ulkesini emanet ettiği insanlardan bazılarını görünce " ne olur simdi biryerlerden cikip gelsen de ülkeyi şu durumdan kurtarsan..ne olur..ne oluurr.." diye iç geçirdiğim mükemmel insan.
ümmetten millet yaratmis, devrimleriyle, yaptiklariyla, dünyaya bakis acisiyla, bugün özgür bireyler olarak, adam gibi yasamamizi saglamis ama yapmaya calistiklarinin meyvesini toplayamadan ve daha yapacak cok isi olmasina ragmen aramizdan ayrilmasi cok erken olmus, saygiya ve sevgiye layik mühemmmel insan.
o kisacik bir zamanda nasil bir devlet kurduysa, bugün basina gelen onlarca olaya ve kisiye ragmen hala yikilmadan ayakta kalmayi basarabiliyor.
büyük bir devlet adamı, asker, reformcu ve vatan aşığı olmanın yanı sıra gerçek bir entellektüel...dünyanın geleceği ile ilgili isabetli görüşleri bulunan, ileri görüşlü bir insan. büyük bir emaneti devraldığımız insan. bir önder...
"oğlum bundan sonra senin adın mustafa kemal olsun..." edebiyatından vazgeçtiğini zannettiğimiz eğitim sistemi , olayı şu şekilde kemale erdirmiştir:hocanın kemal ismini tercih etmesinin sebebi atatürk'ün karakter olarak olgunluğuna binaenmiş. ehh bu sistemin mağduru bizler ve daha sonraki öğrencilerin de zihin dünyasındaki atatürk şu şekilde tecessüm etmektedir: doğum tarihini, ölüm tarihini(dakikasına varana kadar), annesinin adını, babasının adını,nerede doğduğunu bildiğimiz; lakin gerisinden pek de emin olamadığımız türkiye cumhuriyetinin kurucusu. türk olduğunu da biliriz. ama kaç dil bildiğini, kütüphanesinde hangi kıymetli eserler olduğunu bilmeyiz. sabahları okula gittiğimizde and içer, saygı duruşunda bulunur, gençliğe hitabeyi ezberleriz; ama andımızın anlamını, gençliğe hitabenin önemini öğrenmeyiz. çünkü onlar teferruattır. bilmemiz gereken muhtaç olduğumuz kanın damarlarımızdaki asil kanda mavcut olduğudur. cümle içinde ezberleyince şu olur, gün gelir muhtaç durumdayken damarlarımızı keseriz. velhasılı 10.yıl marşını da remix yapar sürekli dinleriz ve nutuk kitabını da nutuk olduğu için elimizin tersiyle iteriz. bir de üstüne "latife hanım" kitabının yazarı ipek çalışları yargılarız. bunca şeyden sonra da "istikbal göklerdedir" sözünden ne anladığımızı söylemeyeyim isterseniz.
dünyanın gelmiş geçmiş en büyük komutanlarından biri olup; türk milletini ona olan saygısından dolayı, bu ülke için yaptıklarından dolayı "Türklerin Atası"anlamına gelen ve M.Kemalden başkasının kesinlikle kullanmasının yasak olduğu soyadı.
tarihte turk diye anilan insan toplulugunun icinden cikardigi, onlarca deha komutandan ve devlet adamindan bir tanesi ve en sonuncusu.eger bir gun bir devlet daha kurma zorunda kalirsak(umarim olmaz ama oyle gorunuyor),su anda sacma sapan bahanelerle elestiren gurugun devami olan gurubun(akillica elestirenler bas tacidir) devaminin da ayni yuzyillar once yasamis buyuk komutanlarimiz gibi bas taci yapacagi turk.
ozaman kimler elestirilir bilinmez,fakat ataturk olmayacak o, ve ataturk`te fatih gibi, kanuni gibi, /osman bey gibi ve daha niceleri gibi, layik oldugu yere konulacak.belki hic bir zaman anlasilamayacak,ya da sadece islerine gelen kismi vurgulanacak ama bir gun turklere ait olan bir ulkede degerini bulacak.
o`nu simdi makatindan anlayan kendine ataturkcu diyen ahmaklar, onu simdi hic anlamayan asiri sag kesim, onu fasist zanneden milliyetciligi coca cola icerek savunan insanlar, ve kendimize acimaktan , elestirmekten bitap dusmus gencler o zamanlar olmayacak. bizlerin torunlarinin torunlari bizlerin yazdigi kitaplara, sozluk entrylerine, makalelere bakip yav ne is bu adam diyecekler. ve umarim onu da anlayip bizim yapamadigizi yapip bir bok olma gayretine girisecekler.
ve umarim onu bizim fatihi elestirdigimiz gibi sacma sapan seylerle degil, katigi degerleri ve bizden biri oldugu hesaba katarak elestirebilecekler.
ve eminim ki, bir gun yine bir devlet kurmak durumunda kalirsak ve bu arada 99 parcaya bolunursek, o parcalarin birinden bir ataturk, bir fatih, bir osman bey daha cikacak, ve bu sefer 57 yasina kadar degil 100 yasina kadar yasayacak,bize aptalca birbirimizi yemek yerine,ulkeyi sikip batirmak, bir ucundan kemirmek yerine, daha mantikli seyler yapabilmeyi ogretecek.
ogretecek diyorum cunku, onlarca irkin karisimi olan turk milleti,kendi icinde teroristler yetistirecek,solcu, sagci vs gibi aptalca kamplasmalari yaparken ben bu ulkeye ne veriyorum, ve daha onemlisi verdigim sey bir boka yariyor mu ? yoksa laf olsun diye mi yapiyorum ? sorunsallar la bogusmakla harcanmaya devam ediyor.
bu ulkede, apoyu ilah yapan irkci kurtler,bu ulkede atamizi ilah yapan sarhos enteller, bu ulkede egitimi zekaya ve kapasiteye gore degil, paraya gore veren bir sistem, kendini peygamber sanan radikal dinciler, kendini demokrat sanan komunistler, kendini dev aynasinda goren askerler, tuttugunu calan siyasetciler burokratlar,bilim yapmak ile ceviri yapmak arasindaki farki ayirt edemiyen universiteler ve akademisyenler,kendini formula 1 pilotu sanan soforler,sarkici sanan sakrabanlar, program yaptigini sanan televizyoncular,kitap yazdigini sanan yazarlar,adalet dagittigini sanan hakimler,ozgulugun degerleri asagilamaktan gectigini sanan ahmaklar,yoku kayitsizca savunan ve yoke kayitsizca karsi cikan korler,avrupali olmaya can atan ve turk gibi olmaktan utanan embesiller,turk gibi davrandigini soyleyip bir barbar gibi davranan insanlar, ve hatta her boka firki olan biz sozlukculer oldugu surece bir ataturk`e daha ihtiyac dogacak.
belki 10 sene belki 500 sene sonra fakat dogacak.ve o gun sahsiyetli biri gelecek bizi yine layik olmadigiz yerlere tasiyacak.
sonra biz yine basbakanlarimizi idam etmeye,o anki dinimizin seriati mi yoksa o zaman ki atamizin sistemi mi ? diye tartisip birbirimizi yemeye,bom bok bir sistem kurup ortaliga sicmaya, kisir cekismelere, birbirimizi mikmeye devam edecegiz.
ta ki ataturk`un bir sonraki versiyonu gelip yine bizi adam edene karar...
o olmasaydı fena olurdu, döverlerdi bizi,ağzımıza sıçmışlardı vs.atatürk'ün iyi bir devlet adamı ve zeki bir kumandan olduğu konusunda hiç kimsenin tereddütü yok.ancak insanlara insan üstü nitelikler yüklenmesi,ondan sonrası kıyamet yollu fikirler dillendirilmesi bana her zaman ilginç gelmiştir.
diyorum ki atatürk olmasaydı öyle çokta farklı olmazdık.o sadece bu süreçte önemli bir rol oynadı.evet aynen okuduğunuz şeyi yazdım.ben bunu söyledikten sonra belki de ağızlardan köpükler saçarak :
- "e ipne bak bakalım çevremizdeki ülkelerin haline" denecek.
önemli değil.
efendim söyleyeceğim şu.tarih ilmi olasılıklar üzerinden akıl yürütmek gibi farazi şeylere itibar etmez.atatürk olmasaydı ebemizi sikmişlerdi gibi bakış açılarının akılla izahı yoktur.osmanlı imparatorluğu gibi köklü bir devlet geleneğini miras edinmiş, sağlam bir devlet yönetimi tecrübesi olan topraklarda kurulmuş bir yapılanmadan; bir suudi arabistan bir ırak çıkması zaten mümkün değildi.
kurtuluş savaşı gibi sadece ermenistan'ı ve yunanistan'ı yendiğimiz, işin ilginç tarafı bunu örneğin rusya ya da italya gibi devletlerden destek alarak yaptığımız bir kurtuluş savaşını baz alarak nutuklar söylemek olsa olsa resmi tarih tezinin ekmeğine yağ sürmektir.diyorum ki deşmeyin içiniz bulanmasın resmi tarihi.yok deşerim lan sen ne karışıyon denecekse karşılaşılacaklara tahammül gösterilmeli.
zira kurtuluş savaşını bandırma gemisi karadenizde salına salına yol alırken başlatan sabitleşmiş görüşleri değiştirmek imkansızdır.hoş böyle bir derdim de yok.ama mitler yaratarak bir yere varamayız.olsa olsa türk'e türk propogandası yapar birbirimize uydurduğumuz masallarla günümüzü gün ederiz.
atatürk olmasaydı çok da farklı olmazmışız meğerse...önce bir tarih okusak, ama kara murat kitaplarından değil, devrim tarihi...avrupa'da yaşanan devrimler, olaylar, ihtilaller. atatürk dışında "cumhuriyet" sözcüğünü ağzına alabilen kaç kişi vardı acaba o devirde? osmanlı devleti gibi köklü bir devlet geleneğimiz varmış...tanzimatla birlikte devlet geleneğimiz kalmış mı acaba? ordumuzun durumu neymiş o yıllarda, bir düşünmek gerek. o dış destekleri eli kolu bağlı osmanlı ne kadar sağlayabilirmiş ya da kurulan örgütleri teşkilatlandırarak ulusal mücadeleye yönlendiren bir lider olmadan ne durumda olunurdu, düşün diyeceğim ama dilim varmıyor. hadi diyelim ki yönlendirdi, savaş da kazanıldı, devrimci bir kişilikle bugün cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı ortamda saltanat yalakalığı yapan o hayranı olduğunuz zibidiler köhnemiş bir sistemi kökten silmeyi ne kadar becerebilirdiler?
öyle "resmi ideoloji şöyle yazmış böyle etmiş" diyerek masallar anlatarak bu cumhuriyetin devrim tarihini karalamak, sanki çok bir halt biliyormuşcasına "marjinal takılayım da müslümanların hoşuna gideyim" yalakalıklarıyla yeniden tarih uydurmak mümkün değildir. osmanlı devlet geleneği 1830'larda çökmüştür, bunu tamamen ortadan silip atmak ve yepyeni bir cumhuriyet kurmak için gereken cesareti taşıyan tek asker ve devlet adamı atatürk'tür. o ve ona inanmış aydınlar olmasaydı ırak mı olurduk suriye mi onu kimse bilemez fakat şeriatla yönetilen b*ktan bir ingiliz mandası olmamız büyük olasılıktı.
tarihimizde gururla övündüğüm (bkz: tek adam).düşündükçe gözlerimin dolmasına engel olamadığım şahıs.bugünümüzü sağlayan ulu önder.zekasına hayran kaldığım lider.gerçek bir vatansever.yüreği sevgi dolu insan.ondan başka hiçbir liderin salıncakta sallanırkenki bir fotoğrafı yoktur.bu onun hayattaki herşeyden keyif almasını bilen sevgi dolu bir insan olduğunu gösterir.siyasi kimliğinden önce, insan gibi insan, adam gibi adamdır.
aldığım her nefeste hissettiğim yüce önderim. olmasaydı ne olurdu gibi saçma tartışmalar yerine, onun varlığını yüreğimizde hissederek, bu ülkeyi iyiye, güzele en kısa sürede nasıl götürürüz bunu tartışmak daha sağlıklı günlere götürecektir bizleri..
mustafa kemal atatürk'ü yerenler başlıca şu kümelerde toplanıyordu: osmanlı hanedanına bağlı olanlar (osmanlı devletinin devrilmesini, cumhuriyet kurulmasını istemeyenler), laik devlet yasasına karşı olanlar (halifeliğin, dinsel yasaların kaldırılmasını istemeyenler), onun zaferden sonra yönetimi ittihatçılara bırakmamasına kızanlar (ittihatçıların kalıntıları). her köklü değişiklikte, çıkarı ya da duygu-düşünce yapısı sarsılanların bir karşı cephe kurmaları, tarihin her toplum için doğal saydığı bir olaydır. ama yukarıda sıraladığım kümelerde bulunanların hiçbiri mustafa kemal atatürk'ün milli misak sınırları içinde yurdu kurtardığı gerçeğini yadsımamışlardı. hepsi için mustafa kemal atatürk bir kahramandı. eleştiri, yurdun kurtulmasından sonra osmanlı yönetiminin ve halifeliğin niçin sürdürülmediği, niçin ikinci meşrutiyet liderlerinin iş başına getirilmediği noktalarında toplanıyordu.
mustafa kemal atatürk, zaferin sağladığı güce dayanarak fransız devrimi'nden esinlendiğini söylediği bir sıra yeniliklere girişti. 1922'de, bir avrupalı gazeteciye, "yeni türkiye'nin, eski türkiye ile hiçbir alakası yoktur. osmanlı hükümeti tarihe karışmıştır. şimdi yeni bir türkiye doğmuştur," diyor. bu yeni türkiye'nin cumhuriyet'le başlayarak ne gibi niteliklere büründüğünü burada sıralamaya kalkmayacağım. yalnızca ankara hukuk mektebi'nin açılışı dolayısıyla (5 kasım 1925) mustafa kemal atatürk'ün konuşmasından şu parçayı alayım: "bugünkü devletimizin şekli, asırlardan beri gelen eski şekilleri bertaraf eden en mütekamil tarz olmuştur."
cumhuriyet kurulup yürümeye ve eski yönetim özlemcileri umutsuzluğa düşmeye başladıktan sonra, mustafa kemal atatürk'e karşı istanbul ve anadolu zenginlerince yeni birtakım eleştiriler atıldı ortaya. bunlar ticaretin ve toprak zenginliğinin özgürlükçü önderleriydiler; parasal ve maddesel güçleri, onları, yönetimin buyrukçuluğuna başkaldırtıyordu. evet, mustafa kemal atatürk kahramandı ama, onların da yapacak işleri vardı. bu alanda giriştikleri denemeleri biliyoruz, etkileri güçlenerek sürmektedir.
bunların yanı sıra, yukarıdakiler kadar güçlü olmayan bir de solcu eleştiri vardı. mustafa kemal atatürk, böylesine büyük bir zafere dayandığı halde neden sosyalist bir yönetim kurmamıştı? sosyalist dünya görüşünde buluşanlar, bu soruyu kendi aralarında tartışırlardı. konu, sosyalist bir yönetimin ancak işçi sınıfının gelişip güçlenmesi koşuluna bağlı olduğu düşüncesi ve inancı ile, burjuva döneminin zorunlu olmayıp atlanabileceği düşüncesi ve inancı arasında çekişmeli idi. bu arada mustafa kemal atatürk'ün sosyalizm değil, ulus kurmak amacında olduğu gerçeğini benimseyenler vardı; her şey önce ulus olmamıza bağlı idi. sonra da bütün özlemlerimizin gerçekleşmesini ondan beklemek, kendimize hiçbir tarihsel görev biçmemek eğiliminin örtüsü olmaz mıydı?
belki bu inanıştan ötürü, solcu düşünce, mustafa kemal atatürk'ü tarihsel yerine koyarak, kendisi, içinde bulunduğu koşulların göstereceği yolu araştırmayı yeğledi. mustafa kemal atatürk yurdu kurtarmış ve ilerleme yollarını açmıştı.
"put mu efenim?"
hayır, hiçbir insan put değildir, put olmamalıdır. herkes eleştirilebilir, çünkü yanlışı olmayan hiçbir insan yoktur. eleştirelim mustafa kemal atatürk'ü de; ancak dedikodu gibi kalmasın bu eleştiri, yazılsın, tartışılsın da gerçek ortaya çıksın. onun ingiliz adamı olduğu kulağa söylenir de yazılmazsa, işte asıl o zaman yeni kuşaklar aldatılmış olur. eleştirdiğimiz bir yanından ötürü onu yok saymak, asıl bu putlaştırır onu.
para yediğine katılıp, ingiliz adamı olduğuna katılmayanla, kızları köşke kaldırdığına katılmayıp, vahdettin'in hakkını yediğine katılanın bir araya geldiği böyle karmaşık bir cephe ile nasıl tartışıp bir sonuca varılacağı kolay kestirilemez.
bundan on yıl önce, üsküdar'da biri, "siz istanbul'u düşmandan mustafa kemal atatürk'ün mü kurtardığını sanıyorsunuz?" diye sormuştu. "sanmıyorum, öyle," demişti biri de. "yanılıyorsunuz," demişti cevaben, "istanbul'u düşmandan dört yüz evliya kurtardı." bu sav, olgulara dayanmadığı için tanıtlanamaz, başka bir deyişle, ne doğrudur, ne yanlış. bir inançtır o. ama bilimsel, yöntemli düşünmeyi yeğleyenler, buna benzer duygusal sözlerden vazgeçip, olgularla tanıtlanabilen savlar atmalıdırlar ortaya. bakarsınız, yanlışları yanında, olur ya, iyilikleri de bulunur adamın.
onu "içki içiyordu" bahanesinin arkasına sığınarak sevmediğini beyan edenlere soruyorum;
"recep tayyip erdoğan içmiyor da ne oluyor ? hem sana ne ulan. içsin, o öyle mukaddes şeyler yapmıştır ki belki içkisi bile helaldir ona, ne bileceksin? allahla onun arasında."
onu* ve rte yi kıyaslama saçmalığına girmiycem ama şunu söyleyeyim birisi gideni geri aldı, diğeri kanla alınanı satıyor.
'recep tayyip erdoğan içmiyor da ne oluyor' gibi gayet mantıksız, evlere şenlik; akıllara ziyan bir polemiğimsiye malzeme edildiğini bilse mezarında ters dönecek büyük liderimiz. sahi gitar çalıp basketbol oynayan meksikalı cücelerimiz vardı, ne oldu onlara...
sene 1935, rus ihtilaninin yıl dönümünden birkaç gün önce uzun bir konuşma yapan stalin, gizli niyetini açığa vurarak, bir taşkınlık göstermiş, türkiye, iran ve uzak doğu memleketlerini "rus bölgesi" diye adlandırmıştı. moskova'daki türk büyükelçisinin durumu derhal atatürk'e bildimesi üzerine ankara'da sovvet büyükelçisi karahan'a: "moskova'da ki o herife, kalinn midir, stalin midir, ne allah'ın belası ise, o herife söyleyin, biz türk'ler asırlarca rusya'nın göbeğinde rakı içmiş milletiz, gerekirse gene içmesini biliriz."
lozan antlaşmasından 10 yıl sonra 1933 yılında atatürk'le general mac arthur görüşmesi esnasında gazi mustafa kemal atatürk: "allah nasip eder, ömrüm vefa ederse musul, kerkük ve adaları geri alacağım. selanik de dahil batı trakya'yı türkiye hudutları içine katacağım." demiştir.
atatürk böylesine hedefleri olan bir insandı. bu nesilden gelen milletin, şimdi ki ver kurtulculara alışamaması, içine sindirememesi işte bu yüzdendir.
ne yazsak, ne yazsam, ne yazsalar, hala daha siyaset konusu olmaya yüz tutmuş bir suje haline gelmesinden, hakkındaki olumlu entrylerine bile eksi oy verilebilen ve artık siyasette bir üst otorite başvurulası kaynak olmasına rağmen o siyasetin içindeki bir kol gibi davranan arkasına kollar girilesi insanlar yüzünden siyasi bir tercih silsilesine oturtulmaya çalışılmış şahsiyettir. ne yazıktır. ne üzücüdür.
bilmem bilir misiniz, hani avrupa ile ilgili şeyler daha çok ilgi çeker ya, metternich diye bir adam vardır. 100 yıllık avrupa barışının sağlandığı avrupa ahengi döneminin kurucularından biri olarak kabul görür.
kendisi tam anlamıyla koyu bir katolik ve avusturya milliyetçisiydi.
ama şimdi protestanı ortodoksu bile kendisini sahiplenir, kendisine yaptığı işe (ne tarafa ve kime yönelik olursa olsun) saygı duyulur başarılı ise saygı duyulası ise övgüler yığdırılır.
Şimdi bakıyorum da hala eksi oylanıyor kendisini övdüğüm entrylere, ama hala çin hindistan ve rusya gibi devletlerin eğitim bakanlıklarından onaylı kitaplarında kendisinin hayat hikayesi ve yaptıkları okutuluyor.
bir afrikalıya onu anlatma fırsatı bulmuştuk bir arkadaşla. adam gaboon*lu idi. biz anlatmaya başlarken eliyle işaret etti, "atatürk" dedi. o an işte ben bitmiştim, yıkılmıştım. neden mi? onu da siz bulun o kadar da odun değiliz ya.