ben yakınlarıma anlatıyorum ama bir de buraya yazayım da naciz vücütlarımız elbet bir gün toprak olduğunda birileri hala bu yazdığımı okursa bir başkasına anlatsın.
Aslında atamızın herkesin bildiği ve onayladığı bir özelliğidir yakışıklılığı. yıl 1937 civarı büyükannem konya da ilkokula gidiyor. ulu önder bu ilimize ziyarette. ( bu konudaki kesin bilgi atatürk ün konya yı 20 kasım 1937 de son kez ziyaret ettiğidir) büyükannem ise atatürk, caddelerden geçerken onu izleyen coşkulu halkın arasında eli bayraklı bir öğrenci. o an gördüğü bu karizmatik adam büyükannemin 80 küsür yıllık yaşantısında hiç aklından çıkmamış. rahmetli büyükannem bunadığı zamanlarda bile ona bir 29 ekim günü atatürk ün resmini gösterdiğimde verdiği ilk tepki hep şuydu:
arkasından hala ağıtlar yakılan büyük türk.
Ata'm ölümünün ardından 69 yol geçmesine rağmen arkandan hala ağıtlar yakılıyor; ama şunu hala anlayamadık. sen geri gelmeyeceksin. bir daha senin gibi yok. evet, senin arkadan üzülüyoruz ama gelmeyeceğini keşke bunu kabullenebilsek. daha gerçekçi olsak. bu hem senin de isteğindir. çünkü sürekli arkadan üzülereke bu ülke bir yere gelemiyor. ülkemin gençleri ya seni özlüyor ya da senin arkadan asılsız konuşuyor. hiçbiri seni anlamak için çaba sarfetmiyor. Halbuki sen öyle mi isterdin? senin gibi olsun isterlerdin. durumu kabullenmiş ve artık rotasını çizen bir gençlik isterdin. Hitabeni okuyup yorumlayan, nutuklarını anlayan bir gençlik. "Bırakın gençler arkamdan ağlamayı bırakıp çalışın!" derdin. Senin gibi umudumuzu kaybetmeden yol alan bir gençlik isterdin. varlar; ama hala suyun dibindeler ve bir gün çıkacaklar yukarı. işte o zaman yüzüp kıyıya geçecek ve tüm milleti kıyıya ulaştıracaklar. umarım senin gibi, kemal'in askerleri gibi tam vaktinde yetişirler.
Ezilen milletlerin güneşi tüm dünyanın kabul ettiği Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu büyük lider. Ne yazık ki günümüzde ülke insanının cogu onu yanlış anlamakta yada anlamadan reddetmektedir.
bilhassa cemaatlerde hakkında bir sürü yalan dolan şey anlatılan insan.yok bağıra bağıra ölmüş de sesi duyulmasın diye siren çalmışlar, yok toprak kabul etmemiş filan.türk insanını liderinden koparmak adına uydurulmuş şeyler.e malum türk milleti çok öyle sabah akşam secdede değilse de bir etiket olarak inançlı olmaya filan önem verir, işte dindar halkla dinsiz atatürk diye iki kutup yaratma uğraşının neticesi.bir milleti dağıtmanın en güzel yollarından biri liderinden koparmaktır.diğerleri etnik kimliklere bölmek, fikir ayrılıklarını yaşam alanını daraltan birşey olarak gösterip kutuplaşmalar yaratmak... filan diye uzar gider.mustafa kemal atatürk, bir beşerdir neticede, kuldur.kusurları, zaafları, yanlış kararları olabilir ve bunlar üzerine konuşulabilir, konuşulmalıdır da.ama ilahlaştırmak yahut deccal gibi göstermek kadar insafsızca bir hareket olamaz.mustafa kemal' in en takdire şayan niteliği her ne olursa olsun bu milleti sevmiş olması, ülkesine aşk derecesinde bir tutkuyla bağlanmış olmasıdır.bu millete varsa verdiği bir zarar bunlar da entellektüel, akademik bir düzlemde konuşulur, tartışılır.ama hani şu meşhur dış mihraklar tabiri var ya işte onların gözü gönlü okşanmadan yapılır bu.
--spoiler--
ingiliz kralı VIII. Edward istanbul'a Atatük'ü ziyarete geldiği zaman,
Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce,
-"Bana ingiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur,
onu bilen birisini, yahut bir aşçı bulunuz !...dedi.
Ve nihayet bu sofra merasimini bilen bir zattan öğrenerek sofrayı o
şekilde düzene koydular... Akşam kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk'e dönerek:
- "Sizi tebrik eder ve teşekkür ederim. Kendimi ingiltere'de
zannettim" diyerek memnuniyetini bildirdi. Sofraya hep Türk
garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak,
elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de
halılara dağıldı.
Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a
:
- "Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!"
dedi. Bütün sofradakiler Atatürk'ün bu sözlerine hayran oldular.
Atatürk garsona da "vazifene devam et" emrini verdi.
--spoiler--
verdiği cevapla beni benden alan.
kendisine bir kez daha hayran bırakan.
zekasının % 1 ine razı olduğum insan.
italyan büyükelçisi birgün mustafa kemal'in huzuruna gelir.sağdan soldan konuştuktan sonra asıl niyetini açıklar: "Ekselansları dün hükümetimle roma'da bir görüşme yaptım, size Hatay'ı almak kararına vardıklarını açıklamamı istediler." Odada buz gibi bir hava eser. Atatürk beş dakikalık bir müsade ister.odaya tekrar döndüğünde üzerinde mareşal üniforması, belinde silahı vardır.doğruca masaya gider ve telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister.Fevzi paşaya: " Paşa italyan dostlarımız Hatayı almak istiyorlarmış, Hazır mıyız?" diye sorar.Fevzi paşa'nın "Hazırız Paşam" demesi üzerine büyükelçiye döner ve "Biz hazırmışız,hükümetinize söyleyin istedikleri zaman Hatay'ı alabilirler" der.
dun sari zeybek belgeselini izlerken; beni aglatan, cani pahasina hatay'a gitmesiyle hem kizdiran, hem kendisine hayran biraktiran atam.
ne olurdu, sagligina azcik daha dikkat etseydin? ne olurdu sanki?
turk lafinin bir hakeret olarak kullanilmasi olayini (eskiden osmanlida da boyleydi avrupadada) degistirmis ozgurlugumuzu ve kulturumuzu tekrar bize vermistir.
Gençliğinde kot pantolon giyememiş.
Sevgilisinin elinden tutup
hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş...
Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak
şirketinin,
first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş...
Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej
esliğinde
Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu...
Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan
ayağında
spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş...
Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren
mini etekli
ponpon kızlar da yokmuş...
Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları izmir'den denize
döktükten sonra
timsah yürüyüşü de yapmamışlar...
Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not
alacağı bir
cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde
bulunacakları
da cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks
çekemeden,
ismet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası
isteyemeden
gitti ..
Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanından sonra
arabaya atlayıp
sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur
atamadı.
Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.
Atatürk'e acıyorum...
Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir
dönemde dünyaya gel,
sonra değerini bilmeyip tek kadınla
evlilik sistemini
getir. Aaaah ah...
Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak,
babasının mercedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken...
Bunları yapmadı Atatürk...
Keyif çatmadı...
Tüm hayatini ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...
ISTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELINDE VARDI. O ISE
SADECE
BU MILLETIN BAGIMSIZLIGINI ISTEDI.
her şey tamam da, bu milletin zeka seviyesini öngöremeyip "türk" ırkının ismini, "türk milletine" vermesi kabul edilemez bir hata. sonra çıkıp "atatürk türklerle ilgili şöyle demiş çok süper ırkız lan" deyip, tepemi attırıyorlar.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu. Büyük politikacı, asker, cumhut başkanı. Dünyaca ünlüdür. ilkeleri çoğu devrim yapan ülkeler için örnek teşkil etmiştir. Onun kahramanlığını tüm dünya bilit. akat günümüzde halk bazı bölücüler yüzünden ondan soğutulmaya çalışılmaktadır.
Aynı zaman da kız olsam karizmasına aşık olacağım şahsiyet.*
"bu adam" diye bazılarının bahsettiği şahsiyet tarihte kimsenin eşini benzerini yapamadığı, başaramadığı işleri başarmış "adam"dır. adam olmayı becerememiş olanlar ona karşı saygılı olmayı gereksizlik ya da bir zorunluluk olarak görür. yo hayır bu tapınmak değildir! bu içten gelen bir minnettir. mecburi saygıdır. evet bak mecburi yazmışım dikkat et! senin varlığından daha öncelikli bir mecburiyettir bu. "bu adam" olmasaydı senin şu an bir ermeninin mi, bir ingilizin mi ya da bir yunanın mı çocuğu olacağını kimse bilemez.
napolyon'a fransızlar laf söyletmezler
abd lilerde washington'a
yunan velizesoz'a
filistinliler yaser arafat'a
mogollar cengiz han'a
bir de türk milletine bakıyorumda
en başta biz geliyoruz liderimizi kınamakta..
ata-türk, türklerin atası gibi bir anlama gelir. türklerin 10.000 yıllık bir tarihi olduğunu söyleyen kişi atatürk'ün ta kendisi iken kendisine böyle bir soyad seçmesi doğrusu çok enteresan.