Cümlelerine hayran olduğum yazardır. Okumaya başlarsın bir kitabını, sayfalarını korka korka çevirirsin, bitmesin hep devam etsin istersin. Bağımlılık yapar.
-Kader mekanizmasını çözmek imkansız. An geliyor, fanilik fikri, evreni bir karambol kumkuması, insanı bir fiyasko figüranı, hayatı bir skandal silsilesi gibi algılamamıza neden oluyor. Ya da içimizi derin bir şükran duygusu ve yaşama sevinci kaplıyor.. Çok acayip siz bana bakmayın. Artık bütün tembihleri unutmuş, kapılarını teselliye kapatmış basireti kördüğüm olmuş biriyim. Beni uygar kılan koşumlarımı kemiriyorum. Program, prosedür, protokol umurumda değil. Göğsümde barut macunu gibi bir öfke kabarıyor.
-Sevinçten, yunuslar gibi kikirdiyordum.
-Bilmek iyidir lakin sevmek kadar değil.
-Ben ağzım açık, meleklerin büküp doğuya sapladığı renkli, oval boruya bakarken " Reyhan, sen dünyadaki bütün eczananelerden alınabilecek en şifalı kapsül, en tatlı tablet, en kıvamlı şurupsun" dedi.
-Aslında kellerini masamda görmeyi arzuladığım bir kaç kişi var.
-Dikensiz bir kaktüsün bitkisel yalnızlığı içindeydim.
"Hani insan bazen gökte yabancı bir cisim görür de gözlerine inanamaz ya, yanındakine Benim gördüğümü sen de görüyor musun? diye sorar. Ben de seninleyken gözlerime inanamıyordum. Kulaklarıma inanamıyordum. Vücudumdaki hiçbir hücreye inanamıyordum. Kimseye soramıyordum da Benim gördüğümü sen de görüyor musun? diye..."
özellikle garanti karantina kitabı bildiğin ilk okul fişi dosyasıdır. aklına gelen bütün kelimeleri gelişi güzel yazmış, anlamayan herkes 'ulan çok güzel' diye abartmış. zaten sözlükte böyle kırık bir kendini entel zanneden güruh var, sikko sikko adamları, sikko sikko dizileri yüceltip toplu ego mastürbasyonu yapıyorlar.
"uğruna ölebileceğimiz şeyin kimde olduğunu araştırırken birine toslarız ve ölünceye kadar başımız döner. buna kısaca aşk diyoruz. evet,aşk bir kısaltmadır: ömrümüzü kısaltır"
müritleri tarafından "ironinin kralı", "absürt yazar" gibi klasik yıkama-yağlama yolları kullanılan, yazar olduğunu sanan(bkz. orhan gencebay şarkı söyler ben roman yazarım) kendini bir şey sanan zavallı bir adamcağız.
"arkeoloji bölümünün yeni mezunları olarak veda partisi veriyorduk. ne ki roza'nın benimle vedalaşmaya niyeti yoktu : "pekala, sayın ferruh ferman, beni dansa kaldırmayacak mısınız?"
ellerim de kekeliyordu; kesik jestlerle roza'ya uzandım. okur biraderim, okur bacım, seni tanımam etmem; bilmen gerekir ki, bir kadına elini verirsen, önünde sonunda tepene çıkmayı başaracaktır...
roza lastik gibi kıvrılıyordu kollarımda. gene de benim nazarımda, etek giymiş bir uganda generalinden farksızdı. ve bir mumya kadar iyi dans ediyordum...
ben gönül'e abayı yakmıştım. gönül de nadir denen bir neanderthal serseriyle nişanlanmıştı.
zaten kekemeydim, gelgelelim gönül'ün karşısında büsbütün dilsizleşiyordum. gönül de bana karşı sağırdı. tarih hala tekerrür ediyordu; gönül, ferman dinlemiyordu."
(bkz: dublörün dilemması)
dizeleriyle ironiye can vermiş yazar.
Şebnem zarflar açıyorum, faturalar çıkıyor içinden. Sanki senden bir haber gelecek, senin el yazın, imzan olacak... Öyle saçma, küçücük, tülbent boncuğu gibi umutlar pıt pıt içimde beliriyor.
afilifilintalarda arada takip ettiğim, yakın vakitte bi arkadaşımın tavsiyesiyle kitaplarına gözgezdirdiğim şahsiyet. dili, üslubu ii gelince önerdiği filmlere bir kere daha kulak kabarttım.
arkadaşlarımda ve kendimde gördüğüm kadarıyla uzun romanı sevdiren ve içeriğe hapsolmasını sağlayan absürd yazar.
bağlı kurallardan asla taviz vermeyen, çeşitli dergilerde yazan, dublörün dilemmasıyla şaha kalkan, son olarak korkma ben varım'la absürdün zirvesine taht döşemiş yazar.
ona göre okumak; insanı anlamaktır.
trafik sorunu, uluslararası sorunlar, kuşak çatışmaları, konut sorunu gibi sorunları çözmeyi kitap okumaya bağlamış nacizane kişilik.
katıldığı kafa dengi programında edebiyatla alakalı görüşünü açıkça anlaşmış, bütün öğretilerin kitaplarla geldiği ve insanı kitapla özdeşleştirmiştir.
murat menteş'e göre çok gezen değil, çok okuyan bilir.
murat menteş yunus emre okumayan bir matematikçinin bize bir şeyler öğreetemeyceğini açıkça dile getirmiş ve kitap okumanın gerekliliğini ağdalı diliyle vurgulamıştır.
Korkma Ben Varım, Dublörün Dilemması gibi muhteşem kitapları olan, kitaplarını okurken yazın sıcak havada kola içmiş hissi veren, bu adam bu benzetmeleri nasıl yapıyor abi dedirten yazar.
kitaplarının sorun olmasının asıl nedeni zaten fantastik kurgu olmasıdır.siz hiç hayatınızda kült olmuş fantastik kurgu kitap gördünüz mü? göremezsiniz çünkü fantastik kurgu türü yapısı itibarıyla kült olamaz.ancak filmleri falan çekilir. bizimkinin öyle filmi çekilecek özellikte bir "fantastik kurgu"su da yok. e ne demeye bu "adamı" göklere çıkarıyorsunuz sivilceli ergenler diyesim geliyor içimden ama tutuyorum kendimi.