önderimiz Atatürk,

bugün baz hainler tarafından çarpıtılarak kendi emelleri yönünde kullanılmaya çalışılsa da

ve bazı hainler tarafından yıpratılmaya, düşmanlaştıtılmaya çalışılsa da

sonunda kendileri yok olacaktır

baki Türkiye Cumhuriyetidir

en büyük türklerden birisidir Atatürk.
her şeyimizi borçlu olduğumuz ulu önderimiz.

https://twitter.com/Yeliz...tatus/1150833191957258247
kendisini hiç sevmiyorum.

ama asgari düzeyde saygım var tabi.
bir halk kahramanı olan insandır. büyük bir liderdir. ülkesini refah seviyeye ulaştırmak için uğraşmıştır.
Gülyalı belediyesi başkanı'nın paylaştığı bir fotoğraftaki şaheser.
görsel

https://twitter.com/UlasB.../1154332852932227073?s=19