pelin suade'nin ardından disko kralı'nda bir "oh" dedirtecek diye dört kolla sarıldıktan sonra "dur bakalım." dedirtti.
enteresan. eskiden daha iyi değil miydi bu adam? ya da ben mi acaba yetişemiyorum ona bilemedim.
ne diyelim, nasip.
zira kendimi mehmet ali erbil'i izliyormuş gibi hissediyorum bu konuşmaları duyunca. onun programında da sık sık zuhur ediyor konuşurken kırıp geçiren tipler.
3 Mart 2011 tarihinde saat 21:30'da gece yarısına kadar Cem Adrian'ın da teşrifiyle Ankara'ya Ankaralı'ya eşsiz dakikalar yaşatan değerli bir müzik adamı.
bağışlayın beni sevdalarım, kendimi parçalara ah, ayıramadım demiştir. bunu demeseiyle aşırı derecede kıskandığım şarkıcıdır.
biz daha bütün olamazken sen parçalara ayrılmaktan dem vuruyorsun yahu.
güzel yazar, güzel de söyler. hissettirir insana şarkıyı, şarkının içine girmek var ya, bu söylerken girersin, kaybolursun hatta, çıkamazsın şarkıdan.
öpüş benimle kraliçem, ateşlerinden geçir,
canımı yak ve uçur beni büyülü ellerinden
teninde eriyor güneş, boyalı dudaklar gibi
çünkü; ağlıyor istanbul akşamlarım
sadık bir dinleyici kitlesine albüm yapan müzisyen. valla öyle hani eskiden dinlerdim artık yanına dahi yaklaşmıyorum fakat şu son yaptığı 12 cdlik albüm türk müziği tarihinde gamsızlığın, kendisini dinleyene müzik yapmanın güzide bir örneği adeta.
12 cdlik albümün yılmazyıldırımın son dönemlerinde kendini tekrar etme olgusuna denk düştüğünü düşünsem de ticari mana da türkiye gibi bir ülkede zor bir iş olduğunun farkındayım.
maliyet- satış olgusu zıtlığında zor bu işler. üzüldüm kendimce.
dünya yalan tek gerçek diğer taraf mesajını bolca vermiştir dün gece ki kral çıplak programında...uzun zamandır dinlemiyodum. kulaklarımın pası silindi.heleki cem adrıanla olan düeti muhteşemmiş. iki ses bu kadar birbirine yakışabilir.