"Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başında bir bez, peştemal veya buna benzer birşeyler asararak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın manası neye delalet eder? Medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? Bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır".
1925 yılında inebolu gezisinde Atatürk, örtünen kadınlarla ilgili şunları söyledi:
"Onlar yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak hiçbir şey yoktur. Önemli olarak şunu ihtar edeyim ki, bu halin muhafazasında inat ve taassup, hepimizi en az kurbanlık koyun olmak istidadından kurtaramaz.."
"Kadınlık meselesinde dış görünüş ve kıyafet ikinci derecededir. Asıl mücadele alanı, kadınlarımız için görünüş ve kıyafette başarıdan daha çok, asıl başarılı olunması gereken alan ışıkla, kültürle, gerçek faziletle süslenmek ve donanmaktır. Ben saygıdeğer hanımlarımızın Avrupa kadınlarından daha aşağıda kalmayacak, tersine pek çok yönlerde onların üstüne çıkacak ışık ve kültürle donanacaklarına kesinlikle kuşku duymayan ve buna kesinlikle emin olanlardanım."
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II. Cilt, s. 151 - 153.
Mustafa Kemal, kurulacak devletin şekli ile ilgili toplumun her kesiminden insanlarla görüşmeler yaparken sıra, mollalar, şeyhler ve din büyüğü geçinen kişilere gelir. Mustafa Kemal bunlara haber göndertip, gelecek hafta kendileriyle bu konuyu görüşeceğini ancak konuşmalarının bir temeli olarak katılacak olan herkesin Bakara suresini 288. ayetine kadar okumalarını rica eder. Toplantı günü gelip çattığında, Mustafa Kemal kürsüye çıkar ve sorar:
"Arkadaşlar, buraya gelmeden önce hepinizden Bakara suresini 288'e kadar okumanızı rica etmiştim. Kimler okudu Bakara'yı 288'e kadar?"
Salondaki bütün eller istisnasız olarak bu ricayı yerine getirdiklerini belirtmek için havaya kalkar. Bunu üzerine Mustafa Kemal sözlerine devam eder:
"Beyler işte, kuracağımız devletin neden din temeline dayanamayacağının açıklaması: Bakara yalnızca 286 ayettir."
"Ya tamam ülkeyi kurtardı ama çok içki içiyordu" gibisinden bile eleştiri yapmaktan anlamayan, beyini yıkanmış, gerizekalıların barındığı ülkeyi kurtaran herşeyini bu ülke için feda etmiş bir yüce insan...
diyorlar ki: "atamız bizi kurtardı falan filan edebiyatı yapmayın",
ok o zaman, hemen batımızda boylu poslu yunanlı erkek dolu bir ülke var. alıp valide sultanı gitsinler yunanistan'ı gezmeye.
atina meydanında "Dinleyin simitisler, dinleyin yorgolar" diye bagırsınlar. "Siz ataturk yuzunden yapamadınız ama benim valide sizin gibi yagız delikanlıları çok arzuluyormuş, yanıp tutuşuyormuş" diye seslenip, sonra herşeyi oluruna bıraksınlar.
hollywood'da en osuruktan dunya liderleri icin bile film cekilirken, hakkinda bir tane bile film yapilmamis olan dunyanin gelmis gecmis en buyuk birkac liderinden birisi, belki de en buyugu. hayati, basarilari, karizmasi yuzlerce filme sigmayacak bu mukemmel insani oynayabilecek sinema sanatcisi bulunamadagi icin olsa gerek (!)
her allahın kulunun, eleştirilmiyor dediği insan. ulan, madem öyle bir kapasiten, bilgi birikimin var, eleştir de o zaman yaz eleştirilemiyor, karşı çıkıyorlar diye. tutturmuşlar bir "eleştirilemiyor", çıkar o gözlüğü anam babam, geç bunları. eleştir o vakit, de ki şunu şunu yanlış yapmış. anca "eleştirilemiyor" yaz, parayla değil ya atmak. atın bol keseden.
dokunma ulu önderime dokunma, dokunacaksan da bilgisayarların arkasına saklanarak değil, açık açık yapma yüreğini göster, bilginle savaş, cahilliğinle, ağzından salyarak akarak kudurmuşcasına değil. hocadan, göbeğe üfleyenlerden,öğrendiklerinle gelme bana tarihi okuyarak, özümseyerek gel...
müthiş ileri görüşlü, karizmatik, büyük komutan, büyük lider, devrimci, dehşet derecede ülkesini ve insanını seven büyük insandır. atatürk 1919 yılında kurtuluş mücadelesini başlatmış, 1923 yılında cumhuriyeti ilan ederek yeni bir devlet kurmustur. 4 yılda son derece zor kosullar altında bütün tehditleri ve engelleri aşarak yeni bir devlet kurmayı başarmıştır.
Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.
Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye' nin doğması, yeni Türkiye' nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, Atatürk' ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye' de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.
mustafa kemal atatürk'ü anlamak için o'nun sözlerini ve eylemlerini dönemin şartlarına göre değerlendirerek yola çıkmak gerekir. bilinçsiz ve cahil bir halktan ani bir devrim beklememiş devrimin devamlılığını gençlerin sorumluluğuna bırakmıştır. ulu önder hayatta olsaydı ne kadar geriye gittiğimizi görseydi ne düşünürdü demeden edemiyorum. fatih'i çarşamba'yı ve anadolu'nun çoğu yerini görseydi atatürk kastamonu'ya çıkmadan çok önceki o günlere geri dönüldüğünü görseydi, üniter devlet sisteminden şikayetçi başbakanları görseydi ne hissederdi. sadece dünle değil bugünle de düşünülmesi halinde değeri daha iyi anlaşılacak insanların bence en yücesi.
" efendiler;
bir şeyin zararıyla, bir şeyin imhasıyla yükselen şeyler bittabi' o şeyden zarara uğrayanı açaltır. hakikatten avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur. artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi.
halbuki;
hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriye, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?..
tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir! "
mustafa kemal atatürk
6 mart 1922, t.b.m.m.
avrupa birliğine girmek için yanıp tutuşanlara bu konuşmayı okutmak lazım!
lider olmanın vasıflarını en yüksek boyutunu karakterinde barındıran ve bununla da kalmayıp uygulamayı da bilen...
riski seven (ya istiklal ya ölüm)
gözükara (size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum)
neden mutlu olacağını da bilen (ne mutlu türküm diyene)
türk gencine adam akıllı hitap etmeyi bilen (hitabe)
ilerisini gören mavi gözlü bir dev!
yeni kurulan ülkeye deniz yoluyla ziyarete gelen italyan lider filika ile iskeleye yanaşır; tam çıkarken ayağı kayar ve düşmek üzereyken bir elini yere koyarak dengesini sağlar.. ayağa kalkar kalmaz hemen hizmetkarlarına bağırıp mikrop kapacağından korktuğu tozdan, elini temizlemek üzere bir mendil ister, bunun üzerine mustafa kemal;
"- efendi benim ülkemin toprakları kan ile yıkandı; telaş etmeyiniz temizdir. " der..
kurtuluş savaşı öncesinde ve sonrasında ileri görüşlülüğü, cesareti, çabuk kararlar alması ve daha bir çok özelliği ile bilinen bir komutan; devlet adamlığı döneminde ise kıvrak zekası ile tanınan bir lider...
dünya tarihinin en açık ve ileri görüşlü önderi. milletini anlayan , bilen ve arasında mesafe olmaya bir lider. bu sebeptendir ki bunca sene geçmesine rağmen kendisini özlüyoruz. şu anda bile kendisini tam olarak anladığımız inancında değilim.
ASAGIDAKI YAZIYI BIR ORTAOKUL ÖGRENCISI OKULUNUN DUVAR GAZETESINE YAZMIS. *
Bu ülkede yasayan her insanin bagimsizligini ve demokrasisini borçlu oldugu insan: ATATÜRK.
Gençliginde kot pantolon giyememis.
Sevgilisinin elinden tutup
hasilat rekorlari kiran bir sinema filmine gidememis.
Padisah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiginde, lüks uçak sirketinin, first class koltugunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememis.
Halkina bagimsizlik fikrini anlatabilmek için kortej esliginde Mercedes'lerle gezememis Anadolu'yu.
Kurtulus hareketini baslatmak için 19 Mayis'ta Samsun'a ayak basan ayaginda spor ayakkabisi ya da kovboy çizmesi yokmus.
Kazandigi her savastan sonra savas sahasina firlayip moral veren mini etekli ponpon kizlar da yokmus.
Tarih kitaplarina bakilirsa, Yunanlilari Izmir'den denize döktükten sonra timsah yürüyüsü de yapmamislar.
Ülkesinde yapacagi devrimleri, unutmamak için not alacagi bir cep bilgisayari olmadigi gibi, kendisine suikast girisiminde bulunacaklari da cep telefonundan ögrenememis!
Atatürk için üzülüyorum.
Dag gibi adam, bir radyo programina faks çekemeden, Ismet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçasi isteyemeden gitti.
Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanindan sonra arabaya atlayip sabahlara kadar korna çalip, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadi.
Evinin balkonuna çikip, bir sarjör mermiyi havaya sikamadi.
Atatürk'e aciyorum.
Sen kalk, dört kadinla evlenebilecegin bir dönemde dünyaya gel, sonra degerini bilmeyip tek kadinla evlilik sistemini getir.
Aaaah ah.
Çilgin diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak, babasinin mersedesini alip söyle bir Emirgan turu çekmek dururken.
Bunlari yapmadi Atatürk.
Keyif çatmadi.
Tüm hayatini ülkesinin kurtulusuna ve uygarlasmasina harcadi.
ISTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELINDE VARDI. O ISE sADECE BU MILLETIN BAGIMSIZLIGINI ISTEDI.
BELKi BÜTÜN SUÇU 2 KADEH RAKI IÇMEKTI O KADAR.
diğer üçüncü dünya ülkelerinin ulusal kahramanları ile aynı kefeye konmaması gereken kişidir. bilgilerini ve sezgilerini olağan üstü bir biçimde harmanlamayı başarmış bir dehadır.
"gençliğe hitabe"yi okudukça utançtan resimleriyle bile gözgöze gelemediğim büyük lider.
"gençliğe hitabe" de son yıllarda yaşanılan olayları tek tek sayması ve bizi yıllar önce uyarması sebebiyle "gelmiş geçmiş en ileriyi görebilen lider" olduğunu düşündüğüm atam.
Bir ülkeye demokrasi getirebilmek için demokratik olmayan icraatlerde bulunabilecek kadar cesur bir devlet adamı. Tabii kendisinden sonra bu hareket baya suistimal edildi o başka...
Adını duyduğum anda ülkenin halini görüp bi garip hissetmeme, 10 kasımlarda siren seslerini duyduğum anda ağlamama , acaba olmasaydı ne olurdu diye kafa yormamı sağlayan en büyük TÜRK!
