bugün yaşadığımız hayatı, sahip olduğumuz mesleği ve özgürlüğümüzü borçlu olduğumuz, türk kadınlarının, iki kere borçlu olduğu büyük önder, ruhun şad olsun...
sevgi ve saygıyla anıyoruz..
osmanlı derin devletinin son türk varlığını kurtarma operasyonunu başarıyla yürüten büyük mücadele adamı. kendisini rahmetle anarken keşke ardında birini bıraksaydı diye düşünmeden edemiyoruz.
7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. 8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı...
10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. Ailesi onu okuldan aldı.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
25 yaşında sürgüne gönderildi...
27 yaşında kendisinden bir yaş büyük meslektaşı kendisinin de üyesi bulduğu derneğin çalışmalarıyla kahraman ilan edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu.
30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşmanların eline geçti.
30 yaşında amiri, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
37 yaşında böbrek hastalığından Viyana'da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu, dağıtıldı.
38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevinden atıldı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Ayrıca cebinde sadece 80 lirası vardı. 38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkarıldı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı.
Sonra ne mi oldu? 42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu!
ölümünün 68. yılında rahmetle andığımız, bize emeanet ettiği türkiye cumhuriyeti'ni laiklik ve demokrasi çerçevesinde sonsuza dek götüreceğimiz yüce ata'mız.
her geçen sene biraz daha özlüyoruz seni.. var olan çirkefi, saygısızlığı, düzensizliği, namussuzluğu ve içinde bulunduğumuz şu günleri görsen kahrolurdun ata`m. saygıyla anıyoruz seni. tüm yanlışlara inat, bıraktığın her şeyin bekçisi olan insanlar var hala. rahat uyu.. seni seviyoruz..
bazi kesimlerin inatla anlamadigi, anlayamadigi, anlamadikca da camur atmaya devam ettikleri, dolayisiyla da kendi hayatlariyla kumar oynadiklari yuce, essiz insan.
"kumarda, oynayan hicbir zaman kazanmaz. kazanan yalnizca oynatandir."
askeri bir deha,çok iyi bir dinleyici,muazzam bir satranç oyuncusu ve politik düşünceler açısından geniş bir yelpazeye sahip imkan olsa sadece muhabbet etmek için herşeyimi verebileceğim yüce insan.rıza nur denen bir insanın ona sarf ettiği sözleri hala esefle kınanasıdır.
daglarda tek tek atesler yaniyordu.
ve yildizlar oyle isiltili oyle ferahtilar ki
$ayak kalpakli adam nasil ve ne zaman gelecegini bilmeden
guzel, rahat gunlere inaniyordu
ve gulen biyiklariyla duruyordu ki mavzerinin yaninda,
birden bire bes adim saginda onu gordu.
pasalar onun arkasindaydilar.
o, saati sordu.
pasalar 'üç' dediler.
sari$in bir kurda benziyordu.
ve mavi gozleri cakmak cakmakti.
yurudu ucurumun kenarina kadar,
egildi durdu.
biraksalar
ince uzun bacaklari ustunde yaylanarak
ve karanlikta akan bir yildiz gibi kayarak
kocatepe'den afyon ovasi'na atlayacakti.