"şimdi biz neyiz biliyor musun?
akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
birbirine uzanamayan
boşlukta iki yalnız yıldız gibi
acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
bir zaman sonra
batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
bizden diyorum, ikimizden
ne kalacak?
şimdi biz neyiz biliyor musun?
yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi...
ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz."
Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
Gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.
onun adını duyunca durmak, düşünmeden konuşmamak gerekir. aşkı, kadını ve beni onun kadar iyi anlatan bir başka adam daha yoktur. evet beni anlatır, hayatına giren erkeklere yazmış olduğu bütün şiirleri, yazıları üzerime alınırım, bana yazsın isterim, benim için yazsın isterim.. hatta her zaman gurur duyduğum, iyi ki ben böyleyim dediğim cinsiyetimden ilk kez onun için nefret etmiştim. çünkü o, ömrümü hayat yapan erkeklere demiştir, kadınlara değil.. böyledir işte mungan yürektir, bedendir, teni tenime değse yakacak olandır, sözü sözüme değse içimi ısıtacak olandır..
Romanlarında ve şiirlerinde olağanüstü bir dil kullanan günümüzde örneklerine ender rastladığımız Türkiye'nin Mardinli şairidir. Kendisi ülkemizdeki eşcinsellere olan önyargıyı kaldırmayı başabilmiştir en azından kitaplarında ve şiirlerinde bundan bahsetmesi beni rahatsız etmemekte aksine 'ne güzel demiş be' diyesim gelmektedir.
farklı bir şair yazar ve bi dolu şey. farklı bir insan.
onun şiirlerinde hayatın bir noktasından onunla beraber başlayıp
şiirle yaşayıp, sonlandırırsınız tüm duygularınızı.
tuhaftır, denk gelmiştir hayatımın tüm aşklarına farklı bir kitabı.
farklı bir dilden eşlik etmiş,
hafızamda eşsiz lezzetler bırakarak bir yerlere kazınmıştır.
"Sanma gittim buralardan
mürekkebin hafızasında saklı söz seğirir yazdıkça
geçtikçe, kaldıkça
döneceğim bir gün
söz!"
Hep yazsın, hep konuşsun inşallah.
edit: duyduk, duymadık demeyin bunu bile eksileyenler var. Acaba şiiri mi beğenmedi? Yoksa hep yazmasını istememizi mi? Yoksa ailesel ve ya cinsel nedenler mi var? Neyse, ben kaçtım.
oysa bilmediğin birsey vardı sevdiğim ben sende bütün asklarımı temize cektim diyerek gönülleri fetedmiştir.
Yalnız bir opera şiiri gerçekten takdire şayan bir eser. Burdan kalemine yüreğine sağlık diyorum
Ayrıca kullanılmıs biletler kitabınıda şiddetle tavsiye ederim.
en belirgin özelliği çok üretken bir yazar olmasıdır. postmodernizmi benimseyen en önemli türk yazarlarından biridir. cinsel tercihlerinden dolayı erkekler tarafından pek yakıştırılmasa da
ağzı sıkı bir solcudur. kadınlar tarafından daha çok sevilmesinin nedeni kadını ve kadının sorunlarını
çok iyi incelemiş olmasıdır.
son çıkan kitabı kadından kentleri imza günlerinde mor kalemiyle imzalamaktadır.
"türkiye'de her şey olabilirsiniz. ancak bir tek şey olamazsınız;
rezil olamazsınız.
hafızaların yirmi dört saate ayarlı olduğu bu ülkede rezil olamazsınız" buyurmuştur, ki eşcinsellik konusunda bunu bizzat tecrübe ettiğini biliyoruz.
hakkını yememek lazım, okuru olmak gereken yazar/şairlerden.
Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi ldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.
Çok sevdiğim 'Manşet' adlı şiiri ile tanıdığım yazardır.
"kendini ele verdiğin yerde
başkasına ihanet etmiş olursun
yapma n'olursun!
bizi almazken bizim kurduğumuz şehirler
biz söyleriz başkalarına kalır kelimeler
varsın olsun sen gene de
yapma n'olursun!"
eşcinsel olması sebebiyle kendime daha yakın hissettiğim şairdir. cinsel tercihi değil, cinsel yönelimi eşcinselliktir kendisinin. kimsenin bir şey tercih ettiği yoktur, önce bunu bi belirtelim.
murathan mungan türkçe'yi en iyi kullanan şairlerdendir, özellikle "anlat bana" şiiri benim için çok şey ifade etmektedir.
kendisini hayatta çok iyi konumladığını düşündüğüm; kitaplarından çok şey öğrendiğim, resmen zihin açan bir yazar. gündelik ayrıntıları kesip biçerek kökenine inmeyi sever, bunu yapabilecek formasyona ve donanıma sahip olmasıyla da keyiflendirir. yüksek topuklar, meskalin serisi ve üç aynalı kırk oda, mutlaka okunması gereken eserleridir bana göre. ankara üniversitesi tiyatro kürsüsü mezunudur. yıldırım türker ile öğrencilik yıllarında dergi çıkarmışlıkları vardır.
üç aynalı kırk oda romanıyla tanıdığım, güzel yazan yazar. öyle güzel ki, onun o sihirli kelimelerle yaptığı her betimleme zihnimde ayrı ayrı önem taşımaktadır. her kitabı türkçeye ne kadar hakim olduğunu kanıtlar nitelikte. her öyküsü ayrı güzel, anlamlı. lakin biri; beni etkileyen, içime dokunan. bir hikayesinin bendeki yeri sanırım daim olarak kalacaktır. o hikaye aynalı pastanedir. yarattığı aliye karakteri ile toplumsal sorunlara öyle inceden dokunmuştur ki şaşar kalırsınız.
aliye tanıdıktır,
aliye içerlerde bir yerlerde gizlenendir,
aliye yara almadan olamamanın sembolü gibidir.
hiçbirimizin masum olmadığı gerçeğiyle yüzleşmemizi sağlayan bir karakterdir aliye. tüm bunlar bendeki, bana yansıyan aliye idi. bir de yazar murathan mungan'ın satırları vardır onun hakkında. şöyle der mungan;
"günün birinde yazdıklarımdan bir perde çekeceğim hayatıma. herkes kağıt üzerinde yazılanları benim hayatım sanacak, ben de hayatımı saklamış olacağım böylelikle. saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir biliyor musun? herkes seni gördügünü sanır, sen de rahat edersin. kasada oturan kız gibi! herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz.."
ve evet;
"ne zaman içime biraz fazla baksam, yükseklik korkum depreşir..."
yeni şiir toplamı dağ, geçtiğimiz haftalarda metis tarafından yayımlanan yazar. ayrıca bir dizi imza günü de düzenleyecektir bu aralar. ayrıntılar için http://www.metiskitap.com