murathan mungan

entry482 galeri11
    131.
  1. önden bakınca yazar, arkadan bakınca gay olduğu belli olan kişi.
    1 ...
  2. 130.
  3. ESKi FENERLER ESKi GEMiLER

    uzun yanlışlarla battı gemiler
    geçtikleri her yerde
    içindekiler

    toy rüzgarlarda
    yelken açan düşlerimiz
    uğradığımız adalarda dağıldı
    geçtiğimiz gemilerde kaldı çarpılmış yüreklerimiz
    boşlukta el sallayan biri var hala
    bizim varamadığımız uzaklıklara

    ne kulaklarımızda siren sesleri
    ne kadırga serenlerinin
    yol açtığı birkaç tuzlu resim
    içimiz bir ada kuraklığı
    sualtı batıklarıyız gündemin

    en fazla neyi bilebiliriz şimdi
    bulmacalarda geçen gemici deyimlerinden başka
    hangi rakıya vursak kendimizi
    dalgaların kat yeri
    mazisinden yeni bir insan çekip çıkaramayanlar için
    eksilerek kazanılan deneyim

    örgütlü rastlantılarda her şey sessizliğe güvendi
    oysa eski fenerler eski gemiler içindi
    paslandı ay ışığında gümüş eyerli tekneler
    uykuları çevik tutan deniz rüzgarları dağıldı
    şimdi her şeyi çıplak görmenin acı veren aydınlığı
    umudun yeni ve altın anlamı.
    3 ...
  4. 129.
  5. her durakta ölümsüz bir aşk edineceğim
    bir bakıştan, bir duruştan,
    çağrışımın sonsuz hızından
    unutulmaz bir sevgili daha bırakacağım ardımda.
    belki de yaşanabilecek en güzel serüveni
    terk edeceğim
    daha otobüsün ilk basamağında.
    kim bilebilir ki?
    sonrayı, sonrasını kim bilebilir?
    gizli gizli veda edeceğim ona; görmeyecek
    ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim
    otobüs camına bağrında bir ok ile
    bir aşk levhası çizecek, ah min-el!
    bu da ötekiler gibi,
    kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden
    yaşayıp gidecek.

    ayaküstü yaşanmış aşk hikayeleri.


    belki de her gün önünden geçtiğimiz ve sıra beklediğimiz o duraklardan birinde hayatımızın aşkını kaçırıyoruz.Murathan mungan koymuş son noktayı.
    4 ...
  6. 128.
  7. 1 yılda 9 kitap yayınlayarak; "ben de kendime bir metis yayınları bulsam" dedirten yazar, şair, senarist, söz yazarı, oyun yazarı.
    1 ...
  8. 127.
  9. Karşımıza erken çıkmış insanları yolun dışına sürerken;bir gün geri
    dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?
    Hayat her zaman cömert davranmaz bize.Tersine,çoğu kez zalimdir.
    Her zaman aynı fırsatları sunmaz.
    Toyluk zamanlarını ödetir, hoyratça kullandığımız
    arkadaşlıkların,eskitmeden yıprattığımız dostlukların,
    savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir
    gün...

    Bir akşamüstü yanımıda kimsecikler olmaz;
    Ya da olması gerekenler yanımızdakiler değildir...
    5 ...
  10. 126.
  11. eşçinsel aşkların en güzel anlatımlarından biri olan "olmasa mektubun"un yazarıdır. Psikiyatrların incelediği insandır.
    3 ...
  12. 125.
  13. AYAKÜSTÜ YAŞANMIŞ AŞK ÖYKÜLERi..

    bildiğim kendimi bildim bileli aşık olduğum,
    bildiğim ancak aşıkken var olduğum...
    işte bu yüzden, benim için aşık olmak;
    çoktandır hasretine katlandığım yokluğum.
    'eğer aşktan söz edildiğini duymamış olsalar
    hiçbir zaman sevemeyecek olan insanlar vardır, '
    demiş La Rochefoucauld
    benimse hep böylelerini severek başladı vurgunum...
    2 ...
  14. 124.
  15. Aşkın bir yolu vardır

    Her yaşta başka türlü geçilen

    Aşkın bir yolu vardır

    Her yaşta biraz gecikilen

    (bkz: yalnız bir opera)
    2 ...
  16. 123.
  17. gecenin uzun söylevi

    I.
    Coşkularımız yetim kaldı. Yoksul kağıtlarımızı onarmıyor artık şiirlerimiz. Şiirlerimizin kireci vuruyor yüzümüzdeki duvara. (Eksik fakat aydınlık anlatımları her çeşit mutsuzluğun...) Ve ellerimizi koğuşturuyoruz durmadan. Sabıkalı şiirlerimizden artan ve kendimizce yorumladığımız ellerimizi. Durmadan kendimize tırmanıyoruz uzun soluklarla. Ayaklarımız çiğnenmiş leylaklardan devşirilmiş; leylak yorgunu sarp yollar inmekte denizin sabıkalı sevdalarına.
    (Korsan yorgunu denizin; gökyüzüne rengi yitik şafakların yamadığı...)

    II.
    Gece. Zaman ihtilali. Kurşun geçirmez yüreklerimiz. Yani uzatmalı yasakların konakladığı o mağrur suskunluk. Kuşatmalardan artakalmış yaralı insanliğina kefil yürek. Şimdi gecenin uzun söylevinde yaşanan dilsiz şiirlerin yitik kafiyelerine ayak uydurmaya çalışıyor. Yetim kalmış çarpıntılarına; yaralarını sararak. Geveze dilsizliğin ikilemini yaşayan kafiyelerin küçük, ürkek adımlarına. Sessizliklerinde dingin bir barışıklığın büyüsü. Hangi büyülerle onarmaktayız kendimizi, bir parça daha yaşamak için.
    (Kıyılarımızda suskunluk.-Ellerimizin bizle birleştiği yerde- Biz lisanı bilinmeyen rehin bırakılmış bir coğrafya atlası.) Oysa deniz biziz. Kıyı biz. Sevişmek, bir gençlik karantinası.
    Ve uzun kalemlerin gölgeleri dolaşıyor yaralı duyarlıklarımızın üzerinde.

    Biz gündüz sürgünleri!
    Yazmakla tamamladık mı kendimizi?
    Yazmakla tanımladık mı?
    Kalemlerimizin uçları yine de nar çiçeği.

    III.
    Eski harfler kilitlemiş babamın tarihini cep yazmalarında. Ağır bir gözlük kalmış tahta mağaralarında deri çekmecelerin (ve uzun senelerin) . Beni o tanımlayabilirdi ancak. ince siyah çizgili, o acı yeşil, kırık dolmakaleminin kuruyan kanıyla. (O hiç unutamadığım dolmakaleminin. Ve herkesin hırsızı şiirlerinin...) Beni o tanımlayabilirdi ancak. Ben beş yaşındayken öldürdüğüm babam. Şimdi yırtık fotoğraflarını arka cebimde gezdirdiğim sünnetçi babam.

    IV.
    Acımlayabilirim biraz daha. Dilerseniz biraz daha ışıklandırabilirim nesnel gerçekliğimi; (sizler için) . Bana kendimi anlatmamış beni size anlatabilirim. Şiirlerimle sizden kaçırdıklarımı (gecelerimi) yakınlaştırabilirim karanlığımla.
    Gece. zaman ihtilali. Bu kültür birikimi hangi umarsız unutkanlığımızın hüviyetidir? Açıklar mısınız?

    V.
    Siz ve biz (birbirimizi görmeden, belki görmek bile istemeden) bin yıl daha gezinelim aynalı karanlığımızda. Yeraltı duyarlıklarımızdan biçtiğimiz civan giysilerimizin görece özerkliğini sınayalım. Gecenin eklemediği isyanlarımız ve şiirlerimizle; belin ve kanın eklemediği ideoloji çarşaflarında. Yani her sevişmenin son ihtilal provasında.
    Ve bin yıl daha kilitleyelim gizlerimizi çarşılı ilişkilerimizle. Çarşılı ilişkilerimizin müfredata uygun diliyle.
    Belki sonra, ondan sonra, her şey açık, apaçık yazılabilir, herkes için.
    (Bir duyarlık ihtilalinde kendimizi talan edip, sevdiğimiz zaman...)

    VI.
    Kan. irmak tanrısının suçu kan.
    Kimsenin birbirini tanımaması, anlamaması bundan.

    VII.
    Şimdi gecenin uzun söylevinden, insan olmaktan, toplumsal bir insan olmaktan, onanmaktan ve redd-i ilhaktan toplayabildiklerimiz bunlar. Kendimiz.
    Sunaklarımıza acılarımızı koyuyoruz.
    Bunlar hiçbir hapishanede yazılmamış hapishane defterleridir Efendim. Lütfen kabul buyrunuz.
    7 ...
  18. 122.
  19. SENDE AŞKLARIMI TEMiZE ÇEKTiM



    ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda

    yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim

    oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim

    Ben sende bütün aşklarımı temize çektim



    imrendiğin, öfkelendiğin

    kızdığın ya da kıskandığın diyelim

    yani yaşamışlık sandığın

    Geçmişim

    dile dökülmeyenin tenhalığında

    kaçırılan bakışlarda

    gündeliğin başıboş ayrıntılarında

    zaman zaman geri tepip duruyordu.

    Ve elbet üzerinde durulmuyordu.

    Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha

    fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.



    Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, ratsgele bir ilişki

    gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan ,

    benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.

    Ve hala bilmiyordun sevgilim

    Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

    Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana

    Bütün kazananlar gibi

    Terk ettin
    3 ...
  20. 121.
  21. 120.
  22. ''her durumda kendi gücüne yaslanmayi ögrendim'' diyen adam. hayatin vermediklerinin hesabini, insanlardan sormamayi öğrendim diyen. * ve farkındalığına hayran kaldım o günden sonra. hem kendinin, hem hayatın farkında.

    bir kadinin aradigi o bir tek erkek,her zaman icin hayali bir varliktir. hic olmamistir.. her erkekte, aradigin erkegin yalnizca bir parcasini bulursun. gercek bir kadin icin, gercek bir erkek, allah gibidir, her yerdedir ve hicbir yerdedir. ask da budur zaten, baska bir sey degil."
    2 ...
  23. 119.
  24. --spoiler--
    artık merhametle sevmeyi de biliyorum. evet, çok seviyor, çok tutkusu var ama duygusunda merhamet yok, şefkat yok. merhameti de sadece fakirlere gösterilmesi gereken bir şey gibi algılıyor. karşısındaki insanı merhametle sevmenin getirdiği kollama bilgisine sahip değil. acıtmayı, köşeye sıkıştırmayı, üstünlük oyunlarını ilişkisinin bir parçası haline getirmiş...
    --spoiler--
    murathan mungan
    3 ...
  25. 118.
  26. 2004 yılında söz vermiş şarkılar adlı albümde maskeli balo, aşk yeniden, kimdi giden kimdi kalan, terkeden, sevgili, fırtına, istemeyerek istemeyerek, çember, sesler yüzler sokaklar, dönmek, olmasa mektubun, hançer, ağır kapı, otel odaları, telli telli, dağınık yatak, göç yolları isimli eserleri bir araya getirilerek çeşitli sanatçılar tarafından dile getirilen eşssiz bünye. merak ediyorum asıl ibne kalemlerin efendisi ölümsüz eserler sahibi murathan mungan mı? yoksa eleştiri oklarını sırf cinsel kimliği yüzünden ona çevirenlermi?
    (bkz: bu işte bir ibnelik var)
    3 ...
  27. 117.
  28. 116.
  29. günümüzün kuvvetli kalemine sahip şair, yazarlarından biridir. yazdığı bütün şiirleri farklı bir tad ile okutturur kendini. insan ve ilişkiler üzerinede çok sağlam tespit, yorumları vardır. derin bir kişiliği vardır, konuşmaya bir başladımı alır götürür insanı, evet bu da doğru bu da doğru derken bulursunuz kendinizi söylemleri karşısında.
    1 ...
  30. 115.
  31. olmasa mektubun adlı yeni türkü şarkısının murathan mungana yazıldığını öğrenip,tüm gençlik hayalleri yıkılan insanlar tarafından hiç sevilmeyen şair,yazar,edebiyat insanı...
    2 ...
  32. 114.
  33. karanlıkta duruyorum
    aşk vurmasın yüzüme
    dokunmasın bana kimse
    kimse ulaşmasın artık
    tenimin incinen yerlerine..
    3 ...
  34. 113.
  35. (bkz: nilüfer)

    Zamanın eli değdi bize
    Çoktan değişti her sey
    Aynı değiliz ikimiz de
    Zaaflarına bir gece
    Hatalarına bir nilufer
    Sevgisizliğine bir kalp verdim

    Artık geri ver, geri veremezsin aldıklarını
    Artık geri ver, geri verilmez hiçbir yanılgı
    Yokluguma emanet et sen de benden kalanlari

    Her şeyi al bana beni geri ver
    Bir şansım olsun
    Başka yer başka zaman
    Sensiz ömrüm olsun
    Her şeyi al bir şansım olsun
    Başka yer baska zaman
    Sensiz ömrüm olsun

    Her şeyi al..
    Sensiz ömrüm olsun..
    6 ...
  36. 112.
  37. kelimeler onun sayesinde varlık nedenlerini hatırlıyor..

    bana anlam'ı öğreten, anlaşılamayacakları anlamamı sağlayan, anladıklarımı bir daha düşündüren, bilmeyenler-okumayanlar-farkında olmayanlar için gerçekten üzüldüğüm, 'uzak insanı başka biri yapmaya yetmez' sözüyle içimde efsaneleşen, sanki her yaşadığıma uygun bir yazısı varmış gibi ruh hallerimi yazılarıyla çerçevelediğim olağan üstü yazar.. hep yazsa..
    2 ...
  38. 111.
  39. --spoiler--
    unutma hakiki erkek yüzlerce erkekten meydana gelir. Zaten bir zaman sonra yüzlerce erkeğin sana verdiğini tek bir erkekten beklemeyecek kadar olgunlaşmış olacaksın sen de. Bir kadının aradığı o bir erkek her zaman için hayali bir varlıktır, hiç olmamıştır. Her erkekte aradığın erkeğin yalnızca bir parçasını bulursun. Gerçek bir kadın için, gerçek bir erkek allah gibidir. Her yerdedir ve hiçbir yerdedir. Aşk da budur zaten! Başka bir şey değil.

    aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç.
    --spoiler--

    şeklindeki söylemleriyle aldatmayı meşru gösteren bir kişi. kendisini tebrik eder, zaten aklı karışık olan hatun kişilerin bilinçaltına böylesi özlü deyişlerle girdiği için teşekkürü bir borç bilirim.

    belirtmek isterim ki;

    'gerçek bir kadın'* aşkına sahip çıkan ve asla ondan gayrısını görmeyen kadındır.
    6 ...
  40. 110.
  41. Daha az seviyorum seni
    Giderek daha az
    Unutur gibi seviyorum
    Azala azala
    Aramızdaki uzaklığın karanlığında
    Geceler kısalıp,gündüzler uzuyor böyle olunca
    Daha az seviyorum seni
    Kendini iyileştiren bir yara gibi
    Daha az
    Ve zamanla Sen geceyi tutuyorsun,ben nöbetini
    Uzak dağ kışlalarında
    Görmüyoruz birbirimizi
    Usul usul sis iniyor
    Kopmuş yollara
    Işığı hafif,uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
    Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
    Sevgilim sevgilim
    Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
    Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da
    Artık daha az seviyorum seni
    Unutur gibi,ölür gibi daha az
    Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini
    Kolay değil
    Yalnızca sevgilimi değil,evladımı da kaybettim ben
    Kaç acı birden imtihan etti beni
    Tek bir gece vardır insanın hayatında
    Ömür boyu sürer nöbeti
    Bu da öyleydi,iyi ol,sağ ol,uzak ol
    AMA BiR DAHA GÖRME BENi!
    6 ...
  42. 109.
  43. "işte sevgili, bir tek sevgili, nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini?" demiş büyük şair. eşcinsel olduğunu saklamadığı için birçoklarının yüzüne de okkalı bir tokat indirmiştir. o kadar güzel ve anlamlı aşk şiirinin bir erkeğe ya da bir erkek hayal edilerek yazıldığını bilmek bazıları için epey sıkıntı verici olmalı.
    4 ...
  44. 108.
  45. "geldiğimde" şiiriyle * yazarlığı kadar şairliğinin de iyi olduğunu kanıtlayan yazar-şair.

    Geldiğimde notun duruyordu masanın üzerinde
    Sekizde yazmıştın
    Saatime baktım sekizi beş geçiyor
    O gün anladım bu ilişkinin yazgısını
    Takvim tutmazlığı
    Aramızda düşman gibi duran zamanı
    O gün anladım
    Senin bana erken
    Benim sana geç kaldığımı
    2 ...
  46. 107.
  47. kadından kentler kitabında kentlerden çok kadınları anlatan yazar.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük