Ne mutlu çocuklardık...
Bir simidi paylaşır, bir sevdaya susardık...
Yürekliydik,
Samimiydik,
Çığlık çığlığa ağlar;
Dünyaya masum bakardık.
Sonra....
Gündönümünde bir an baktık...
Azalmışız.. Satılmışız.. Yokmuşuz..
kaç kişiyim bu yalnızlığın ortasında
bir boğa, bir leopar
Arena ve Opera
iyot ve Rüzgar
Arsenik ve Sözcükler arasında
yüzüm çalılıklarla kaplı
aralayan gözüpek avcılar
için parslar geziyor kuytularında
iyi yürekli bir canavar saklanıyor
yazdıklarımın ve yüzümün
satırlarında
kendim için büyük bir tehlikeyim artık
ilerliyorum
içimdeki yer çatlağı boyunca..*
lise 2. Sınıftaydım murathan mungan'ı ilk tanıdığımda. Sürekli kitap aldığım bir kitapçı vardı. Adam artık ne tür kitap okuduğumu anlamıştı, murathan mungan'ın doğduğum yüzyıla veda kitabını önermişti. Almıştım ben de. Sonra okudukça anladım; hayatımın şairi, yazarı olacağını. Diğer kitaplarını aldım zamanla ve bana bir çok şey kattı.
Sinemada Tarkovski ne ise,Rus edebiyatında Dostoyevski ne ise Murathan Mungan'da Türkiye edebiyatı için odur.Freud okumaları sayesinde derin psikolojik betimlemeler yapıyor.Melodrama kaçmadan,iran sineması sadeliğinde hikayelerini anlatıyor.Müthiş bir yazar.Şiddetle tavsiye ediyorum.
rahatlıkla üretken türk yazarlar arasında gösterebileceğimiz, pek çok farklı türde eserler vermiş, yetmemiş genel yayın yönetmenliği de yapmış, pek yetenekli insan. senaryolar, şarkı sözleri, romanlar, oyunlar yazmış, seçkiler düzenlemiştir. seçkilerinden büyümenin türkçe tarihi'ni oldukça başarılı bulmuştum önsözleri etkileyiciydi.
bir de modacı tom ford'a çok benzetirim ama alakasız tabi.
unutmadan bazen bıyık bırakıyor, hiç yakışmıyor, bence.
ölümü
dudak tiryakiliği sanacaksın.
çünkü sen yezida, sen burada devlet kadar kirlisin.
--spoiler--
..
--spoiler--
benim bilmediklerimle onun bilmedikleri birbirini tutmadığı için, aynı aşkın içinde karşılaşmak nasip olmadı.
--spoiler--
--spoiler--
kimse benim kadar sevmedi diyordu adam... gözlerin geldi aklıma,gülümsedim,geçtim.
--spoiler--
tüm sözleri ve şiirleri sosyal medyaya meze olmasından mütevellit,çabuk ulaşılabilir bir el altı şairidir. şair yönüne diyeceğim yok hatta daha çok şair daha az yazar olsun ve çok daha güzel olsun.
''Bir gün gelir, dünyanın bir yerinde yıllarca senin haberin olmadan yaşamış birine, bütün hayatını anlatmak istersin.'' tümcesi beni Medianeras filmine götürmüş yazar.
Adı dua olan sevgilim
"yedi rekat günah kıldım bedenimde
dizlerinde yedi zikir secdeye vardım
ihmalin uzak meleğine teninde aldandım
yapayalnızdım kendi karanlığım içinde
tarih kadar yalnız,aşka aşina,acıya unutkandım."
Terkeden
"Kimdi giden kimdi kalan
Aslında giden değil kalandır terkeden
giden de bu yüzden gitmiştir zaten."
şimdi biz neyiz biliyor musun?
akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
birbirine uzanamayan
boşlukta iki yalnız yıldız gibi...
acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız...
Bir yıl daha bitiyor
işte bu kadar duru,bu kadar yalın
bu kadar el değmemiş
sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızın
bir şiire nasıl dahil edilir bir yılın son günleri
her sonda her başlangıçta ve her defasında
alır gibi bir başkasını karşımıza
perdeler çekip,ışıklar söndürüp
oturup yatağın içine bir başımıza
sorgulamak kendimizi
öğrenmek ikizin anadilini,ikinci belleğimizi
öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini
bu aynaların dehlizlerinde gezinirken görürüz
karanlık günlerimizin kenar süslerini
biterken bir yılın son günleri
biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini
gençlik ikindilerini
kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri
bir yıl daha bitiyor
düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey
her yıl biraz daha kısalıyor öncekinden
bana mı öyle geliyor
yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman
insan yaşlanırken?
kırdım mı incittim mi birilerini
kimleri kazandım,yitirdiklerim kimler?
kendimi yineledim mi yazdıklarımda?
yeniden düşünmeliyim
dostluklarımı,ilişkilerimi
dağınık yatağım,mutsuz yatağım
çoğalttın mı eksiklerimi
gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
borçlarımı ödedim mi?
doğru seçtim mi soruların fiillerini?
tırnaklarım kesilmiş,dişlerim fırçalanmış,saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü,odam düzenli mi?
ödünç aldığım kitapları geri verdim mi?
geri verdim mi aldıklarımı:
aşkları,dostlukları,sevgileri,güvenleri,bağları
kitaplara,sayfalara,satırlara borcumu ödedim mi?
yokladım mı duygularımı
hala sevebiliyor muyum insanları?
ovmalı gümüşlerimi,bakırlarımı,cila geçmeli ahşaplarıma
ovmalı umutları
saklı tutumalı gelecek inancını,yarınları,eksik etmemeli ağzımızdan
hançer kıvamındaki karamizah tadını
şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım Yavuz'a
sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım akşama
yeni bir yıla
ama nedense her şeyin tadı dağılıyor ağzımda
bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında
aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta.