Sen gözlerimin önünde, içindeki beni harcarken; ben bir an bile seni unutmaya meyletmedim. Sen bildiğim gibi kalmadın ama, ben unuttuğun gibiyim hala...
" bilmediğiniz kelimelerin altını çizin, derdi öğretmenim.
bunca yıl, bunca yol, bunca hayat ve kitaptan sonra bütün kelimelerin altını çiziyorum...
-öğretmenim, artık izin istiyorum. " sözlerinin sahibi.
kırılgan bir çocuğum ben
yüreğim cam kırığı
bütün duygulardan önce
öğrendim ayrılığı
saldırgan diyorlar bana
oysa kırılganım ben
gözyaşlarım mücevher
saklıyorum herkesten
ürküyorlar gözümdeki ateşten
ürküyorlar dilimdeki zehirden
ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden
diyorlar: bir yanı sarp bir uçurum,
bir yanı çılgın dağ doruğu.
oysa böyle yapmasam ben
nasıl korurum içimdeki çocuğu?
''aldığın yaş katettiğin yola denk değil''
gibi bir dize yazarak şiir okuma zevkimin içine eden yaşayan en büyük şairlerden. hayır, devamını getiremiyorum şiirlerinin. tek bir dizesi bile dakikalarımı alıyor,takılıp kalıyorum,gözlerim boşukta dolanırken çağrışımlarım hızlanıyor,kitap elimde saatlerce tavanı izliyorum,tavanın içinde beyaz bir perde açılıyor,gelsin flashback görüntüler,slow-motion bir çekimde geçmişimde biriktirdiğim bütün yüzler.kaptırıp gidemiyorum.
nefesimi tutup bir seferde okumaya çalışmalıyım.
evet.
marka değerini arttırmak için arada şiir de yazan reklamcı ruhlu vasat şair. kitaplarını para verip alın ki cihangirde liboş standartlardaki dandik hayata devam edebilsin.
etimden uçurduğum uçurum
meşhurdum, meçhuldüm, mahsurdum
bir hâfızken eskiden
mecnun kaldım şimdi
aşktan, senden, kendimden
n'olur sevmeden öldürme beni
alacânım,
söyle, indi mi göğsüne heves?
kırk oda isimli kitabını aldığıma bile bin pişman olmamla beraber bir hikayesinde anlatılan karakterlerin ikisinin de erkek olmasına şok olmuştum kestir artık aşkımızı daha fazla savunamıyorum dediğinde ağzım açık kalmıştır amma velakin kadından kentler kitabını şiddetle tavsiye ederim.
ilk kitabı 1980'de yayımlanan yazardır. Aynı zamanda ilk oyunudur; Mahmud ile Yezida.
Sevgilim,
yetimim benim,
aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken
kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan
ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı
kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların
Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının.
baktığın yerde karanlık bir tomurcuk bırakıyorum
çarşılar avuçlarında aykırı
sokakların lisanı adımlarında
gelme, geldiğinde her şey yitiriyor kendini
vurgun: ölümlerin en kostağı
vurgun ölümlerden kaçgun yanımız
konaklarda boğulmuş eski bir ana
şöyle buyurur:
sen seç kendine bir hayat
ve öylesine yaşa, nasılsa
kaldığın yerden vurgun sürdürür
ve hep bak kendine
birörnek aynalara asi bir suret bırak
baktıkça gözlerin
kendini öldürür...
21 Nisan 1955'de istanbul'da doğdu. Orta öğrenimini Mardin Lisesi'nde tamamladıktan sonra yüksek öğrenimine Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tiyatro Bölümü'ne devam etti. Devlet Tiyatrolarında ve Şehir Tiyatrosu'nda dramaturg olarak çalıştı. Çeşitli dergi ve gazetelerde şiirleri, öyküleri ve tiyatro üzerine yazıları yayınlandı.
ilk oyunu Mahmud ile Yezida ile Türkiye iş Bankası'nın 1979 yılında açtığı yarışmada ikicilik ödülü aldı.
ESERLERi
Mahmud ile Yezida (1980) adlı oyunuyla 1979 yılında Türkiye iş Bankası'nın açtığı yarışmada ikincilik ödülü aldı.
Osmanlıya Dair Hikayat (1981) adlı şiir kitabıyla 1980 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü'nü Turgay Fişekçi ve Ozan Telli'yle paylaştı.
Sahtiyan adlı şiiri ise 1981 yılında Gösteri Dergisi Şiir Ödülleri birincisi oldu.
Taziye (1982) yine bir oyun kitabıdır. 1984'te sergilenen bu oyun ile Sanat Kurumu tarafından 1984 yılı en iyi tiyatro yazarı seçildi (Mehmet Baydur ile birlikte).
Hedda Gabler Adlı Bir Kadın hikayesiyle 1987 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü (Nedim Gürsel'le) aldı.
Oyun kitapları: Geyikler Lanetler (1992), Bir Garip Orhan Veli (1993). Öykülerini Son istanbul (1995), Cenk Hikayeleri (1986), Kırk Oda(1987), Lal Masallar(1989), Kaf Dağının Önü (1994);
Şiir kitapları: Osmanlıya Dair Hikayat( 1981), Kum Saati (1984), Sahtiyan(1985), Yaz Sinemaları (1989), Eski 45'likler (1989), Mırıldandıklarım (1990), Yaz Geçer (1992), Oda, Poster ve Şeylerin Kaderin (1993), Omayra (1993), Metal (1994), Oyunlar, intiharlar, Şarkılar (1997), Mürekkep Balığı (1997), Başkalarının Gecesi (1997) kitaplarında topladı.
Çeşitli alanlara dağılmış yirmi yıllık çalışmalarından bir seçmeyi Murathan "95"te bir araya getirdi. Metinleri Metinler Kitabı (1998) adıyla kitaplaştı.
Resim konulu öykülerden bir seçkisi yayınlamdı: Ressamın Sözleşmesi (1997). *
MURATHAN MUNGAN
21 Nisan 1955'te istanbulda doğdu. Ortaöğrenimini Mardin'de yaptı. Mardin Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünü bitirdi. Bir süre tiyatro oyunlarında rol aldı. istanbul'da Devlet Tiyatroları'nda ve Şehir Tiyatrosunda dramaturg olarak çalıştı. Çeşitli dergi ve gazetelerde şiirleri, öyküleri ve tiyatro üzerine yazıları yayınlandı. istanbulda yaşıyor. Oyunları, öyküleri ve şiirlerini yazmayı sürdürüyor. Başlangıçta Hilmi Yavuz, Attilâ ilhan etkilenimlerinin belirgin olduğu, oldukça ağdalı ve ve özentili şiirler yazdı. "Kum Saati"nde yer alan sonraki şiirlerinde söyleyiş değişmemekle birlikte dilinin sözcükler düzeyinde yalınlaşmaya başladığı dikat çekti. Oldukça dağınık düzyazılardan oluşan şiirlerden, içten ve yalın ürünlere doğru ilerleyişini sürdürdü. Olgunluk dönemi şiirlerinde ise kendine özgü bir biçim ve söyleyişe ulaştı. Özellikle "Metal"deki şiirleriyle 1980 kuşağının en çok okunan, tanınan şairleri arasında ilk sıralarda yer aldı. Oyunlar, öyküleri ve diğer düzyazılarıyla hem üretken, hem etkili bir yazar olduğunu ortaya koydu. Başarılı senaryolar de yazdı.
ESERLERi
OYUNLAR:
Mahmud ile Yezida (1980)
Taziye (1982)
Geyikler Lanetler (1997)
Bir Garip Orhan Veli (1997)
ÖYKÜ:
Son istanbul (1995)
Cenk Hikayeleri (1986)
Kırk Oda (1987)
Lal Masallar (1989)
Kaf Dağının Önü (1994)
Ressamın Sözleşmesi (resim konulu öyküler seçkisi) 1997
Üç Aynalı Kırk Oda 1999
ROMAN:
Yüksek Topuklar 2002
ŞiiR:
Osmanlıya Dair Hikayat (1981)
Kum Saati (1984)
Sahtiyan (1985)
Yaz Sinemaları (1989)
Eski 45'likler (1989)
Mırıldandıklarım (1990)
Yaz Geçer (1992)
Oda, Poster ve Şeylerin Kaderin (1993)
Omayra (1993)
Metal (1994)
Murathan95 (Seçmeler) 1995
Oyunlar, intiharlar, Şarkılar (1997)
Mürekkep Balığı (1997)
Başkalarının Gecesi (1997)
Erkekler için Divan 2001
DÜZYAZI:
Li Rojhilate Dile Min 1996
Paranın Cinleri 1997
Metinler Kitabı (1998)
Doğduğum Yüzyıla Veda 2000
Meskalin 60 Draje 2000
13+1 Fazladan Bir Kitap 2000
Soğuk Büfe 2001
SENARYO:
Dört Kişilik Bahçe 1995
Dağınık Yatak 1997
Başkasının Hayatı 1997
ÖDÜLLERi
1978 Türkiye iş Bankası Tiyatro Oyunu ikinciliği Mahmud ile Yezida oyunu ile
1980 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü Turgay Fişekçi ve Ozan Telli'yle paylaştı (Osmanlıya Dair Hikayat adlı kitabıyla)
1981 Gösteri Dergisi Şiir Birincilik Ödülü Sahtiyan kitabıyla
1984'te sergilenen Taziye oyunu ile Sanat Kurumu tarafından en iyi tiyatro yazarı seçildi
1987 Haldun Taner Öykü Ödülünü Nedim Gürsele paylaştı (Hedda Gabler Adlı Bir Kadın hikayesiyle)
... aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları vitrin camlarına yansıyan yüzlerde. bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar, hala bir umut var mıdır ? çıkmaz sokağı andıran bir avare avunması vitrinlerde.. demiş gay şair, yazar düşünür. her gay böyle olsa inan homofobik olmazdım.
ilk önce ünlü bir ressama kitabını gönderir, ressam kitabı okur sonra o kitaba göre bir resim yapar, murathan mungan resimi beğenirise kitaba kapak yapar, yok begenmezse başka bir ressamdan rica eder.
bir çok yazı ve şiirinde platonik aşkı, melankoliyi, hüznü öyle güzel tattırır ki; hüznün rengi varmış, hemde hayatın en güzel renklerinden biriymiş duygusunu yaşatır. okudukça aşk acısı çekesi gelir insanın.
ermenilerden özür diliyoruz kampanyasını başlatanlardan biri olan şair ve yazar. ayrıca yazdığı bir tiyatro oyununu üniversite'de oynamak için kendisinden izin istendiğinde karşılığında para istemiştir, bu olay kendisinden soğumama vesile olmuştur. ve eşcinseldir, yazdıklarında bunu sık sık işler.
"hepimiz varoluşumuza bir anlam ararız. kundak ile kefen arasındaki şeyin adı ömürdür hayat değil hayatı biraz da kendimiz yaparız" demiş aşmış yazar, şair, büyücü.
Nicedir paslanmış bir suskunluk gıcırdıyor aramızda
yetersizliğin kemirdiği sokaklara
dağılan öteki yüzümüzle
bazı acılar gibi sıradan
gönderilmemiş pullar gibi kendi halinde
katlanıp ve karışıp giden...