hani ilkokul yıllarında kulaktan kulağa oyunu gibi... sarayda yaşanan gelişmelerden muhakkak tüm herkesin haberi oluyor.( mutfaktaki şerbetçi ağa'ya kadar)
diyelim padişah osurdu. lan harbi harbi osurdu diyelim.
pargalı= nöbetçiler camları açınnn sümbül ağa= paşammmmm noldu, o zortttt sesi neydi. sinirli gibisiniz. pargalı= yok bişey sümbül efendi. padişahımızın az gazı varmış.
hürrem= şştt sümbül ağa. fısır fısir ne konuşuyordiniz pargaliyla. sümbül ağa= padişahımız osurmuş. amanınnnnn bi koyvermiş sorma gitsin. hem vallahi hem tallahi perdeler oynamış. o derece.
mahidevran= kesin bu sarayda bi şeyler oluyor valide sultanım. valide sultan= aslanım osurmuş kızım. endişeye mahal yok.
pargalı= hehehe bugün abin naptı biliyon mu sultanım. hatice sultan= biliyorum canım, osurmuş abim. ama aşk insanı osutturur paşam. aşk çok güzel bir şeydir. bence abim hürreme deli gibi aşık.
matrakçı= koş şerbetçi usta. ordan anasondur, papatyadır tüm bitkeleri kap gel. padişah osurmuş. şerbetçi= ha siktiiiiiiiir.
( harbiden ha siktir yani. buyrun mutfağa kadar geldi haber. ama filmin konsepti bu aga )
bugün bazı gazetelerde ''hürrem öldü mü? '' diye haberler yapılan dizidir. demek ki gazeteler insanlarla taşşak geçmeyi seviyor. aklıma takılan asıl konu ise, bu haberi okuyup ''öldü mü ki? '' diye merak eden muhteşem yüzyıl dizisi seven dangozların nasıl bir beyine sahip olduğudur. hakkaten dizinin sonunda ne olacağını merak eden var mı lan?
haremde duyarlılığın sıff-ffır olduğunu göstermiş dizi.
kızın teki "ııaaaağğğğ, imdaaaaaatt yardım ediiiiiin" diye haykırmaktan kendini yırttı resmen, ne duyan var ne bir şey.
sevdiği çocuk camına taş atınca bir çıt sesine uyanan yurdumun dizi karakterleri, kızcağızın boğazları patlarken gayet umursamaz, sağır, poposunda pireler uçuşur vaziyette olabiliyormuş.
gülşah, şu mahidevran'a olan düşkünlüğün, hatta aşkın, beni benden alıyor hafız. ne mahidevran'mış arkadaş.. gözüne gireceğim diye yapmadığın soytarılık, işlemediğin cinayet türü kalmadı. oha lan.
hangi dizi olursa olsun böyle eski türk filmlerindeki gibi yanlış anlama sonucu gerilen senaryolar nedeniyle içim daralır. şimdi yine aynı şey. mahidevran suçsuz ama ortaya çıkarsa ona kalacak falan. ay cidden bunaltıcı. ayrıca mahidevran'ı suçlayanlar hürrem'in mustafa'yı öldürteceğini unutuyorlar.
ibrahim paşanın "gögüsten mektup çekme" dersi verdiği bölümdür. gerisi beni ilgilendirmez.
ama önce allahım sana geliyorum, gelirken de hamamdan geciyorum.
o nasıl kol tutup, hatunu kucaga atmaktır paşam.
yıktın sarayları, hatunları, nigarları. hey yavrum hey. alem paşa görsün.
haremdekilerin neden sürekli makyajlı olduklarını anladığımız dizi. gülşah ın makyajsız hali neydi öyle? korktuk valla. çevreye rahatsızlık vermek istemiyorlar demek ki...
hürrem, yandın sultan ım sen.
mehmet günsur şehzade mustafa rolüyle muhteşem yüzyıl ekibine katılmıştır. hiç bir bölümünü kaçırmayacağımdan emin olabilirsin ey sözlük! *
ps: tarihin gidişatına göre şehzade mustafanın hürrem sultan tarafından sülümana öldürtüleceğini düşünürsek hürremden kat be kat nefret edeceğimi de şimdiden ahanda buraya yazıyorum.
sezon finalinde bir zat'ın kız kardeşi rolünde kanuni olan halit ergencin eşi bergüzar koreli göreceğimiz ve buna deli olduğum dizi.
bunun yanısıra reytinglerinden nasıl kaliteli bir iş oldugunu görürüz.
bergüzar korel transferi hoşuma gitmiştir ama müslüman bir cariyeyi oynasa daha uygun olurdu.
edit:ulan ne çok sevmeyen var şu kadını be, yorum yazmaya korkar oldum.
bana da çok asil ve güzel geliyor, ne yapayım, hoş görün.