mukukulu tezcan benim takma adım olacak, bu başlık altında her gün hayatımı yazacağım.
her ayrıntısını hemde, acısını tatlısını aldanışları aldatışları ve hatta yaptığım insanlık dışı şeyleri, her gün bir anımı anlatarak bu başlık altında bir hayat hikayesi oluşturacağım, tamamiyle gerçek, birinin günlüğünü okumak gibi olacak bu.
şaşıracaksınız, kendinizden bir parça bulacaksınız belkide kendinize beni yakın hissedeceksiniz, bir başkasınıda aynılarını yaşıyormuş diyeceksiniz belkide.
akşamları yazacağım,
ilk bölüm bu akşam.
aslında her şey 1996 yılında başladı. Liseyi yeni bitirdiğim dönemdi, bir meslek edinmek için işe başlamış bir fotokopi makinası tamiri yapan bir şirkette kapak yıkamak, ayak işleri ,
yeri geldiğinde bakkala gitmek, malzeme teslim etmek gibi her türlü ayak işlerini yapıyordum. ilk iş tecrübemdi kumaş pantolon gömlek giymek hoşuma gidiyordu.
iş hayatına güzel bir noktadan başladığımı düşünüyordum.
o yıllarda bir iş dönüşüydü, iett otobüsünün arka tarafında her iki cam önünde birbirine bakan koltuklar vardı, oldukça konforsuzdu, ben sağ tarafta oturuyprdum, o ise tam karşımdaydı, yüz yüze bakıyor ister istemez birbirimizi görüyorduk.
aslında bu görmek değil çok başka bir şeydi.
kahve rengi ile sarıya çalan saçları, hala yeşil mi ela mı olduğuna karar veremediğim derin gözleri, pırasa gibi düz saçları, bir nar tanesini andıran dişleri gülüşü ile ışık saçıyordu.
zayıf bir kızdı zerrin, evet adı zerrindi.
ama ilk olan şeyler asla unutulmazdı ya benim içinde ilkleri olacaktı sol yanıma dair her şeyin.
utangaçtı, bakmak bakmak istediğini ama bakamadığını bir iç güdü olarak hissetmiştim.
17 yaşımda olmama rağmen gerçek anlamda bir kız arkadaşım olmamıştı bu iç gidi tamamiyle anlıktı.
tecrübesini yaşayacağım bir deneyimim olmamıştı hiç.
ben onun bana bakması için olmadık şebeklikler yapıp onu güldürmeye çalıştım o kısa yolculuk boyunca ve bunu başardığımda içimde atom parçalanmış hatta moleküller birbirine çarpmıştı.
evet demiştim olacak bu güzel kız ile olacak demiştim.
o dönemler elektrik almak derdik erkekler arasında bakışlarına karşılık alırsan elektrik aldım demekti bu.
masum yıllardı, 79 doğumlu biri olaral lise de bile kız arkadaşım olmamıştı.
çümkü çok utangaçtım, bir kızla konuşmak ele ele tutuşmak en büyük hayalimdi,
pipimi sadece çiş yapmak için ve porno dergileri incelerken kullanıyordum.
ama her daim cüzdanımın iç köşesinde 1 prezertavif de olurdu.
görende haftada 2-4 kadınla beraber oluyorum sanır.
bu birazda gösterişti aslında, etrafa arkadaşlara, " olm ben cüzdanımda prezervatifle dolaşıyorum, ne zaman iş çıkacak bilinmez " derdim ama ilk cinsel deneyimimi bir genelevde yaşamıştım bunun haricinde gerçek bir öpüşmem bile olmamıştı.
o ilk deneyimi yaşamak değil tam bir ceza olmuştu.
genelevin önüne gidip kapıdaki polis yada bekçiyi atlatabilip içeri girebilmek çok uzun zamanımı almıştı.
üst taraftaki genel eve girmiştim uzun uğraşlar sonucunda ama utanıyordumda bir yandan,
nasıl gideceğim de bir kadınla konuşacağım.
en yakın arkadaşım ahmet vardı yanımda, birbirimize gaz veriyorduk hadi sen yaparsın sen bi git konuş anlaş gir diyorduk.
zar zor para biriktirmiştim vizite ve kadın için ama cebimizdeki para yetecek mi onu bile bilmiyorduk.
biz sokak içinde gezerken kadınlar bize sesleniyordu
şişt yakışıklı geç konuş, bakar mısın vs. diye, bazıları ile göz göze bile gelmeye korkuyordum, tanıdık biri çıkacak diye aklım çıkıyordu.
kalbim yerinden çıkacakmış kadar heyecanlıydım.
bazı kadınlar annem yaşında çok büyüklerdi ve bu durum rahatsız etmişti beni suçlu hissetmiştim içten içe kendimi.
bu git geller arasında biraz ahmetin gazı birazda kendime gaz vermemle bir kadınla konuşmak için bir anda ona doğru yürüdüm.
-selam
-yakışıklı gel bakalım dedi
ben ne olduğunu anlamadan şu masaya para verdim geç yukarıdaki odaya soyun ben geliyorum dedi.
ne olduğunu anlamadım,
konuşamamıştım bile.
odaya çıktığımda arabesk bir müzik çalıyor divandan bozma bir yatak vardı mavi loş bir ışık, eski bir ufak lavobo ve musluk vardı.
soyundum sadece donumla bekliyordum kadını
o kadar heyecanlıydım ki hangi kadın olduğunu bile hatırlamıyordum.
kafamda şöyle öpüşmem gerek, şu pozisyonda olması lazım şöyle yapıcam vs. gibi planlar kurmuştum.
zaman geçmek bilmiyordu.
kalbimin atışı beynimin içinde hissediliyordu.
bir anda kapı açıldı, donunu niye çıkarmadın sen diye ilk fırçamı yedim.
sonra parasını aldı ve yattı.
bundan sonrası hiç hoş değildi, o aklındaki planlar öpüşmek vs. herşey bir anda yok olmuştu.
hızlıca bacak arasına geçmem ve hadi artık telkiniyle iş bitmişti.
ne olduğunu anlamadığım gibi sonrasında büyük bir suçluluk duymuştum.
ilk cinsel deneyimini böyle saçma şekilde yaşamış biri olarak gerçek bir kız arkadaşa çok yakın olmam stres yapmıştı.
aynı otobüsteydik ve bir zaman sonra zerrin oturduğu yerden kalktı ve inmek için düğmeye bastı.
bir refleks olarak bende kalktım, onun peşinden inmeliydim ve öylede yaptım, indikten hemen sonra arkasında yaklaştım, pardon adınız hatice mi dedim .
hayır dedi.
bende biliyorum aslında ne diyeceğimi bilmediğim için saçmaladım dedim.
ne istiyorsun burası bizim mahalle dedi.
biraz konuşmak istiyorum.
1-2 dk verir misin bana dediğimi hatırlıyorum.
sonrasında biraz ilerideki parka gitmeye karar verdik.
ayaküstü sohbet edip telefon numarasını almak amaç.
kısa bir sohbetten sonra iş telefonumu verdim, sonrasında o gergin bekleyiş ile süren 10 gün geçti, bir gün sekreter hanım zerrin hanım aradı numarasını bıraktı dediğinde, dünyalar benim olmuştu.
içerideki odalardan birine gidip onu aradım.
benim çalıştığım yer kadıköyde onun çalıştığı yer bağdat caddesindeymiş.
akşam kadıköyde buluşmak üzere sözleştik.
15 dk gecikmeyle geldiğinde benim kalbim yerinden çıkacakmış kadar dar geliyordu bedenime, çok heyecanlıydım.
o dönem beşiktaş iskelesi yanında minik taburelerde çay içilen yerler vardı.
oraya oturduk, 2 çay söyledik ,derin ve samimi bir sohbet vardı, ben onu dinlerken en sevdiği sanatçıyı seyreden hayran insan şeklinde dinliyordum.
güzel geçti buluşma sonrasında devam ettik görüşmeye.
zerrin ile 2-3 ay kadar çıktık, masumduk en büyük çılgınlığımız kuytu köşelerde öpüşmekti.
o zamanlar seks bu kadar ayağa düşmemişti.
öpüşmek en büyük cinsellikti.
heyecanlı güzel bir ilişkiydi, hafta sonları buluşup kadıköy de moda da el ele dolaşmak keyifliydi.
çok uzun sürmedi bu masum ilişki, ben kendimi bulmaya artık ilişkileri öğrenmeye başlamıştım.
iş yaşantısının vermiş olduğu hareketli hayat ile çok kız ile tanışmaya başladım.
ve artık bir gün sıkıldığımı fark edip ayrılmayı kafama koymuştum.
ayrılmak bizim toplumumuzun önemli bir kangreni, ayrılmayı beceremiyoruz.
bende salakça bir strateji belirledim ve biraz ilgisiz buluşmak istemezsem o anlar benden ayrılır diye düşündüm.
o ise tam tersi kopmamak için elinden geleni yaptı, onun hayalleri evlilik benim hayallerim ise yeni kadınlar ile tanışmak ve daha çok seksdi.
biraz yağmur kar fırtına şeklinde bir ilişki ile bitirdik.
bu arada ben bir gazetenin yalnız kalpler köşesine bir mektup yazmıştım.
ben ile alakası olmayan bir profil çizip yeni insanlar ile tanışmak istediğimi yazdım.
ve o ilan gazetede yayınlanmış, yüzlerce mektup geldi, annem postacıya artık mektup getirme kafası karışacak bu çocuğun demiş.
bir çok mektup benim elime bile geçmedi.
kıbrıstan mı dersiniz türkiyenin dört bir yanından mektuplar geliyordu.
en keyifli tarafı o mektupları alıp akşamları kuytuda okumaktı.
ego tavan yapıyordu.
ama en büyük sorun benim tarif ettiğim kişi olmamamdı.
ben hayali bir kişi yazmıştım.
yaşımı bile büyük yazmıştım.