Sana Hasret Sana Vurgun Gönlümüz
Neredesin Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Bu Gemi Bu Karadeniz
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Ararım izini Dolmabahçeden
Bir Daha Dönmezmi Bu Yola Giden
içimde Sen ,Gözümde Sensarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Kurban Olam Yürüdüğün Yollara
Kara Peçe Yakışmıyor Kullara
Uyan Bak Bizim Hallara
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Bulutlar Terinden, Dağlar Kokundan
Sarhoştur Sevdiğim Mahsuni Bundan
Bir Daha Gel, Gel Samsundan
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
dünyanın en bir en'i. eni konu düşününce geleceğe dair planlama ve önlem konusunda yetersizliği göze çarpan lider. tekke ve zaviyeleri kapatmakla kalmayıp, devrim-inkılap muhafızları oluşturup istihbaratla gece gündüz baskınları gerçekleştirip namaz kılan, kur'an okuyan, kendi deyimiyle "arap yaveleri"ni dillendirenlerin başını, elini, dilini kopartsaymış şimdi güzel türkiyem yobaz yuvası olmazdı. sözlükte bile varlar ayol. daral geldi anlıyomusuun. en bir askeri deha, en bir siyaset uzmanı, en bir ekonomist, en bir...boy yarım. eh boyu biraz kısaymış, olur o kadar ne de olsa dahi deha daha ne...lafı olmaz uzunluğun kısalığın.
türk lerin namus, şeref, haysiyet ve hürriyetine tekrar kavuşacak olmalarını sağlayan kurtuluş savaşı başlangıç tarihinin altına imzasını basan, ve bu tarihi doğum günü olarak belirleyen, onuru, gururu, övünmesi gerekendir mustafa kemal ataturk!
işte bu; modern, akılcı, özgürlükçü, insancı hakları ve daha da fazlasını bize bahşeden bu ulu türk ün, doğduğu 19 mayıs 1919; bizim de yeniden doğuşumuza gebe kalışımızın günüdür!
atatürk, bu en kutsal güne imzasını 19lar eşliğinde atmış, ve bu 19ları doğum günü benimsemiştir.
yani türk milletinin uğurlu sayısı 19dur, ve mustafa kemal ataturk bize bu sayıyı vad edendir, bize bu sayının gölgesinde kahramanlıkları hatırlatandır, her milletin başarılarının gölgesinde kalan bir uğurlu sayısı olduğu gibi.
hepimizin tekrar tekrar okuyup nerelerde olduğumuzu ve ne yapmamız gerektiğini hatırlatan son mektup 'unu yazarak herşeyi bir kalemde özetleyen , kelimelerle anlatılamayacak önderim, liderim, ışığım, ilkem.
anlayamadınız .
ve anlamayacaksınız çağlarca da
hep tutturmuş yıl 1919, mayısın 19 ' u diyorsunuz.
ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
mustafa kemâli anlamak bu değil,
mustafa kemâl ülküsü, sadece söz değil.
bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
mustafa kemâli anlamak yerinde saymak değil.
mustafa kemâlin ülküsü, sadece söz değil.
bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
uzaya türk adını atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
mustafa kemâl’i anlamak avunmak değil,
mustafa kemâl ülküsü, sadece söz değil.
halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
mustafa kemâli anlamak gözboyamak değil,
mustafa kemâl ülküsü, sadece söz değil..
beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
bilim ağartsın saçlarınızı.. kitaplar..
ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar
mustafa kemâli anlamak ağlamak değil,
mustafa kemâl ülküsü, sadece söz değil.
demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
mustafa kemâli anlamak itişmek değil,
mustafa kemâl ülküsü, sadece söz değil.
arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
mustafa kemâli anlamak aldatmak değil,
mustafa kemâl ülküsü, sadece söz değil
bir tarafta "baban kimdi bilmezdin"le, "o olmasa orospu çocuğu olacaktın" dayatması, diğer tarafta bariz bir katliam.
bir tarafta ulu önder, diğer tarafta katledilmiş dede.
bir tarafta kemalist devrim, diğer tarafta 37'de bombayla tanıştırılmış bir halk.
bir tarafta sabiha gökçen, bir tarafta sen.
sahibinin kafası karışmış göz görmek istediğini görür.
kurulacak türkiye sosyalist cumhuriyeti devleti mustafa kemal'i, onun kurduğu devleti ve ilerici burjuva devrimlerini gerici, yobaz düşüncedeki insanlar gibi reddetmeyeceği gibi feodal devlet yapılanmasının sosyalist devlet aşamasına geçebilmesi için gerekli zemini sağlaması yönünde attığı tüm adımları saygıyla hatırlayacaktır. türkiye sosyalist cumhuriyeti geçmişini ve geçmişindeki tarihi şahsiyetleri iyisiyle kötüsüyle, yaptıkları ve yapmadıklarıyla ve de yapamadıklarıyla değerlendirecek ve onların yaptığı herşeyi objektif bir bakış açısıyla halkına anlatmayı kendine görev bilecektir. ileride kurulacak sosyalist devlet'de elbette mustafa kemal'in kurduğu burjuva devleti ve o'nun katkıları gözardı edilemez.
"sızım sızım sızım" şeklinde haykıran kemiklere sahip büyük önder.
sen git, bilge kağan'ın "ey türk budun, işitin" sözünü, nutkuna giriş olarak koy, "ey türk gençliği!" diye haykır, gel bir de şimdi gençlerin halini gör. kendine yabancılaşmış bir gençlik var ortada ata'm, ama biz yine de tek tük ayaktayız.
anıtkabir'de gözlerimin dolmasına sebep olan, bize onurumuzu, namusumuzu, vatanımızı, özgürlüğümüzü sahip olduğumuz herşeyi yeniden kazandıran eşsiz komutan, başöğretmen, atamız, önderimiz.
lenin'in hakkında söyledikleri sözler aşağıdaki gibidir:
"mustafa kemal, sosyalist degil, fakat görülüyor ki, iyi bir teskilatci, yüksek anlayisli ilerici ve iyi düsünceli, akilli bir lider. mustafa kemal, soygunculara karsi bir kurtulus savasi veriyor. emperyalistlerin gururunu kıracagina ve sultan'i da yarani ile birlikte alt edecegine inaniyorum." bu yazıldığında tarihler 1922'yi gösteriyordu.
eserinin, şu an, karacahil halk tarafından seçilmiş despot--pardon dindar-- bir hükümet tarafından hızla yıkılmaya başlandığı türk milletine fazla gelmiş en büyük türk.
Çalışmadan, üretmeden, rahat yaşamayı alışkanlık haline getirmiş toplumlar, önce haysiyetlerini; sonra hürriyetlerini, daha sonra da istikballerini kaybederler.